silahları eritip
keman teli yapmaya gideceğiz Kudüs’e,
gitar teli yapmaya gideceğiz Kudüs’e,
silahları eritip, buradan ta Çin Seddi’ne
ve oradan Alaska’ya uzanan
büyük yürüyüş için
kendimize paten ve matara
yapmaya gideceğiz Kudüs’e,
silahları eritip, duvarları yerle bir
etmek için koçbaşı,
bütün kavimler için soyca büyüklenmeyi,
çalarak kalkınmayı, vurgunla büyümeyi,
horgörüyü, nefreti gömmek için toprağa
kazma kürek yapmaya
gideceğiz Kudüs’e,
topları, tüfekleri eritip
insanla insan, insanla doğa
ve insanla Tanrı arasında
her vadide bir köprü
yapmaya gideceğiz Kudüs’e,
aşksız sloganları, şevksiz sloganları,
evdekalmış ya da dul
yani yere ve göğe küskün
bahtsız sloganları dölleyerek rüzgârla
geçtiğimiz her yere şiir, bilgi ve hikmet,
çobanlara türkü, doçentlere felsefe
ekmeye gideceğiz Kudüs’e,
cenneti bombalayan tankları
ve uçakları eritip,
yollarda Tanrı’yı arayan seyyahlara
demir çarık ve âsa
yapmaya gideceğiz Kudüs’e,
bütün dilleri, bütün kültürleri ve gelenekleri
Nuh’un gemisinde toplayan
büyük jamm session için,
obüsleri, roketleri, atom başlıklı füzeleri eritip
trompet yapmaya, klarnet yapmaya
saksafon yapmaya gideceğiz Kudüs’e.
yolda yapacağız düğünlerimizi,
yolda kutlayacağın yaş günlerimizi,
yolda yapacağız futbol maçlarımızı
ve sendika seçimlerimizi,
yolda tamamlayacak bazılarımız için
ömürlük doğaçlamasını kader
ve yolda yakacaklar
gökkuşağı gibi engin destanlarını
gezgin şairlerimiz
şehitlerimizin ardından;
bebelerimiz sırtlarımızda,
kitaplarımız, defterlerimiz,
bilgisayarlarımız koltukaltlarımızda
– ve biraz bu benim yaptığım gibi –
rap sözleri döktüre döktüre,
düzenleri, tuzakları sanatla
ve sevgiyle boza boza varacağız Kudüs’e
ve yıkacağız, Filstin’in etrafına örülen,
kapıları, köpüksü diplomasi
ve kuru kınama sözleriyle süslenen
büyük hapishaneyi orda,
yıkacağız duvarları, aşacağız tekbirlerle
bütün setleri, barajları,
ve geçeceğiz yüzümüzün akıyla
bütün sınavları, sınıfları,
Tanrı’nın koymadığı bütün sınırları ki
insanı insan yapan,
insanı Tanrı’ya çırak yapan,
Tanrı’ya kalfa yapan soluk
yer altında tutulmuş rüzgâr gibi
Kudüs’ün ufkundan yükselerek
bütün yeryüzünü kaplasın,
bütün gökyüzünü doldursun
ve yüreğe sığmayan sıla hasreti,
insanın insana ülfeti, merhameti,
dostluğu, güveni, muhabbeti
Kudüs’ün yüreğinde
ve Filistinli şairin dudağında
elli yıl bekletilen bir aşk ilanı gibi
hepimizin sesiyle
insanlığın kulağına ve yüreğine ulaşsın.
2 – 17 Ağustos 2014