“Uşağum hiçbir sicakluk kuzinanun yerini tutmaz”*
Sınırımızı ihlal eden Rus uçağını düşürmemizle birlikte, memleket ahalisinin tuhaf ruh hali de ortalığa saçıldı. Her fırsatta ‘memleket sevdasını’ burnumuza sokan en sıkı ulusalcısından ‘antiemperyalist’ olduğunu söylemlerinden düşürmeyen solcusuna kadar geniş bir yelpaze, anında Rus sınırını geçerek ‘Kızıl Ordu’ya katıldı. Bunlara bir de cemaat eklenince memlekette geniş bir Rus katılımı sağlanmış oldu.
Rus uçağının düşürülmesiyle birlikte “Görürsünüz size Rusların neler yapacağını” sevinç çığlıkları atanlar içinde en anlaşılabilir olanı cemaat. Yapmak istedikleri darbe, bumerang gibi kendilerine dönüp tasfiye sürecine girilince, ülkeye her türlü kötülüğü yapmak isteyen ve buna çabalayan Paralel Yapı’nın bu tavrı anlaşılabilir bir durum. Bu ülke onların ülkesi hiçbir zaman olmadı ya da başka bir ülkeleri vardı. Fakat diğerlerine ne oluyor, işte onu anlamak güç.
Kızıl Ordu’ya katılıp İvan’la aynı mevzide yer alarak kendi memleketine düşmanlaşacak kadar nasıl bir kopuş yaşadı bu insanlar; bunu anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Bu muhalif olmakla açıklanacak bir durum değil. Dün Avusturya’da yaşayan bir arkadaşımla bu konuda dertleşirken şöyle dedi: “Avusturya’da birbirlerine çok sert muhalefet eden guruplar var. Hatta bu durum bazen düşmanlığa kadar varıyor. Fakat ülkelerinin güvenliği söz konusu olunca hepsi bir araya geliyor. Ülkemdeki insanlara ne oluyor anlamadım. Belli ki memleket hasreti çekmiyorlar benim gibi…”
Bu arkadaşların olası bir savaşta Rusya’nın yanında yer almasını, muhalefet etme düşüncesiyle açıklamak güç olduğu gibi, ideolojik nedenlerle de anlamak güç. Eskiden bendeniz de SSCB döneminde her spor müsabakasında Rusları desteklerdim. Hatta işportadan edindiğim bir SSCB forması en değerli formamdı. Şimdi ortada öyle bir diktatörlük de kalmadı ki ideolojik bağ kursunlar. Ukrayna’dan Gürcistan’a ve Çeçenistan’a kadar kan ve gözyaşı getiren faşist Putin’i mi destekliyorlar ‘diktatör’ diye nitelendirdikleri Erdoğan’a karşı? Uçağın düşürüldüğü Salı sabahı, Rusların bize savaş açacağını ve işgal edeceğini düşünen ilerici (!) bir vatandaş Putin fotoğrafını koyduğu Twitter hesabına şöyle yazdı: “Beni bu yobazlar yöneteceğine Dostoyevski okuyanlar yönetsin.” Bu arkadaşın Dostoyevski’nin sadece adını bildiğini, bir kez olsun okumadığını düşünüyorum. Hasbelkader okumuş olsaydı eğer, bu kadar gerzek bir cümle kurmadan önce en azından bir saniye düşünürdü…
Bu vatandaşı geçtim, CNNTURK’ün bebek yüzlü çocuğu olmaktan başka hiçbir gazetecilik yetisi olmayan Mirgün Cabas da şöyle yazdı Twitter hesabına “İyi ki sanayide ileri değiliz. Ruslar çiğneyip yakacak Türk malı arıyorsa bulamıyorlardır. Varsa yoksa portakal, tavuk, havlu.” Bu arkadaş memleketine karşı duyduğu aşağılık komplesinin yanında ülkesini hâlâ ‘yerli malı yurdun malı’ haftalarının kutlandığı yıllarda sanıyor. Türkiye’nin dünyaya ihraç ettiği sanayi ürünlerinden bihaber. Ülkesine duyduğu nefretin yanında birazcık da zekası ve bilgisi olsaydı en azından kendini bu kadar komik duruma düşürmezdi. Bunun gibi ülkesine düşmanlık besleyen binlerce kişinin tweetleri dolaştı durdu sosyal medyada.
Çarşamba günü gazete manşetleri kendi meşrebine göre verdi uçak düşürme haberini.Muhalif çizgiyle veren de vardı haklı bulan da…Ama bir tanesi ‘ohaa’ dedirtecek cinsten. Birgün Gazetesi okurlarına: “AKP NATO’YA SIRTINI DAYADI, RUS SAVAŞ UÇAĞINI DÜŞÜRDÜ” üst başlığıyla ve “Taşeron görevde” manşetiyle duyurdu. Rusya’da bile bu kadar düşmanca bir manşet atıldı mı emin değilim. Eski SSCB döneminin Pravda’sı olsaydı belki…
Elimden geldiği kadar yurtsuz bırakılan Suriyeli mültecilerle ilgili yazılar yazıyorum. Son zamanlarda iki yazımdan birinin konusu mülteciler oluyor, bundan sonra da yazmaya devam edeceğim. ‘Yurtsuz Kalmak’ başlıklı eski bir yazımda Midilli’de tanık olduğum mültecilerle ilgili izlenimlerimi yazmış şöyle demiştim: “Mültecilerin geçmişte hangi sosyal sınıftan olduklarının ya da eğitimlerinin hiçbir önemi kalmamış. Hangi dine inandıklarının da… Kimse kimseye mezhebini sormuyor; ırkını, sınıfını. Herkes, kendilerine yeni bir hayat kuracakları başka bir ülkeye gidebilme telaşında. Çünkü savaş sınıf, statü, zenginlik, yoksulluk filan tanımıyor; herkesi aynı kaldırımda buluşturuyor.” AKP gitsin diye her fırsatta iç savaş kışkırtıcılığı yapanlar son olayda Rusya’ya sığındılar. Bunu canı gönülden isteyenler şunu unutmasın. Bir gün o kaldırımlarda bizler olabiliriz. Yurdunu kaybeden insanların bir şekilde eşitlendiği kaldırımlarda olmak istemiyorsak, önce bu güzelim memlekete sahip çıkalım her şeyiyle. Sonra, istediğiniz kadar muhalefet edin, kim ne karışır! Düşman olmadıktan sonra kendi yurduna…
*Eyvah gitti doğalgaz
Önümüz kış, Rus uçağının düşürülmesiyle birlikte ahaliyi aldı bir telaş. Malum giderek artan bir şekilde doğalgaza bağlı ülkeyiz. Rusya da Aralık’tan itibaren doğalgaz dağıtımını durduracağını açıkladı. Paniğe gerek yok, Hatice Nene’nun önerisine kulak verin derim. Hatice Nene’ye sordular: “Küresel ısınma konusunda ne düşünüyorsun?” Nene’den cevap: “Uşağum hiçbir sicakluk kuzinanun yerini tutmaz.” Bir kuzina edinmeli…