Bütün dünya bir sahnedir; Ve kadın erkek, herkes ancak birer oyuncu.
Sıraları geldikçe ya girer ya çıkarlar.” William Shakespeare
Dünya, kötülüğün her çeşidinin sahneye konulduğu, adeta sıradanlaştığı zamanlardan geçiyor. Üç gün önce New York’ta olduğu gibi… Bu kez sahneye çıkma sırası, ABD’nin her yıl 50 bin dünya insanına tanıdığı çalışma izni olan Green Card’tan yararlanan Özbek Sayfulla Habibullaevic Sapiov’daydı. Daldı kamyonetiyle bisiklet yoluna, çoğu Arjantinli sekiz dünya insanını öldürdü, 11 kişiyi de yaraladı. Zaten New York bir dünya kentiydi, zira gezegenimizin değişik yerlerinden gelen insanlar tarafından kurulmuştu. Şu ana dek de o kuruluş ruhuyla devam ediyordu…
Komplo teorilerine oldum olası itibar eden biri olmasam da, insanın aklına çok tuhaf sorular gelmiyor değil. Ortadoğu da yapılmak istenenler başarılı olmayınca birden bire ortaya çıkan DEAŞ gibi bu kötülük de, “Kendi steril alanlarınıza kalın, dünyayı yöneten efendilerin güvenlik adına yaptıklarına ses çıkarmayın…” der gibi geldi bana.
Bu saldırıya en çok sevinenlerden biri ABD Başkanı Trump olacak kuşkusuz… Öyle ya; Trump seçim kampanyasını göçmen karşıtlığı üzerine kurmuş, bu söylemleri sayesinde Beyaz Saray’a oturmuştu. Başkan olur olmaz hayata geçirmek istediği ilk icraat göçmen karşıtlığı politikaları uygulamak olmuştu. Trump’ın düşmanlığa varan bu politikaları henüz aklını yitirmemiş Amerikan halkı tarafından tepkiyle karşılanmış, federal mahkemeler durdurma kararları vermişti. Bu saldırıdan ve olası benzer saldırılardan sonra, Amerika rüyasını gerçekleştirmek için yeni dünyaya gitmek isteyenlerin işleri artık epey zor olacak. Nitekim Trump, ilk işaretini saldırı olur olmaz verdi bile; Green Card kaldırılabilir…
Aslında Trump’ın asıl meselesi her yıl kurayla verilen Green Card değil. Ayrıca yeşil kartın sahipleri önce sıkı bir güvenlik araştırmasından geçiyor. Bunun dışında yasadışı yollarla ABD’ye giren göçmenleri kovmanın yolunu arıyor Trump.
Bu şekilde ABD’ye giden bir akrabam var. 20 yıldır New York’ta yaşıyor. Gemiciydi, orada kendi işini gücünü kurdu. Sosyal güvencesi ve çalışma izni var. Ama ABD dışına çıkma yasağı yüzünden ülke dışına çıktığı an bir daha asla Amerika’ya dönemez. Suç işlemediği sürece de ölene dek orada kalır. Yasaları böyle… ABD’nin Başkanı’nın derdi işte bu göçmenlerle. Bu tür saldırılar arttıkça, göçmen karşıtlığı çok daha rahat hayata geçirilebilecek.
Ülkemizde de benzer durumlar yaşanıyor aslında. Bu ülkeye daha eski gelenler, çeşitli nedenlerle ki, en son Suriye’de yaşanan iç savaşla gelen mültecileri istemiyor. Yaşanan her olumsuzluk mültecilere yüklendiği gibi, New York’ta yaşanan insanlık dışı saldırı da mültecilere mal edilecek. Bunun üzerinden gidilip saflar sıklaştırılacak. Mültecilere karşı alınacak insanlık dışı tedbirlere göz yumulacak, görmezden gelinecek ve bizler insanlığımızı sorgulama gereğini giderek kaybedeceğiz. Aslında yaşanan her şiddet olayı dünyanın ezilenlerini daha da ezecek ve bizler kendi kazanımlarımızı kaybetmeme adına sahneye konanları sessizce izleyeceğiz…
Bugün Avrupa’nın ‘’modern’’ insanlarının giderek faşistliğe kaymasının, göçmen karşıtı olmasının bir nedeni de bu değil mi? Elinde olanı koruma kaygısı… Her şiddet olayı o koruma güdüsünü artırmaya yönelik bir araç değil mi?
Daha az demokrasi, daha az özgürlük, daha fazla güvenlik… Böyle bir dünyada yaşıyoruz artık. Başka insanların acılarını, açlıklarını dert etmeyen sadece var olanı korumak için dünyayı yönetenlerin uyguladığı şiddete ses çıkarmayan bir dünya ne kadar mutlu ve huzurlu olur? Başta ne demişti Şeksipir Amca; “Dünya bir sahnedir”.
Şu anda içimize virüs gibi işleyen kötülükleri görüyoruz o sahnede. Bu dünya böyle gitmez, patlar… Sahnede iyilikler de yer alacak, bunca kötülüğün arasından. İşte ben buna inanıyorum.