ABD, Rusya, Çin, Kanada ve Avrupa ülkeleri, neden Türkiye’nin terörist dediği bir Kürt yapılanması olan YPG’yi bu kadar sahipleniyor? Üç beş yıl öncesine kadar bu örgütün varlığından dahi bihaber olan bu ülkeler, neden şimdi yardım yapmaya çalışıyor?
ABD , Rusya ve Avrupa gibi emperyalist ve hegemonik güçler, belki ilk kez bir savaşta aynı saflarda yer alıyor. Onları bir araya getiren, şüphesiz ki simbiyotik (karşılıklı) çıkar ilişkileri. Ancak sadece bu değil; IŞİD’in dünyaya yaymak istediği “İslâmofobi”nin gerçekleşmesi korkusu mu?
IŞİD son iki üç yılda adından söz ettirdi. İşlediği insanlık dışı katliamlarla dünyaya kısa sürede büyük bir korku yaydı. Öyle ki, bu insanlar gözlerini kırpmadan canlı bomba olabiliyor. Hiç çekinmeden kafa kesebiliyorlar. Çünkü ölümden korkmuyorlar. IŞİD militanları için “ölüm kurtuluştur.” Kurtuluşu ölümde gören her militan, sonsuz bir yaşama kavuşma ve direk cennete gidip Hz. Muhammed’e komşu olma duygusu taşır. Bu da onlara çok büyük cesaret veriyor. Hiç düşünmeden yüzlerce insanın canına kıyabiliyorlar. Onların yaşam felsefesi bu: sonsuz yaşam; tek kurtuluş ölüm, sonrası cennet. Bu cesaretlerinden dolayı bazı İslâm ülkeleri onlara açıktan destek verdi, veriyor. Bu korku ABD, Rusya, Çin ve Avrupa’yı bir araya getirdi. Madalyonun diğer yüzünde, uygar dünyada seve seve ölüme koşacak başka insan topluluğu belki de yok. Dünya tarihinde ölümden korkmayan ve bu felsefeyi yaşam tarzı olarak algılamış topluluklar hep oldu. Hasan Sabbah’ın “haşhaşî”leri; Japon kamikaze uçaklarının pilotları; Vietnamlılar ya da Rus tanklarına karşı canlı bomba olan Afganistanlı kadınlar.
Aslında PKK, HPG, PYD, YPJ ve YPG, isim değişiklikleriyle birlikte hep aynı. Son iki yılın Rojava ve Kobani savaşları boyunca, Hakkari ve Yüksekova’dan daha önce PKK’ya katılmış yaklaşık 200’ün üzerinde ya cenaze ya da ölüm haberi geldi. Bu da bize aslında Suriye’de savaşanların PKK’liler olduğu gerçeğini gösteriyor.
PKK’lıların yaşam paradigması “Kürt halkının özgürlük mücadelesi için seve seve ölmek.” Onlar da IŞİD militanları gibi canlı bomba olabiliyor. Bu da YPG’nin emperyalist güçler tarafından IŞİD’e karşı tek alternatif olarak algılanmasına yol açıyor. Bu algıdan ötürü süper güçler dahi Rojava‘daki Kürtlere her türlü yardımı yapmaya zorlanıyor.
Adetâ dünya iki bloka ayrılmış durumda: YPG yanlıları ve IŞID yanlıları. Bu savaşı kim kazanacak belli değil, çünkü savaşın kazananı olmayabilir. Fakat Kürtler avantalı durumda gibi. Süper güçler, Avrupa ve Çin dahi onlara sempatiyle bakıyor. Ülkemizdeki iktidar aslında Rojava’ya en yakın ama en uzak duran ülke konumunda. Tek seçime dahi katılmayan PYD, Sosyalist Enternasyonal tarafından nasıl olur da sosyal demokrat olarak görülür? Türkiye’de kimse bunu kavrayamıyor. Ana muhalefet CHP bile PYD’nin Sosyalist Enternasyonal ülkeleri arasına alınmaması için çalışma yapmış. Umut Oran gururla anlatıyor.
CHP Kürt bölgelerinde tabela partisi bile değilken, Kürtleri nasıl kazanacak? Dünya Rojava’ya destek olurken iktidar ve ana muhalefet neden durumu anlamada zorluk çekiyor? Başbakanlığın onca danışmanı ve stratejisti varken, Rojava’daki gelişmeler neden doğru değerlendirilemiyor? Dünya bile IŞİD’i durduracak güç olarak PYD’yi kollayıp korurken, Türkiye neden bu kadar uzak? Bölgedeki Kürtler bundan çok rahatsız ve toplumsal barış için bir engel olarak görüyorlar.
IŞİD mi,YPG mi? İkisinin ortak paydası ölümden korkmamak. Kim kazanacak; bunu ancak uzun yıllar sürecek savaştan sonra görebileceğiz. Tüm dünyayı karşısına almış bir dogmatik güç olarak IŞİD’in başarı şansı olamaz. YPG ise tek alternatif güç konumunda.