Tarhan Erdem, geçtiğimiz hafta Voice of America (Amerika'nın Sesi) yayın kuruluşuna ilginç bir mülakat verdi. Konda olarak ‘özel tedbir alınmaması durumunda’ HDP’nin yüzde 11,4 oy alarak barajı geçeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Türk okuyucularımız elbette Erdem'in ismine çok aşina, ancak tanımayanlar için Voice of America'nın kendisini sunarken kullandığı tanıtımı burada da paylaşayım: “Türkiye’de uzun yıllardır seçmen eğilimlerini değerlendiren Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin kurucusu Tarhan Erdem, 1953 yılında 20 yaşında iken üyesi olduğu CHP’de çok sayıda görevlerde bulundu ve 1977’de kısa süreli Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da yaptı. 82 yaşındaki Erdem, son 25 yıldır kurucu olduğu Konda Araştırma ve Danışmanlık Şirketi ile Türkiye siyasetinde yürüttüğü eğilim araştırmalarıyla dikkat çekici isimlerden birisi. Kızı Ayşe Erdem HDP İstanbul İl Eş Başkanı olan Tarhan Erdem, CHP’ye ilgisini korumakla birlikte bu siyasi ilişkileri dışında seçim tahminleriyle gündemde…”
Röportajda aslında birbiri ile çelişen iki ifade var. Bir yandan Erdem'in verdiği röportajda şu kelimeler mevcut: “KONDA’nın son araştırmasına göre, HDP’nin yüzde 11,4 oy almasını beklediklerini kaydeden Erdem, ancak seçim araştırmalarında yüzde 1,8-2 oranında hata olduğunu raporlarına yazdıklarını da vurguladı. Bu hata payı itibariyle HDP’nin yüzde 9,4 alması halinde baraj altında kalacağını hatırlatan Erdem, yine HDP’nin barajı geçecek oy alacağını tahmin ettiğini söyledi.” Diğer yandan ise, şöyle diyor: “HDP’nin barajı geçmemesi için özel tedbirler alınmamış olduğu düşüncesiyle barajı geçeceği yönünde tahminde bulunduğunu belirten Erdem, eğer HDP’ye yönelik özel tedbirler alındıysa bunu elbette bilemeyeceğini de söyledi.”
Yani, bir yandan HDP için %11,4 tahmininde bulunduklarını ancak seçim araştırmalarında %1,8-2 arasında bir hata payı olduğunu söyleyen Erdem, diğer yandan HDP'nin baraj altında kalmasının ancak ve ancak bazı “özel tedbirler” sayesinde olacağını söylüyor.
Bu “özel tedbirlerden” kasıt ne bunu bilemiyoruz. Benim bir okuyucu olarak naçizane anladığım şey bir hile ihtimali. Ancak Tarhan Erdem'in böyle bir şey diyeceğini sanmam, neden mi? Zira 01/08/2013 tarihli “Temiz Seçim Platformu, amaç nedir?” yazısına kelime kelime katılıyorum:
“Kanunsuz işlemlere itiraz edilir; kanıtsız iddialar ortaya atılmaz. Güven yok edilmek mi isteniyor!
Seçimlerde dürüstlük ve şeffaflığın sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan Temiz Seçim Platformu’nun (TSP) açıklaması, dünkü gazetelerde yayımlandı…
TSP iddiası: Seçimlere güven azaldı.
Niçin? Benim hiç azalmadı, YSK ile de halkla da hiçbir sorunum yok! Kanunsuz işlemleri seçim kurulları mı yapıyor yoksa partiler mi? Kanunsuz işlemlere itiraz edilir; yıllar sonra halkı aldatmak için birtakım genel, dayanaksız, kanıtsız iddialar ortaya atılmaz, seçim hukukunun kuralları vardır. Bu kurallar zamanında işletildi de sonuç mu alınmadı? Güven azalmadı, güven yok edilmek isteniyor!
Eğer bu değilse, ne yapılmak istendiğini, Sayın Hikmet Sami Türk, lütfedip açıklasın!”
Tarhan Erdem 2013 yılında yazdığı yazıda şu soruyu da soruyor: “İktidarın yanlış değerlendirmeleriyle katılaşmış kutuplaşmadan da yararlanarak, ülkemizde büyük emeklerle kurulmuş seçim nizamı, güvensizlik ortamına dönüştürülmek mi isteniyor acaba? Bu hevesin bir adım bile atamaması için sade yurttaşlar da söylenenlerin karşısında durmalıdır… Bir örnek bile söylenmeden, bir memleketin 60 yılda kazandığı seçim güvenliği değerine hücum edilir mi?”
Edilmez tabii.
Peki neden bu hafta uluslararası medyada Türkiye'de seçim güvenliği meselesi birden tartışma konusu hâline geldi?
Guardian gazetesinin haberi Türkiye'deki seçim sistemi için şu ifadeyi kullanmış: “Dünyanın en adil olmayan seçim sistemi.”
Türkiye'deki seçim sisteminin ne kadar detaylı planlandığını, hileyi imkânsız kılacak şekilde önlemler alındığını yazan Tarhan Erdem eminim ki şu an uluslararası medyada Türkiye hakkında çıkan seçim güvenliğine ilişkin makaleler konusunda geçmişte olduğu gibi rahatsızdır.
Zira dünya medyasında Türkiye’deki seçimlerde hile yapılacağı iddiaları dönmeye başladı ancak henüz somut bir delil ve veri ortaya koyan yok bu konuda. 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce dünya medyasında Türkiye’deki seçimlerde hile yapılacağı iddiaları dönmeye başladı. Henüz somut bir delil ve veri ortaya koyan olmadı. Tek elde olan veri Açık Toplum Enstitüsü ve Koç Üniversitesi’nin birlikte yaptığı bir araştırma. Araştırmaya göre Türkiye'de halkın %43’ü seçimlerin adil yapılacağına güvenmiyor.
Peki bu oran gelişmiş demokrasilerde ne?
Hemen bakalım: 2012 Amerika Başkanlık seçimleri öncesinde Amerikalıların %57’sinin seçimlerin adil bir şekilde yapıldığına inanmadıklarını söylemiş.
(http://m.rasmussenreports.com/public_content/politics/general_politics/october_2014/40_think_u_s_elections_are_fair. )
Bu veri bir sonraki Amerikan Başkanlık seçimlerinden önce şaibe kanıtı olarak uluslararası medyada kullanılır mı dersiniz?
Ben pek ihtimal vermiyorum…
Ama şuna ihtimal veriyorum: Türkiye'de seçim sonucu itirazı şimdiden başladı gibi görünüyor. Muhalefet istediği sonuç çıkmazsa sandıktan buna uygun kılıfı hazırlamış gibi görünüyor.
Şaibeli seçimler ve seçimde hile kozunun altyapısı hazırlanıyor.
Hırsıza yol göstermek gibi olmasın lakin bir endişemi de paylaşmaktan geri duramayacağım bu noktada.
HDP barajı aşamaz ve daha önce bazı yetkililerin örtük tehditlerinde ima ettikleri sokak gösterileri olursa, HDP'li ve CHP'li yetkililer seçimde hile oldu yönünde kampanya yaparsa, Türkiye'deki seçimlerden sonra yeni bir hareketlenme oluşabilir mi?
Türkiye “2009 seçimleri sonrası İran” şeklinde uluslararası kamuoyunda lanse edilmeye çalışılabilir mi?
Ne diyelim, Allah korusun…