Şehirle şiiri içiçe sokmak mı,
Şehirde şiir aramak mı,
Şiirle şehir kurmak mı
İstiyorsun sen, söyle, babalık,
Bu mu son deliliğin senin?
O zaman, ya dağın
Ya da aklın öteki yüzünden
Hiç değilse, üç beş yabani keçi
Arayıp bulman gerekiyor kendine;
Sonrası kolay, sonrası kolay!
Sonrası, yine bu şehirde,
Yine bu sokaklarda
Ve yine kalabalık akşam saatlerinde,
Ama bundan belki bin sene önce,
Bundan bin sene daha eski bir hikâyede,
Katran gibi yapışkan keder
Ve depresif yüklerle evlerine dönen,
Meyhanenin yolunu tutan
Ya da gidecek yeri olmayan
Rumların, Latinlerin, Levantenlerin
Haliçli balıkçıların, galatalı simsarların,
Psmatialı kuşbazların, hamalların,
Evsizlerin ve dilencilerin arasında
Keçilerini kaybeden
Taşralı bir çoban olman gerekiyor,
Keçilerini ararken de,
Bu sefer yolunu kaybedip
Kendini bin yıl berilerde,
Bugünkü sokaklarda,
Bizim aramızda bulan
Bir hayalci olman gerekiyor,
Belki bir kaçık, aynı zamanda…
Sonrası kolay,
Sonrası kolay,
Çünkü şiir de, şehir de, o zaman
Artık aynı rüyadır senin için,
Aynı ateşten çıkan,
İki ayrı renk duman…
15 Aralık 2009
‘Şehrin Kitabı’