kitapların ortada, Yüce Allah’ım,
dört kitap
kenar süsleriyle beraber…
ve her yerde evlerin var:
bütün acıları ve umutları,
bütün yakınmaları, yakarmaları
içlerine alacak kadar büyük, ihtişamlı
camiler, havralar, kiliseler…
ve herkese açık kapıları.
seni tanıyan, tanımayan,
kitaplarını okuyan okumayan,
evlerine misafir olan, olmayan,
herkes, her şeyi biliyor,
herkes her şeyi
gereğinden fazla biliyor hatta,
ama yine de çoğunluk,
kendi eşeğini doyurmanın
ama yükünü başkasının eşeğine
taşıtmanın peşinde;
bunları utanarak söylüyorum,
çünkü, açıkçası, kuşkum var,
ben de mi öyleyim biraz,
ben de mi öyleyim bazen?
kuşkusuz, Sen doğrusunu bilirsin,
Sen en doğrusunu bilirsin, ama
görinen o ki bana,
biz kulların, hayatı
cennet yeryüzündeymiş gibi yaşamak,
ama oyunlarımızı hep,
bugün olduğu gibi tıpkı,
cehennemin kıyısında oynamak
istiyoruz, galiba.
ve dramatik tempo yükselsin diye,
taşlamamız,
yurdundan sürüp çıkarmamız,
canına okumamız
ya da mıhlamamız için çarmıha
peygamber çıkarman gerekiyor
sahneye ara sıra.
4 Temmuz 2013
‘Alçak Sesle Ve Divanece’ Kitabı