Hatice, her sabah, Kızılağaç Köyü’nden Bodrum’a Amelie’ye yardıma gelirdi. Kızılağaç Köyü’nü geçtiğimiz yıllarda bir trafik kazasında yitirdiğimiz Hatice’den öğrenmiş, köyün insanlarını tanımıştık. Bu köy, yıllar içinde Bodrum’un mahallesi oldu.
Bu sabah Bodrum’da yaşayan dostum Amelie ile konuşurken, alevlerin Kızılağaç Köyü’ne yaklaştığını söyledi. 68’li SBF’li arkadaşım yayıncı ve Mas Matbaası’nın sahibi Lokman Şahin’in de Kızılağaç’ta evi ve bahçesi var. Yılın önemli bir bölümünü orada geçirir.
Hemen onu aradım. Şunları anlattı: “Yangın çok yakına, karşı tepelere kadar geldi. Halk ve belediyenin ortak çabalarıyla şimdilik durduruldu. Ben ilk tedbir olarak köpekleri götürdüm. Çünkü onlar yüzünden kaçamayabilirim. Şimdi bahçede dolaşıyorum. Sıcaklık 42 derece, nem 11 derece.
Bastığım yerden ateş sıçrayacak bir ortam söz konusu. Her yer ateş almaya hazır. Kuru ve sıcak bir havanın içindeyiz.” Lokman, halkın gayretini, fedakarlığını, yangına karşı dayanışmasını da hayranlıkla anlatıyor: “Bizim Saliha Hanım, baktım sandviçler hazırlıyor.
Yangın söndürme çalışmaları içindeki insanlara yeteri kadar destek veremedim, bunları hazırladım” diyor hayıflanarak. Lokman, belediyecilerin önemini ve yaptıklarını anlatırken örnekler veriyor: “Köyde tanıdığım birini, yanımda belediyeden aradılar. Traktörünü kritik bir bölgeye yardıma götürmesini istediler. Hemen para çekti, benzinini doldurdu ve harekete geçti.”
Bölgeden aldığım izlenimler: Belediye Başkanı Ahmet Aras ve ekibi, kimde hangi araç var, biliyor. Araçların nerede işe yarayacağını biliyor. Devam eden yangınlarla mücadelede ve kurtarma faaliyetinde, belediyeler olağanüstü gayretle çalışarak, çok etkili oluyor. Bu felakette, yerel yönetimlerin önemini de daha iyi anlıyoruz. Bu yazıyı yazdığım sırada Başkan Aras, Mumcular’daydı. Başkan, yangın başladığı andan itibaren, Bodrum’daki tüm kritik alanlarda söndürme ve tahliye çalışmalarına bizzat katılıyor, ekiplerin koordinasyonu için sürekli olarak sahada bulunuyor.
Peki ya devlet? Çığlık çığlığa yardım isteyen yurttaşlar, kurumların harekete geçememesine, yangın yerlerinde koordinasyon merkezleri kurulamamasına tepkililer. Bir şikayet konusu da medya: Yalan yanlış şayiaların sorumsuzca yayılması, toplumu iyice şaşkına çeviriyor. Linç kışkırtan yayınlar yapılıyor. Bazı TV’lerin ve kimi sosyal medyanın, toplumu çaresizliğe sevk eden tahrik dolu yayınları; ihmalleri ve yaşanan büyük sorumsuzluğu örtbas etmeye hizmet ediyor.