Ana SayfaYazarlarKoalisyona ‘aslında’ kim hazır değildi?

Koalisyona ‘aslında’ kim hazır değildi?

AKP ile CHP’nin koalisyon üzerinde anlaşamamasının nedenleri olarak içeriğin öne çıkarılması doğal. Ne de olsa her iki tarafın heyetleri saatler süren müzakereleri bu içerik üzerinden yaptılar. Ama anlaşamama nedenini bu alanda aramak yüzeysel kalabilir. Sıkça vurgulanan dış politika sadece Ortadoğu’ya ilişkin farklı yaklaşımları ifade ediyordu ama her iki partinin stratejisi de ABD’nin bölgeye ‘el koyacak’ duruma gelmesinin ardından kadük oldu. Geriye bakıldığında hem AKP hem de CHP’nin geçmişteki Ortadoğu siyasetinin eksik veya hatalı olduğunu söylemek mümkün. Gelecek ise duruma yeniden bakmayı gerektiriyor ve gerçekçi bir pozisyonun iki partiyi birbirine yaklaştırması doğal. Eğitimle ilgili İmam Hatip okullarını ilgilendiren farklılığın da CHP yetkili kurullarında giderildiğini biliyoruz.

 

Bunların dışında bir koalisyonun oluşmasını engelleyecek anlamlı bir ayrışmadan söz etmek pek mümkün değildi. Tabii ki iki parti arasında keskin bir ideolojik farklılık var ama koalisyon zaten bu farklılığı veri alarak yapılmak durumunda. Diğer bir deyişle eğer gerçekten de koalisyon isteniyorsa, hiçbir parti diğerinin ideolojik alanını ihlal edecek, o partiyi kendi seçmeni nezdinde zedeleyecek bir önerme getirmemeli. 

 

Görüşmeler boyunca AKP tarafında medyatik ve gayet popüler bir ‘engelin’ varlığından söz edildi. Cumhurbaşkanı koalisyonlara inanmadığını söylüyor, ‘oldu oldu, olmadığı takdirde halka gidilmeli’ diyordu. Hatta Başbakan için ‘intihar edecek hali yok’ bile demişti… Ama o cümle o kadar kısa değildi. Erdoğan “ Eğer ilkelerine uygun olmazsa intihar edecek hali yok” demişti. Yani meselenin ideolojik alanı ihlal etmemek olduğunun altını çizmekteydi. Nitekim Erdoğan’ın cümlesi aynen CHP için de geçerliydi. CHP de, eğer ideolojik alanı ihlal edilirse koalisyona ‘evet’ diyemezdi, çünkü kendi gözünde varlık nedeni ortadan kalkardı.

 

Dolayısıyla sorulması gereken soru şu: Acaba iki partiden herhangi biri koalisyon görüşmeleri içinde diğerinin kimliksel ve zihinsel temelini rencide edebilecek bir şart öne sürdü mü? Cumhurbaşkanı’nın isteksiz olduğu telkinlere karşın, AKP’nin böyle bir koşulunu duymadık. Unutmamak lazım ki seçimi koalisyona yeğleyen sadece Erdoğan değildi. AKP’nin neredeyse bütün teşkilatı ve tabanı ilkesel açıdan bu işbirliğine sempatik bakmıyordu. Ama yine de Başbakan muhtemel koalisyonu CHP açısından zora sokabilecek ideolojik bir koşul yaratmadı.

 

Ne var ki bunu CHP için söylemek pek mümkün gözükmüyor. Cumhurbaşkanı’nın yeniden Meclis tarafından seçilmesi örneğinin gösterdiği üzere, CHP ancak tek başına iktidara geldiğinde mümkün olabilecek bir şartı öne sürebildi. Bu teknik bir düzenleme değildi… AKP açısından bakıldığında halkı yeniden ikincil kılabilecek bir muhtemel değişimin de zeminiydi… Diğer bir deyişle CHP, koalisyonun küçük ortağı ve iktidara gelmesi zor bir parti olmasına karşın, AKP’nin ideolojik kazanımının geri alınmasını isteyebildi.        

 

Buna başka örnekler eklenebilir. Ama görünen o ki CHP’nin AKP hazımsızlığı, AKP’nin CHP hazımsızlığından çok daha fazla… Bu da CHP’nin ‘olabilir’ olanı zorlayacak bir rasyonalite içinde davranmasını zorlaştırdı.

 

 

- Advertisment -