Kozmetik
Homer’in ya da İmruü’l-Kays’ın
Âsâsını taşlara vura vura
Çobanlara ve yolculara
Uçumlu kasideler okuduğu
O şenlikli çağlarda,
O şairler ve bilgeler zamanında,
Şarap niyetine yudumlanırdı
Destansı bilgi.
İçimize işler, kanımıza karışır
Gönülden gönüle dehlizler açar,
Akıllarımızı kanatlandırırdı.
Hiperplastik bilgi çağındayız şimdi,
Ve bilginin içinde yüzüyoruz,
Haber kum gibi örtüyor aklımızı,
Örtüyor ve çürütüyor
Bu en aptal ve budala yanımızı.
Artık irfan olup
Rüzgâr gibi dolaşmıyor
Hayal bahçelerimizde,
Yağmur gibi sulamıyor ekinlerimizi.
Ne rüyalarımıza renk katıyor
Ne düşüncelerimize sarhoşluk;
Ne dağları oynatıyor yerinden,
Ne taşları konuşturabiliyor
Şairlerle ya da divanelerle.
Sadece, yonta yonta inceltip
Kurnazlığını, ‘pazar-aklı’nın,
Onu bazen ülkü, bazen silah,
Bazen de kozmetik
Olarak çıkarmaya yarıyor
‘Allahsız’, nomossuz piyasaya.
10 Aralık 2009
‘Sokakta Felsefe’ Kitabı