Geçtiğimiz hafta Irak Savunma Bakanlığından tüm dünya basınına manşet olan bir açıklama geldi. 2016 yılının Mart ayında başlayan Musul operasyonunun sonuçlandığını ve Musul'un tüm bölgelerinin DEAŞ'tan tamamen kurtarıldığını muştuluyordu bu açıklama.
Irak Başbakanı Haydar el İbadi de bir zafer konuşması gerçekleştirerek ‘DEAŞ devletinin son bulduğunu’ iddia etti. ABD’li yetkililer de Irak hükûmetinin bu sevincini paylaşan açıklamalar yapma konusunda gecikmedi. ABD Başkanı Donald Trump bir Tweet atarak DEAŞ'a karşı büyük kazanımların gerçekleştiğini ifade etti.
Diğer yandan DEAŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi'nin öldüğüne dair haberler gündemden düşmüyor. Önce Rusya, Bağdadi'yi Suriye'de hava saldırısı ile öldürdüğünü iddia etmişti. Suriye insan hakları gözlemevi de Bağdadi'nin öldürüldüğüne dair ellerinde kanıt olduğunu söyledi. Ancak henüz bu iddialar somut kanıtlarla ispatlanmış değil.
Peki Musul'un DEAŞ'tan temizlenmesi bu örgütün sonu anlamına mı geliyor? Bağdadi'nin sözde hilafetini ilan etmesinin üçüncü yılında DEAŞ'ın bittiğini söylemek mümkün mü?
Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değil.
DEAŞ iki farklı yapıdan oluşan bir örgüt. Bir yandan Suriye ve Irak'ta hızla alan hâkimiyetini ele geçirmeyi becermiş ve ele geçirdiği topraklarda devlet kurma iddiası ile yola çıkmış bir yapı. Özellikle Musul ve Rakka'da alan hâkimiyetini kazanmış ve bu bölgelerde sözde bir hilafet yönetimi kurduğunu iddia etmişti. Bununla beraber DEAŞ, Fransa'dan Türkiye'ye, Suudi Arabistan'dan İran'a birçok ülkeyi hedef alan hücre tipi yapılanmalara da gitmiş ve sivilleri hedef alan kanlı ve vahşi eylemler gerçekleştirmişti.
DEAŞ'ın alan hâkimiyeti zayıfladıkça, hücre tipi yapılanması güçlenecek. Irak ve Suriye'deki terör unsurları yeraltına çekilecek ve suikast eylemleri ile yola devam edecek.
DEAŞ'ın bu yönde uzun süredir hazırlık yaptığı, Suriye ve Irak'ta yeraltı hücreleri hazırladığı yönünde istihbarat raporları medyaya sızdırılıyor. Dolayısıyla DEAŞ'ın bölgede hâlihazırda olan istikrarsızlığı derinleştirecek eylemler yapması muhtemel.
DEAŞ'ın toprak hâkimiyetinin sona ermesi, ideolojisinin ve destekçilerinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Özellikle DEAŞ'ın yabancı savaşçılarının başka ülkelere kaçması, Avrupa'da ve Kuzey Afrika'da eylemler gerçekleştirmesi bekleniyor.
DEAŞ'ın bölgedeki geleceği izlenecek politikalara da bağlı. Irak'ta DEAŞ ile mücadele sürecinde Sünni sivillerin vahşice hedef alındığına yönelik onlarca insan hakları raporu var. Bölgede DEAŞ ile mücadele bahanesi ile etnik ve mezhep temelli demografiyi değiştirmeyi amaçlayan katliamların yaşandığı sır değil. Bu katliamların Sünni nüfusu marjinalize ederek, bazılarının gözünde DEAŞ'ı ehven-i şer kıldı.
Bölgede istikrar ve sürdürülebilir bir barış ortamı sağlamadan terörün bitmesini beklemek mümkün değil ne yazık ki. Bataklık orada kaldıkça, sinekler de olmaya devam edecek. Bugün öldürülen sinekler, yarın başkaları ile yer değiştirecek.