15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminden sonra yaşanan birliktelik ruhu, yaşanan tuhaf uygulamalarla yavaş yavaş yok olmaya başladı. Milletin çıplak elleriyle ve bedenleriyle engellediği darbe, siyasilerin ve bürokrasinin hareket alanını genişlettiği bir yer haline geldi. Darbe sonrası haklı olarak çıkarılan OHAL, aynı zamanda keyfi uygulamaların yapıldığı bir mecra haline gelmeye başladı. Bu keyfi uygulamaların en sonuncusunu da dün Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç gerçekleştirdi. İçinde kalmış olacak ki kendi deyimiyle ‘sivil’ dönemde uygulayamadığı ‘içki’ yasağını, OHAL’e sığınarak Yozgat’a getirdi. Vali’nin ‘oha’ dedirtecek uygulaması bürokrasinin de kafasının nasıl çalıştığını bizlere bir kez daha gösterdi. Yasakla, rahat edersin…
Yasaklarla ülkenin yönetilebileceğine inanan eski bir kafa bu. Sayın Vali Yozgat ve ilçelerinde bulunan 28 bar, pavyon ve gazinoyu kapatma gerekçesini güvenlikle açıkladı. Sanırsın ki bu yerlere giden insanlar çıktıktan sonra Hükümet Konağı’nı işgal ediyor, darbe yapıyor. 15 Temmuz’da meyhanede darbe planlayana rastlamadık ama içki masalarından kalkıp darbecileri kovalayanlara rastladık. Demek ki bu bir gerekçe olamaz. Geriye içkili mekanlarda yaşanan cinayetle biten kavgalar kalıyor ki, zaten sayın Vali de bunun için var. Alkollü ya da alkolsüz yaşanan olaylarda gerekli güvenlik önlemini almak için. Eğer olaylar olmasa Yozgat’ta ve diğer illere ne valiye ihtiyaç olurdu ne de onun emrindeki kolluk kuvvetlerine. Yasakçı Vali gibi bütün valiler işlerini biraz da o olayların olmasına borçlu. Bunun yöntemi de yasaklamak değil o tür yerleri daha sağlıklı hale getirebilmektir. Yasaklarsanız, ihtiyaç olduğu için kapatılan yerler yeraltına iner ve başka şekillerde yaşanır. ABD’nin en büyük mafya yapılanmasının 1930’lu yıllarda içki yasağı sırasında oluştuğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.
Yozgat Valisi’nin aldığı karara geri dönecek olursak, bu yasağı çeşitli gerekçelerle haklı bir zemine oturtabilirsiniz. Aile birliğinin sağlanması ahlaki değerler vs… İyi de bu bizi bir yere götürmez, benzer şekilde başka uygulamalarda da başka gerekçeler bularak yasaklarınıza haklılık çıkarabilirsiniz. Bu uygulama sadece bizi yasakçı bir toplum olmaya götürür. Ülkeyi darbecilerden arındırmak için çıkarılan OHAL, giderek artan dozda yasakçı bir toplum yaratmaya başladı. Oysa bu uygulamaları yapanlar şunu bilmeliler, 15 Temmuz’da darbecilere karşı alanlara koşanlar, tanklara bedenlerini siper edenler, bu dayatmalara ve darbe sonrası gelecek yasaklara karşı olduğu için bunu yaptı. Başkaları keyfi yasaklar koysun diye değil.
Aslında bu yasakların hiçbir önleyici etkisi de yoktur. Vali belki kendi ülkesinin sosyolojisini bilmiyor olabilir ama küçük şehirlerde ve kasabalarda eğlence hayatı zaten yeraltında akar. Her şehrin kendine özgü bir eğlence hayatı vardır. Coğrafi koşullar ve geçmişten gelen kültür belirler bunu. Erkek egemendir ve o kasabada yaşayan herkes bilir bunu, ama susulur. ‘’Omerta yasası’’ (mafyanın suskunluk yasası) uygulanır bu küçük yerlerde. Herkes herkesin ne yaptığını ne ettiğini bilir, ama ulu orta konuşulmaz bu tür şeyler, küçük dedikodu malzemesi olarak kalır. Bir olay patlak vermediği sürece de sürüp gider. Bunu Yozgat özelinde değil bütün Anadolu özelinde söylüyorum.
Bu içki yasaklamanın şöyle kötü bir yansıması da olacak. Hep Batının bize önyargılı ve oryantalist bakışından şikâyet ediyoruz ya; haklı olarak. Kara propagandaya bundan daha iyi malzeme mi olur… Geçenlerde firari gazeteci Can Dündar “Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki illerde rahatlıkla içki içilemez” dediğinde ben dahil hepimiz kızmıştık Dündar’a kara propagandaya alet olma adına ülkesine hıyanet ediyor diye. Peki soruyorum size Yozgat Valisi’nin aldığı bu karardan sonra Dündar’ın haksız olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilir miyiz? Yozgat Valisi’nin yaptığı gibi, yasakçı zihniyet giderek ivme kazanırsa Dündar’a gerek var mı? Zaten kendi ayağımıza sıkıyoruz kurşunu…
Bu arada Yozgat, son yıllarda Türk sineması için önemli bir plato oldu. Art arda iyi filmler çekildi. Düğün Dernek 1 ve 2 sinemada inanılmaz gişe yaptı. İkisini de izledim. Yozgat ve yöresinin espri anlayışını, eğlence hayatını tanımış oldum. Mahmut Fazıl Coşkun’un yönettiği ve şehirde kapatılan gazinoları anlatan Yozgat Blues ise çok etkileyiciydi. Sayın valiye vakit bulup bu filmleri izlemesini öneririm. Konusu Yozgat’ta geçen ve daha da absürd komedi olan ‘Kaçma Birader ‘ filmini de tavsiye edebilirim. Gözlemleyerek yaşadığı toplumu tanımıyorsa bari filmlerden tanısın diye. Hem ne derdi ‘Kaçma Birader’ filminin müziği; aşk Yozgat’ta yaşanıyor güzelim…
Müzik de benden olsun…
https://www.youtube.com/watch?v=P96y61AokRs
Dip not:Yazının anlam ve bütünlüğüne etkisi olmamakla beraber sinemada severek izlediğim, Düğün Dernek1 ve2 filmlerini Yozgat'a yazmışım. Sivas'ta çekilen bu seri için öncelikle filme katkıda bulunanlardan ve okurlardan özür diliyorum.