Ana SayfaYazarlar‘Yetmez ama evet’i anlatmak...

‘Yetmez ama evet’i anlatmak…

 

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 1128 imzalı bildiri için ‘kişisel başvuru’da bulunan akademisyenler konusunda verdiği “hak ihlali” kararı, normalleşme yönünde önemli bir hukuki adım. AYM, daha önce de Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın başvurularında benzer kararlar alarak tahliye olmalarının yolunu açmıştı.

 

Anayasa Mahkemesi’yle ilgili dünkü yazımı sosyal medyaya koyarken, şöyle bir not düştüm: “2010 yılında anayasa değişikliğine ‘yetmez ama evet’ denmeseydi Anayasa Mahkemesi bu kararı alamazdı.”

 

Bir yakınım bu notuma kızmış ve şöyle bir not yollamış: “Akfetö manevrasına yapılan katkıları hâlâ savunmak ne acı, ne duyarsızlıktır. Anlayamadım gitti.”

 

12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliği referandumunu, “FETÖ kumpası” olarak gören bir kesim hâlâ var. Bir diğer eğilim de bu referandumu “AK Parti ile FETÖ'nün ortak oyunu” olarak görüyor.

 

2010’da neler değişti?

 

2010’daki anayasa değişikliği oylamasını, Türkiye solunun ve HDP’nin (o zamanki adıyla BDP’nin) büyük çoğunluğu “boykot” etti. CHP ve MHP’nin “hayır” oyu verdiği referandum, yüzde 58’lik bir oy yüzdesiyle kabul edildi.

 

2010 anayasa değişikliği 27 madde idi. En önemli değişiklik, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) gerçekleştirildi.

 

“Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı” tanındı. 12 Eylül darbecilerinin yargılanmalarının yolu açıldı. Askeri mahkemelerin sivilleri yargılama yetkisi kaldırıldı. İdarenin yurtdışına çıkış yasağı yetkisi ile pasaporta el koyma yetkisi elinden alındı. Hakim kararı olmadan “yurtdışı yasağı” konulması imkansızlaştırıldı. Parti kapatmayı zorlaştıran madde ise AK Partili bazı milletvekillerinin muhalefetle birlikte hareket etmesi nedeniyle Meclis’ten geçemedi.

 

HSYK’nın üye sayısı 7’den 22’ye çıktı. 12 üye, birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından seçilecekti. Peki sonra neler yaşandı? Yargı içinde tam bir hakimiyet kurmuş olan Fetullahçılar, yapılan seçimlerde bütünüyle kuruma egemen oldular. Bu sonuç, anayasa referandumunda onaylanan HSYK değişikliğinin yanlış anlaşılmasına neden oldu.

 

Eski bürokratik yapı, tam anlamıyla, otoriter yüksek yargı elitinin hegemonyasına dayanıyordu. Yeni yapının geniş yargı kitlesinin eğilimlerine göre şekillenmesi isteniyordu. 2010’daki referandumun “özü” buydu.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

- Advertisment -