Matematik, gerçek’ten daha kusursuz olabilir, hocam,
ama gerçek kadar yaratıcı olamaz;
ardıç kuşunu yansılayamaz matematik,
sıradan bir bakışına mektepli kızların
göğü dolduracak anlamlar yükleyemez,
harika şarkılara dönüştüremez, onları.
matematik, son cildini almak için
başladığı romanın
babasının cüzdanından on liracık alamaz,
“hayat dün gece bitti,
bu gördükleriniz rüya!”
yazısını yazamaz bir sabah duvarlara;
daha ne söyleyeyim, hocam,
daha ne söyleyeyim,
kuluçkaya yatamaz, matematik,
gerçek’ten daha güzel, daha uzun ömürlü
ve yumurtadan çıkar çıkmaz – üç öğün
yumurtlayan civcivler çıkaramaz.
ne ağlamasını bilir, örneğin,
ne gülmesini, matematik;
yalnızca düşünür, hesaplar, düğüm çözer
ve arkasından ne türkü, ne ayak izi,
yalnızca sayılar ve simgeler bırakır
yürüdüğü yollara.
gerçek’se, öğretmenim, gerçek’se,
tekerlekli sandalyede
hayal kurmasını beceremese de,
kurduklarını gerçekleştiremese de
bizi hayal kurmaya kışkırtır,
rüya içinde rüya olduğunu düşündürtür, hayatın;
matematik ve gerçek, bu ikisi,
aynı yolu ve yan yana tepiyor olsalar da,
birbiriyle bütün bir yol boyunca
ayın yılın başında,
o da ancak işâretlerle
konuşabilirler, hocam.
20 Mayıs 2013