bütün bir ömür yazıp çizdiklerimle,
çalıp, çığırdıklarımla
bilerek, istiyerek kimseyi
aldatmak istemedim, Allah’ım;
elimden geldiğince yapmamaya çalıştım bunu,
ama emin değilim yine de,
aldanmadıklarından,
icrayı-sanatımı beğenen
ve beni dostluklarıyla ödüllendiren
beda-i şinasların.
emin değilim, evet, kendi nefsimi iyi,
yapıp ettiklerimi, yazdıklarımı
ütüsüz, kolasız, ama güzel
ve bazen iki, bazen sekiz kanatlı
humalar, kaknüsler, zümrüdüankalar gibi
göstermek istediğim olmuştur, zaman zaman.
başka türlü de olamazdı.
öyle değil mi ama, ben sanatçıyım, Tanrım!
yeri ve göğü okuyor,
şiir kuruyorum okuduklarımla.
ve ben kendi balçığıma kendim üfleyip de
kendimi ben kendim şair yapmadım,
bütün gerçek şairler gibi
daha çıkarken yola şair olarak buldum
içimdeki adamı,
yalnız ve şair, yoksul ve şair…
bunu en iyi Sen biliyorsun,
Sen, Ustaların Ustası,
güzelliği, inceliği seven, yücelten
Yüce Sanatçı!
ve gerçek şairler, iyi şairler iyi bilirler ki,
aldatmayı başardıklarında başkalarını,
zamanlarının en safderun,
söze ve saza en kolay kanan esnafı olarak,
aldatmışlardır önce kendilerini.
izin verme öyleyse, geçit verme, ne olur,
kendimi adatmama!
ve bunu yaparak, içimdeki arzı kurutup
arşı karartmama,
aklı kudurdup, kalbi kanatmama, Allah’ım!
ama yine de şiiri, bu yağmur sesli çalgıyı
elimden çekip almadan yap bunu!
derûnundan müziği, melekleri,
kuşları, kelebekleri, uçan güzellikleri,
gizli güzellikleri, mahrem güzellikleri
sinek ilacıyla kovan
ün düşkünü, ödül düşkünü
nadan kulların gibi, Tanrım,
ne olur, dünyada nâsın,
ahrette de, sevdiğim ustaların gözünde
rüsva eyleme beni!
19 Ocak 2013