Büyük sanatçıya,
Sevgili Tuluyhan Uğurlu’ya…
Kırk sefer denedim, kırk sefer,
Daha fazla müzik,
Daha fazla müzik, daha fazla,
Ama insanın kendi yaptığı,
Yarattığı müzik
Kesinlikle yavaşlatıyor zamanı,
Sürurla ve şükrederek
Yürekten inanıyorum buna.
Zamanı yavaşlatıyor, müzik,
Bazen ayaklarını birbirine doluyor onun,
Zaman durdu, aaa! zaman durdu!
Dedirtiyor insana,
Bak işte durdu zaman!
Önce dizlerinin üstüne çöküp oturdu,
Sonra uzanıp çimenlerin üstüne,
Başını bir taşa, bir çiçeğe
Ya da bir dikene yasladı, bakın,
Ve öyle, uykuya dalıp gitti
Bir bebek gibi…
Bu söylediklerimin en açık kanıtı
Tanrı’nın kendi müziği,
Dur durak bilmeyen
Kendi doğaçlamaları O’nun…
O, öylesine büyük,
Öylesine uçsuz bucaksız,
Öylesine, her sesi, her rengi,
Seslerin bütün renklerini,
Renklerin bütün tonlarını içiçe
Ve katman katman
Sonsuz armonilerle içine alan,
Kâinatı ve içimizi,
Ama hepimizin ve her şeyin içini,
Her anın içini dolduran,
Senfoniler, semaîler,
Caz ırmakları
Yaratıyor ki durmadan,
Zaman, kıvrım kıvrım,
Oylum oylum o müziğin kapısında
Çaresiz dolaşıp durmakla kalıyor,
Hepsi o kadar!
İpeklere, ipek sarmallara
Takılıyor ayağı ilmek ilmek,
Ve tökezliyor,
Ezgilerle dönüyor başı,
Yerlerde sürünüyor bazen,
Sonra, agu agu agu,kalkıp
Tutunacak etek arıyor
Ve içinde akacağı ölümlü bir hayat…
Dediğim gibi, yürümeyi bilmeyen
Bir bebek o
Yetişemiyor Tanrı’ya,
Bir arpa boyu olsun yaklaşamıyor,
O’nuno dur durak bilmeyen,
Yaratmalarla dolu
Muhteşem hayatına…
29 Ağustos 2015