Elimizdeki işler bitince, kalırsa zamanımız,
Hatırlat, GüzelSözlerinCini,
Ve malzeme topla
– Toplayabildiğin kadar türkü, terane –
Oturup, ölmeden önce seninle,
Yolda yürürken kolay okunan
Masallar yazalım, bizden sonraki yolcular için.
Öyle masallar, öyle masallar ki,
Öteki kitaplarımız gibi tuğla kalınlığında
değiller, değiller belki,
Ama akıllara da, gönüllere de sığmayan
Hayat hacminde hepsi;
Ve ötekiler gibi, içlerinde yine
Herkesin kıyısından geçen
bozbulanık ırmaklar çağıldıyor…
Başka masallardan farkı, bizimkilerin,
‘Bir varmış, bir yokmuş’la değil de,
‘Bir varmış, hep varmış’la başlıyor hepsi
Ve bizim zamanımızda yaşıyor
onların bütün kahramanları.
Sokakta çıplak ayakla dolaşan
Suriyeli çoocuklar mesela;
Onların dilenen anaları, babaları,
Ve tıpkı benim rahmetli anama benzeyen
Dünyalar güzeli annanneleri, babanneleri,
Tıpkı benim rahmetli babama benzeyen
dünyalar iyisi dedeleri…
Yıkık evler, yıkık şehirler, yıkık gönüller,
Açlık ve ölüm satan çerçiler, silah tüccarları
Davasız, sevdasız, Allahsız
akıl hocaları, köşe yazarları;
Loş odalarda loş aynalar, loş hayatlar,
Loş hayatların içinde, yere de, göğe de küskün,
Kaderlerine gömülü, yaşlı bakireler
Ve onlarla sevdalanacaklarına,
Mafya filmlerinde, zincirlik cani rolünde
Kendini gizleyen prensler, hamletler…
Bombaların açtığı çukurlarda,
Medyanın sığmadığı mağaralarda,
Yaraların, sargıların, dağılmış yuvaların,
Gömülmüş şehirlerin altında
Kendini gizleyen nebiler, kendini gizleyen veliler,
Kendini gizleyen melekler,
İlham perileri, savaş muhabirleri…
Ve kararan yüzlerin, kararan gönüllerin,
Bombalanan rahmetin,
Toza dumana karışan merhametin,
Yere göğe saçılan sulhun, selametin,
Yere göğe saçılan aşkların, inançların, ihanetlerin,
Ve yere göğe sığmayan acıların, yıkımların ardında
Kendini gizleyen insan, kendini gizleyen Tanrı…
23 Haziran 2015