Rüzgâr kayayı sarmış, okşamış,Kaya bu okşamalarla kendinden geçmiş,“Gün bu gün, bunu bekledim hep” demişVe yerinden kopup kanatlanacak olmuş;Ama, “Yoo, demiş rüzgâr,Yo, bana bağlanma sakın!Benim doğam geçip gitmek,Seninki yerinde durmak;Benimki çığırmak, mırıldanmak,Seninki susup dinlemek;Ben zaman gibi hafifim,Sen kader gibi ağır…”14 Temmuz 2008 / ‘Çiçek, Böcek Kitabı’‘ŞİİR VE HAKİKAT’ağacın kökleriyle topraktan,dallarıyla yıldızlardan aldıklarına benzeruğultulu, fısıltılı şeyler alıyoruz senden;sen uykularımızın dibinde çağıldayan dere!sen rüyalarımızın mimarisi!akşamın kederi, gecenin sırrı,sabahın güvercin ürkekliği!sen, derilerimizin altına, sinirlerimizin ucuna,kemiklerimiz tozuna yazılan kader!sen ruhumuzun en uzak yıldızlarınakanımızın koşturduğu haber!gözün göremediklerini görüyoruz sende,düşüncenin erişemediklerini;saf erincin çıkardığı sesi duyuyoruz bir de,parmakların gezinirken arp gibiyalnız bir kalbin üzerinde.12 Aralık 2005 / ‘Yürekte Bekletilen Şarkılar’
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik