5 Ocak Perşembe günü Bayraklı’daki İzmir Adliyesi’ne bir saldırı gerçekleştirildi. PKK’lı iki terörist iki ayrı araçla geldikleri Adliye civarında, araçlardan birini kaçışları için saklarken diğerini de Adliye’nin önünde patlattılar ve çevredeki bazı görevli trafik polisleriyle, tesadüfen orada bulunan bir jandarma araç komutanıyla ve diğer güvenlikçilerle çatışmaya girdiler.
Çatışmanın sonunda teröristler etkisiz hale getirildi. Bu arada, Adliye binasından olaya bakmak için başını camdan çıkaran kâtip Musa Can ve aktif çatışmanın içinde yer alıp teröristlerden birini atışlarıyla etkisiz hale getirdikten sonra diğerince vurulan polis memuru Fethi Sekin şehit oldu.
Olay açık, geniş, pek çok insanın bulunduğu bir alanda gerçekleşti ve çevrede bulunanların kameralı telefonlarınca filme alındı.
Bunlar izlendiğinde ve görülenlerin üzerine medyadaki bilgiler de eklendiğinde ortaya çıkan durum, bütün veçheleriyle kaotik ve hattâ neredeyse saçma.
Yukarıda belirtildiği gibi, teröristler olay yerine iki ayrı araçla geliyor. Bunlardan biri (kaçış için ayırdıkları) Manisa plakalı. Diğerinin, Aydın plakalı olanın ise LPG yakıt tankına bomba bağlanmış durumda.
Teröristlerden birinin Adliye otoparkına girişi engelleniyor ve araç girişteki kontrol kulübesinin önünde patlatılıyor.
Ancak bu bir intihar saldırısı değil.
Bombalı araç otopark girişi önünde, içindeki terörist araçtan ayrılıp kaçmaya başladıktan sonra patlıyor.
Aracı patlatan muhtemelen diğer (kaçış için kullanılacak) araçtaki terörist. Neredeyse bütün silâhlar da onun yanında.
Bunlar 2 adet AK-47 saldırı tüfeğini, 8 adet savunma tipi el bombasını ve iki RPG roketatar ile mühimmatını (bazı kaynaklarda 4, bazı kaynaklarda 2 roket ve 4 sevk fişeğini) içeriyor.
Olay sonrasında ele geçirilen silahlardan sadece (üretimi 1980 yılında durdurulmuş, yani oldukça eski denebilecek) Beretta S70 model 7,65 mm’lik tabanca, bir ihtimal bombalı aracı getiren teröristte olabilir. Alternatifi, onun da kaçış aracını kullananda olması.
Kaçış aracını kullanan terörist, elinde silahların olduğu çantalarla gelip, Adliyenin karşı çaprazına park edilmiş (içinde bir nöbetçinin bırakılmış olduğunu sonradan öğrendiğimiz) bir jandarma minibüsünü siper alıyor ve çantaları açarak silâhlarını çıkarıyor.
(Aşağıda vereceğim videolarda bu teröristi, kapüşonlu parkasının filmlerde sırtında beyaz bir çizgi olarak algılanan iç muflonundan ayırd edebilirsiniz.)
Muhtemelen arkasında siper almak için bu aracı seçmesinin nedeni, kendisine karşı ateşlenecek silâhlardan korunma düşüncesi. Ve yine muhtemelen, olayda hiçbir rolü olmayacak olan içerideki nöbetçiyi o da farketmiyor.
Bombalı araç diğer terörist tarafından otopark girişi önüne getiriliyor, elbette içeri girişi engelleniyor ve terörist araçtan çıkıp hızla uzaklaşmaya başlıyor.
Tam burada bir noktaya değinmek gerekiyor;
Medyaya düşen (yine her zamanki hamasete boğulmuş, kesinlikten uzak ve gelişigüzel) haberlerin bazılarından, aracın girişini engelleyenin şehit polis Fethi Sekin olduğuna dair anlamlar sızıyor — ama bu muhtemelen doğru değil.
Trafik polisliği görevinin yanında, Adliyeye iyi derecede bildiği Kürtçesiyle de bazen çevirmen sıfatıyla yardımcı olan Sekin, olaya otopark girişinden değil, Adliye ana girişine daha yakın bir yerden gelerek dahil oluyor.
LPG tankı dolu ve bombayla donatılmış araç, şoförü olan terörist yeterince uzaklaşamadan, jandarma minibüsünün ardında mevzi almış olan diğer terörist tarafından tetikleniyor ve oldukça düzensiz bir patlamayla havaya uçuyor.
Sosyal medyaya düşen filmlerden, patlamanın düzensizliği ani ve orantılı bir çakımdan çok, hızlı ve aracın arkasına doğru fışkıran büyük bir parlama olarak yansıyor.
Buna sebep olan da LPG tankının parlaması / patlaması.
İnfilakın blast etkisinin zayıflığını, hemen otopark girişinin yanındaki kafeteryanın düzeni bozulmamış şemsiyeleri, masaları ve sandalyelerinden anlamak mümkün.
Otopark giriş kulübesinde yüzeysel bir zarar oluşturuyor; aracın arkasına yönelen patlamadan kopan bir parça, sokağın diğer tarafına park etmiş bir başka araca isabet edip yangın çıkartıyor, belki birkaç kişiyi de yaralıyor. Ama asıl ilginç olan, patlamadan araçtan uzaklaşmakta olan teröristin de etkilenmesi: sersemleyerek yüzüstü caddenin ortasında yere uzanıyor.
Polis Fethi Sekin olaya burada dahil oluyor.
Adliyenin önünden elinde silâhı koşarak geliyor; yerde yatan teröriste yaklaştığı sırada terörist kendine gelip ayağa kalkıyor ve jandarma minibüsünün ardındaki arkadaşına doğru koşmaya başlıyor.
Polis Sekin bunu gördüğünde muhtemelen dur ihtarı yapıp havaya ateş açıyor.
Videodaki sesler, artık bulunduğu yerden ateş açmaya başlamış teröristin AK-47’sinden gelenlere karışıyor. Ama Fethi Sekin’in havaya en az 6 el ateş ettiği kesin. Bir andan sonra da, önünden koşan tetöristi direkt hedef almaya başlıyor.
Bunu, arkadaşına doğru koşan teröristin zikzak çizmeye başlamasından ve Sekin’in artık havayı göstermeyen kolunun yönünden anlıyoruz.
Muhtemelen Sekin teröristi hedef alarak 4-5 mermi daha harcıyor ama isabet kaydedemiyor. Bu arada, terörist kaldırım tarafından ilerlerken, Sekin muhtemelen araya belli bir mesafe koymak amacıyla yol tarafından ve yol kenarına parketmiş araçların ters yönünden ilerliyor.
Bu kovalamaca sırasında, kaçan teröristin gittiği yöndeki jandarma minibüsünün ardından ateş açan tetöristi farketmiyor.
Muhtemelen kendisininki dışındaki başka silâhlardan gelen sesleri farkediyor, ama durumu anlamayı ve değerlendirmeyi seçmek yerine kovaladığına odaklanıyor.
Seçtiği yön itibarıyla da sonunda, birbirine nihayet kavuşmuş bulunan iki teröristle burun buruna geliyor.
Silâhı atışa hazır; ilk hareketi o yapıyor, karşılaşmış teröristlerin birbirlerine odaklandıkları anda ateş açıyor, ama hem isabet kaydedemiyor (veya kaydettiği isabet etkili olmuyor) ve hem de silâhı boşalıyor.
Geri dönüp hızlı bir koşu tutturuyor. Onun silâhından korunmak için minibüsün arkasına geçmiş terörist bu sefer ön kaput tarafından silâhıyla pozisyon alıyor, ateş açıyor ve Sekin’i vuruyor.
Bu arada Sekin tarafından kovalanan terörist de aracın arkasında arkadaşının bıraktığı çanta içinden diğer AK-47’yi alıyor ve minibüs arkasından o da ateşe başlıyor.
Her iki terörist, RPG’lerini, savunma tipi parça tesirli el bombalarını kullanamadan, bu son çatışma noktasında vurulup etkisiz hale getiriliyor.
Olayın bu kısmına dair bir kayıt yok (veya var ama yayınlanmadı); o yüzden detaylandıramıyoruz, ancak son durumun fotoğrafları mevcut.
Çok fazla tanıklık da bulunmuyor bu aşamayla ilgili, ama ilginç olanlardan biri şu:
Yine olay sırasında tesadüfen (Adliyedeki işi için) orada bulunan, başka bir jandarma aracındaki bir astsubay, silâhını alarak çatışmaya dahil oluyor.
Çatışma sırasında, teröristlere kendisinden daha yakın, atış pozisyonu daha iyi olan ama mermisi tükenen bir polise silâhını devrediyor.
Anlaşılan o ki, ellerinde çok daha etkili AK-47 saldırı tüfekleri bulunan teröristlere karşı çatışanların tümünün, tıpkı trafik polisi Sekin gibi, 9 mm’lik tabancaları var. Jandarma astsubayında da en fazla, yine 9 mm mühimmat kullanan bir MP-5 otomatik tabanca var. Her halükârda, görevleri bu tür bir anti-terör operasyonuna uygun olmayan güvenlikçiler söz konusu.
Sağdan soldan toplanıp müdahaleye girişiyor ve başarılı da oluyorlar, ama bilindiği gibi iki şehit veriliyor.
Olay sonrasında Bakan Bekir Bozdağ’ın bir açıklaması var.
Bozdağ RPG’nin 1,5 metrelik duvarı delip geçebileceği türünden, yanlış bir bilgiden hareketle, saldırıyla hakkında herkeste oluşan ortak (ve yanlış) kanaati dile getiriyor:
“Teröristler iki kişi; birisi terör soruşturmalarını yürüten savcıların ve terör yargılamalarını yapan mahkemelerin olduğu noktada indiriliyor (!) ve onun valiz şeklinde bir çantası var ve çok ağır silâhlar var.”
Bundan sonra silâhlara değiniyor ve şunları söylüyor:
“Bizim değerlendirmemize göre patlama olduktan sonra [kaçış aracını getiren ve jandarma aracı ardında mevzi alıp ateş açan] bir tanesi C Blok’a dönük bu silahlarla saldırı yaparken, [bomba yüklü aracı kullanan] öbürü de el bombalarıyla içeri girmeyi planlamışlar şeklinde bir sonuç ortaya çıkıyor.”
Bu olay okuması, ancak 8 adet el bombasından en az birkaç tanesinin Sekin’in önüne katıp kovaladığı, bombalı aracın sürücüsü olan teröristin üzerinde bulunmasıyla mümkün.
Ancak muhtemelen öyle değil, çünkü ikinci AK-47, jandarma aracının ardında mevzi alıp ateşe başlayanın yanında getirdiği valizde.
Doğru akıl yürütme, teröristlerin yanyana gelmek üzere bir plan geliştirdiği ve tüm silâhların da kaçış aracını kullanan teröristin valizinde toplandığı üzerine olmalı.
Yoksa diğer AK-47, bina içinde bombalarıyla eylem yapacak olanda [bombalı aracı getirende] olmalıydı — iki RPG’nin, roketlerin ve ikinci AK-47’nin taşındığı çantada değil (bkz http://www.yenisafak.com/gundem/teror-savcilari-hedefti-2592819).
Başka olasılıklar da olabilir kuşkusuz. Ancak burada anlatılmayan en önemli nokta, arkaplana, teröristlerin İzmir’e gelişine, araçları satın alışına ve edindikleri lojistik destek ile eylemin planlanmasına bakıldığında, eylemin acele ve çok kötü planlanmış ve uygulanmış olduğudur.
Akla şu ister istemez spekülatif soru geliyor: Bu saldırı, son dönemde oldukça yavaşlamış olan PKK eylemleri ve Suriye’de hızla değişmekte olan statüko üzerinden varılmış olabilecek, ama henüz açıklanmamış bir zımni ateşkes ihtimalibe karşı, aceleye gelmiş bir provokasyon olabilir mi?
KAYNAK VİDEOLAR için bkz:
* https://www.youtube.com/watch?v=MtmDY789Dqs
* https://www.youtube.com/watch?v=m-CwQ9FOvpQ
KAYNAK FOTOĞRAFLAR için bkz:
* http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2017/01/8a9fa496ee6ba62d4fc64295ea1d6b25.jpg
* http://d.arti49.com/news/140925.jpg
* http://img7.mynet.com/hbr/2017/01/05/072524508/586e6c1cc03c0e1da84613d4-640×360.jpg
* http://foto.haberler.com/haber/2017/01/05/izmir-de-adliye-onunde-bomba-yuklu-aracla-9133207_6259_m.jpg
* http://foto.haberler.com/haber/2017/01/05/izmir-de-adliye-onunde-bomba-yuklu-aracla-saldiri-9133207_3499_m.jpg
* https://i1.wp.com/www.nedentv.com/wp-content/uploads/2017/01/%C4%B0zmir-adliyesi-patlama-sonras%C4%B1-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fma-an%C4%B1.png?resize=380%2C260