Ana SayfaYazarlarMemleket (4)

Memleket (4)

Kapitalizmin insanlığa çok kötülük yapmıştır elbette ama yaptığı en büyük kötülük insanların zamanını çalmasıdır. Kapitalist sistemde insanın kendine ait zamanı pek olmayınca, günler, aylar hatta koca bir yıl elinizin altından sabun köpüğü gibi kayıp gidiyor. 2015’in bitmek üzere olduğunu 'Noel Baba' tartışmaları başlayınca anladım. Noel Baba diye biri gerçekten oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama en büyük zulmü bu topraklarda görmüştür. Oysa Lüleburgaz Müftüsü verdiği fetvayla ne güzel bitirmişti bu tartışmayı, “Noel Baba adam olsa, bacadan değil kapıdan girerdi…” Keşke bu mevzuyu bu kadar uzatmayıp müftünün dediği gibi tatlı bitirip orada bıraksaydık.  

 

Bol tartışmalı, bol kavgalı bir yılı daha geride bırakırken, en son aksiyonun Cihangir tayfasından çıkması beni nedense şaşırtmadı. Ülkenin Güneydoğusu’nda yaşananlardan her daim bol vicdan malzemesi çıkaran, gözyaşları Fırat’a, Dicle’ye akacak kadar sesleri gür çıkan ‘Cihangir ‘ tayfası,  Cezayir Lokantası’nda ‘vur patlasın, çal oynasın’ nümayişi düzenlemiş. Dansözlü Noel eğlencesinden  Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın konuyu  kendi köşesine taşımasıyla haberim oldu.

 

Ahmet Hakan’ın ‘Cihangir'de dansöz oynatmaca’ başlığıyla yazdığı yazıdan okuyalım:

 SİT alanına bina kurmaktan hapis yatan Sevan Nişanyan, özel izinle üç-dört günlüğüne cezaevinden çıkmış. Cezaevinden çıkar çıkmaz, takmış papyonunu ve doğru gitmiş sol, entelektüel, aykırı, HDP dostu çevrelerin pek sevdiği Cihangir’deki Cezayir adlı restorana. Orada dansöz oynatmış ve dansöze para takmış. Bu dansözlü eğlenceye başta Sırrı Süreyya Önder, Garo Paylan gibi HDP’li milletvekilleri olmak üzere Sevan Bey’in yakın arkadaşları da katılmışlar. Aktaranların yalancısıyım: Herkes pek bir eğlenmiş.  Herkes dudaklarına “Hele bakın şu bizim Sevan’ın yaptığına! Bu Sevan çok âlem çocuk canım” diye ironik kıvrımlar kondurmuş.

 

Ve devam etmiş Ahmet Hakan ‘Hadi  Buyurun bakalım’ diyerek…

“ Silopi yanarken, Cizre ağlarken, Sur göçerken, Nusaybin kahrolurken… Cezayir’de dansöz oynatılmış. Çocuklar ölürken, askerler şehit olurken, hendekler kazılırken… Cezayir’de dansöze para takmışlar. Özyönetim adına ortalık ateş yerine dönüştürülürken, şiddet kol gezerken, çatışmalar alıp başını giderken… Cezayir’de dansözle göbek atılmış. Normal zamanlarda yapılsaydı da yadırgardım ama böyle bir zamanda yapılınca ekstra yadırgadım.”

…….

Burada bir tek Sevan Nişanyan’ı ayrı tutarım, sıradan bir köyü Türkiye’nin ve Dünyanın ilgisi haline getirdikten sonra ‘ödül’ olarak hapse atıldı. Noel tatili nedeniyle kopardığı dört günlük izni, dibine kadar eğlenerek kutlama hakkıdır. Zaten Nişanyan’ın topluma aykırı gelen yönleri vardır ve bunu yaşar. Ülke kan gölüne dönerken sanki bunda hiççç sorumlulukları yokmuş gibi bol ajitasyon yapan ‘yoksul çocukların, ölmesini ve öldürmesini' siyaset hanelerine başarı diye yazan HDP’li vekillere ne demeli? Ya da Cezayir Lokantası’nda düzenlenen bol ajitasyonlu 'Kürdistan' toplantılarına ‘Sosyal  sorumluluk’  projesine katılıyoruz dostlar da bizi görsün diyerek vicdan kuaförlüğü yapanlara ne demeli…

 

Aslında hiçbir şey dememeli onlar hep öyleydiler, bedelini yoksulların ödediği bir savaşta vicdan diye etrafa yutturdukları janjanlı bir ambalajdan ibaretti. Her daim sürdürecekleri ‘beyaz’ iktidarın ambalajı. Buna bir de ‘Beyaz Kürtler’ ve Kürtlerin sırtından nemalanarak ‘insan’ diye ortalıkta dolaşan ve caka satanlar eklemlendi.  Olayın ‘öz’ü budur…  

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik