Ana SayfaYazarlarNe üstüne yazmalı?

Ne üstüne yazmalı?

Zemin türlü türlü, kalem enva-i çeşit.

Suya da yazılır, buza da, elbet en çok kağıda, kimi zaman hiçliğe…

Küçük kızım jetleri ilk farkettiğinde, ‘anne bak, jet göğü çiziyor’ dediydi, göğe de yazılır.

İzmir’de kağıdın, kitabın seyr-ü seferini anlatan bir müze var, Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi.

2012’nin Aralık ayında, Ege Üniversitesi desteğiyle, Bornova Ballian Köşkü’nde açılan bu müzenin kültür mimarı Nedim Sönmez.

İki katlı binanın 16 odası var.

Giriş katında kağıdın hikayesi, üst katta kitabın hikayesi anlatılıyor.

 

Müze beni büyüledi, daha da anlatırım, en doğrusu yolunuz düşende gezmek. Açılışından üç yıl sonra görmüş olmak benim eksiğim.Ancak, orayı görüp , nasıl anlatsam dediğim birkaç gün içinde yazılı basına düşen bir haber, ne üstüne yazmalı, ne ile yazmalı, nasıl okumalı soruları  ardı ardına gönlüme düştü.

 

ABD’de 13 yaşında bir kız çocuğu, Uluslar arası Uzay İstasyonunda görevli astronot babası için kuma yazmış, bildiğimiz çöl üstüne…

 

Teksas eyaletinde yaşayan Stephanie, babası Terry Virts’e sevgisini farklı bir yöntemle göstermeyi düşünürken, babasının uzay üssü penceresinden Dünya’nın fotografilerini çekmeyi sevdiğini hatırlamış. Yere kazıyacağı bir yazıyla onun dikkatini çekmenin farklı bir yolunu bulmak için araba üreticisi Hyundai’ye başvurmuş.

 

Nevada’daki Delamar Çölünü tuval olarak kullanan küçük kız, bu isteğini gerçekleştirmeyi kabul eden firmanın 11 araçla, kumların üstüne ‘Steph loves you’ (Steph seni seviyor’ yazıp, uzay istasyonundaki babasına özel mesajı iletmiş. Bir helikopterin havadan yönlendirdiği tam 11 araç, küçük kızın notunu çölün kumları üstüne yazmış. Bu farklı ve heyecan verici projede sayfanın büyüklüğüne dikkat; 5 milyon 556 bin metrekarelik bir sayfa bu, lastikle çizerek yazılıyor, sevgi…

 

Böylece hem firma hem küçük kız, ‘Dünyanın lastik iziyle yazılan en büyük görüntüsü ‘ ünvanı ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girmişler.

 

Uzay istasyonundan notu gören baba da projenin başarısını kanıtlamak için yukarıdan, bir hayli yukarıdan, taa uzaydan fotoğrafını çekmiş.

 

Gayrı bundan sonra seyreyleyin gümbürtüyü, demeyeceğim…

Çünkü sayfanın ve kalemin böylesi hem her kula nasip değil, hem okuması istenen kişi böyle farklı değil

Kuma sevgiyi yazmak iyiydi, bunu uzaydan okumak da iyiydi, ama, işte, rüzgar esti, uçtu gitti, toz olup savruldu.

İzmir’deki Kağıt ve Kitap Sanatları Müzesi’nde yeralması, sergilenmesi de olası değil.

Söz uçar, yazı kalır, evet, ancak böyle kamyon tekeriyle çöle yazılan yazı kalmaz, uçar.

İnsan düşünmeden edemiyor, yolların, duvarların, araçların, sayfaların, mahya’ların, kocaman reklam panolarının yetmediği hallerde, çöl, okyanus, dağlar, bulutlar  sayfa olunca yaşanabilecek şenliği…

Lazerle göğe yazdık, jetlerle göğü çizdik, suların üstüne resimler boyadık, harfler düşürdük.

Dünyaya sığamadık, uzayda fink attık.

Radyo sinyalleriyle uzaylıya not bıraktık.

Ne yaman insanlıkmışız…

Belki bunca hünerden sonra, sesi çıkmayanın sesini de duyarız, kalpteki hicranın farkına varırız, savaşa karşı set oluruz, çocukları büyük harfle, barışı daha da büyük harfle yazarız.

Zaten marifet yazmaktan çok, okumakta, dosdoğru okuyabilmekte…

(Hem okudum, hem de yazdım, yalan dünya senden bezdim, demesi yasaktır!)

- Advertisment -