HDP’nin ileri gelenleri dün Diyarbakır’da kritik bir basın toplantısı düzenledi. PKK’nın “öz yönetim” çılgınlığının yol açtığı trajediye kısık sesle de olsa tutum geliştirmelerini beklediğim HDP, yine hayal kırıklığı yarattı. Hayatlarını mahvettikleri Kürtlerin acılarına derman olabilecek birkaç kelâm edeceklerine, PKK’nın hendek terörüne arka çıktılar. Selahattin Demirtaş, partisinin duruşunu “Milletin sinesindeyiz” diyerek, açıkladı. Hangi milletin sinesi bu, merak ediyorum. Evlerini eli silahlı çetelerin mevzilerine çevirdiğiniz milletten mi bahsediyoruz? Kürtlere reva gördüğünüz yaşam, Suriyeli göçmenlerden beter halde, evlerini, topraklarını kaçarak terk etmek oldu. O milletin şimdi bir yaşamı bile yok; hayatta kalabilmek için başkalarının yardımına muhtaç hale geldiler. Sizin millet sevginiz, Kürtleri evlerinden, topraklarından, hayatlarından sürmek mi? “Rojava devrimi” dediniz, Kobani güzellemeleri yaptınız; peki oranın insanları neden hâlâ Türkiye’de kalmayı tercih ediyor. Ya da Rojava’ya döneceklerine Barzani Kürdistanı’na sığınıyorlar? Neden Rojava’ya geri dönmüyorlar? DAEŞ’ten beter bir silahlı çetenin denetiminde yaşamak istemiyor olabilirler mi? Güneydoğu’daki Kürtler, devletin güvenliği sağladığı bölgelere hızla kaçıyor. PKK’nın etkili olduğu yerleri ise hızla terk ediyorlar; neden? Kürtler devletten mi korkuyor, yoksa PKK ve HDP’den mi?
Demirtaş, milletin sinesiyle PKK’nın sinesini birbirine karıştırıyor. Daha doğrusu hala Kürtleri yanıltmaya çalışıyor. PKK ve HDP, Kürtlerin yaşamlarını, özgürlüklerini, geleceklerini ellerinden aldı, hayatlarını mahvetti, almadıkları bir canları var Kürtlerin, onu da “halkın onurlu direnişi” safsatasıyla alma niyetindeler. Hangi “onurlu” direniş? Esed için Güneydoğu’yu ateşe vermek mi? Kürtleri, İran ve Esed rejimi için ölüme yollamak mı?
Sorun, PKK’nın ideolojik-siyasi dar kafalılığında ya da dünyadan kopukluğundan kaynaklanmıyor; sorun HDP içindeki solcuların varlığından da ileri gelmiyor; asıl sorun, PKK ve HDP’nin bugüne kadar “Kürtlerin temsilcisi” olarak yutturulmuş olması. Ne PKK ne HDP’nin Kürtlükle ilgili bir derdi var; Kürtler, PKK ve HDP için sadece ucuz bir asker kaynağı. PKK ve HDP’nin arkasındaki güçler, Türkiye’ye karşı verdikleri savaşta Kürtleri “ucuz asker” olarak kullanıyor. Asıl gerçek bu!
Ne var ki bu oyunun farkına varan insanların sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Kürtler, PKK’nın dağıttığı silahları alma yerine evlerini bırakıp göç etmeyi tercih ediyor. Kürtler, HDP ve Demirtaş’ın milletin değil, PKK’nın sinesinde olduğunu artık çok daha net olarak görüyor.