Ana SayfaYazarlarİki partili siyasete devam*

İki partili siyasete devam*

Türkiye’de Kürt seçmenler önemli bir yekûna tekabül ediyor. Bilhassa bıçak sırtı nitelik taşıyan seçimlerde bu yekûnun belirleyiciliği artırıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra artık hemen her seçim kritik; dolayısıyla Kürt oylarının daha bir kıymete bineceğini söylemek de mümkün. Bu sebeple Kürt seçmenin nasıl bir tercihte bulunacağı ve geçmiş dönemlerden farklı bir karar verip vermeyeceği, seçimler öncesinde üzerinde en çok nefes tüketilen konulardan birini oluşturuyor.

 

24 Haziran’da da Kürt oyları üzerinde çok söz sarf edildi. Bunlar içinde sayısal verilere dayanılarak yapılan tutarlı değerlendirmeler olduğu gibi bilgiden ziyade niyetler üzerinden şekillendirilen sağlam olmayan okumalar da vardı. Dolayısıyla Kürt nüfusunun yoğunlaştığı illerdeki oyların bir panoramasını çıkarmak, hem 24 Haziran’ı anlamak hem de gelecek seçimlerdeki olası hareketlenmeleri tahmin etmek açısından değerlidir.  

 

Sandığa bağlılık

 

Bu bağlamda Rawest Araştırma Merkezi’nin Kürtlerin ağırlıkta olduğu 13 ile (Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Tunceli, Urfa, Van) dair seçim izleme belgesindeki rakamları dikkatinize sunmak istiyorum.

 

Bu 13 ilde kayıtlı seçmen sayısı 5.032.329’dur. Seçime katılım oranı milletvekili seçimleri için % 82.6, cumhurbaşkanlığı seçimleri için % 82.7’dir. 3666 kişi milletvekilliği için oy kullanmış ama cumhurbaşkanlığı için bir tercihte bulunmamıştır.

 

Katılım oranları yüksek görünse de Türkiye ortalamasının altındadır. Yüksek Seçim Kurulu’nun verilerine göre,  yurt içi seçmenler baz alındığında milletvekilliği seçimlerine katılım % 88.18, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım ise % 88.19 oranında gerçekleşmiştir. (Yurt içi, yurt dışı ve gümrük sandıkları dâhil edildiğinde milletvekilliği seçimlerine katılım % 86.22, cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım ise % 86.24 olmuştur.) Yani bölgede seçimlere katılım, Türkiye ortalamasının 6 puan altında kalmıştır.

 

Bölge özelinde ve Türkiye genelinde % 80’leri aşan katılım oranları, seçmenlerin sandığa bağlılığını gösteriyor. Türkiye’de insanlar seçimlere her daim yüksek bir ilgi ile yaklaştılar. Katılımlarının önüne engeller çıkarılsa da hiçbir vakit siyasete küsmediler ve siyasi kanallara sırt çevirmediler. Seçmen her zaman seçimlere büyük bir önem atfetti ve siyasi hayata müdahale etmek için sandığa gitmekten kaçınmadı. Yakın vadede de değişmesi beklenmeyen bu tavır, partiler için de önemli bir ders içeriyor. Seçmen sandıktan elini çekmeyeceğine göre, seçmene güvensizlik besleyen bir siyasetin seçimlerden muzaffer çıkmasının bir olanağı bulunmuyor.

 

İki partinin egemenliği

 

Onüç ilde sandıktan çıkan oyların yarısından fazlasını (% 52.6) HDP aldı. AK Parti seçmenlerin üçte birinin (% 33.6) desteğini kazandı. 2007’den sonraki bütün seçimlerde olduğu gibi 24 Haziran’da da HDP ve AK Parti bölgeyi domine ettiler ve oyların % 86’sını hanelerine yazdırdılar. Diğer partiler bu iki parti karşında bir siyasi çekim merkezi oluşturamadılar ve geriye kalan % 14’lük oyu aralarında paylaşmakla yetindiler. Onüç şehrin 70 milletvekilinin 40’ını HDP, 27’sini AK Parti, 2’sini CHP ve 1’ini de MHP aldı.

  

AK PARTİ

MHP

HÜDAPAR

HDP

CHP

SAADET

İYİ PARTİ

DİĞER

% 33.6

% 4

% 2.3

% 52.6

% 3.2

% 1.3

% 2.2

% 0.3

 

Cumhurbaşkanlığı seçiminde de tablo benzerdi. HDP’nin adayı Demirtaş % 49.4, AK Parti (ve MHP’nin) adayı Erdoğan ise % 41.1 oya ulaştı. Yani toplam oyların % 90’ınından fazlası bölgenin iki güçlü partisinin adayına gitti. Erdoğan partisinden 7 puan ilerde yer alırken, Demirtaş partisinin 3 puan gerisinde kaldı. İnce, HDP’li bir kısım seçmenin stratejik tercihi sebebiyle partisinin iki katına çıksa da oyu % 7 civarında kaldı.

 

İNCE

AKŞENER

ERDOĞAN

DEMİRTAŞ

KARAMOLLAOĞLU

PERİNÇEK

% 7.3

% 1.3

% 41.1

% 49.4

% 0.8

% 0.1

 

7 Haziran 2015’den bugüne kadar gelen üç yıllık süreç içinde değerlendirildiğinde ise genel görünüm şöyle özetlenebilir: HDP, 7 Haziran’da en tepe noktasına çıkmıştı. 1 Kasım’da geriledi. 16 Nisan’da ise dibi gördü. Ardından biraz toparlansa da HDP, bahse konu onüç ilde, 1 Kasım seviyesine erişemedi.

 

Buna mukabil AK Parti, 7 Haziran’da bölgedeki en düşük oyunu aldı. 1 Kasım’da oylarını bir miktar artırdı, 16 Nisan’da artışa devam etti. Ancak 24 Haziran’da, 16 Nisan’da elde edilen sonuca yetişmedi. 13 ilde AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın toplam oyu, halk oylamasındaki “evet” oylarının altında kaldı.  

 

Kayyum atanan yerlerdeki görünüş

 

HDP’nin bölgesel düzeyde faaliyet gösteren partisi konumundaki Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) yönetimindeki belediyelere kayyum atanmasının 24 Haziran’ı nasıl etkileyeceği de seçimin en can alıcı sorularından biriydi. Mevcut durumda DBP’nin 12 il belediyesinden 11’i, 70 ilçe belediyesinden 67’si kayyumlarca idare ediliyor. Hükümetin beklentisi, kayyumlar eliyle götürülen hizmetlerin bölgede HDP/DBP’nin siyasi gücünü kırması ve vatandaşların tercihlerine AK Parti lehine tesir etmesiydi.

 

24 Haziran’da kayyum atanan 11 il belediyesinin 10’unda, 67 ilçe belediyesinin de 62’sinde HDP birinci parti unvanını korudu. İllerden sadece Bitlis’te, ilçelerden ise Bahçesaray (Van), Mutki (Bitlis), Hizan (Bitlis), Karakoçan (Elazığ) ve Bozova’da (Urfa) üstünlük AK Parti’ye geçti. 

 

Genel tablo HDP/BDP aleyhine sınırlı bir etkinin olduğunu gösteriyor. Ancak daha detaylı bir bakış, kayyum siyasetinin seçmen tercihleri üzerinde etkisinin yadsınmaması gerektiğine işaret ediyor. KONDA’nın 24 Haziran’ı değerlendiren raporuna göre, kayyum atanan belediyelerinin tamamına yakınında bir önceki genel seçime kıyasla HDP/DBP’nin oylarında düşüş yaşanmış. Ortalamada % 7.5 oranında bir düşüş var.

 

Buna karşılık kayyumla idare edilen belediyelerde AK Parti’nin oylarında ise bir artış olmuş. Türkiye genelinde oyları % 7 oranında düşerken kayyum belediyelerinde AK Parti oyları yükselişe geçmiş. KONDA bunun tek bir sebeple açıklanmasının güç olduğunu belirtiyor ve iki olası nedenin altını çiziyor: Biri, HDP/DBP’li belediyelerin kayyuma geçmesinin ardından bu bölgelerdeki toplumsal yapının değişmesidir. Diğeri de, HDP seçmenlerin bir bölümünün kayyumla gelen hizmetlerden etkilenmesidir. Ancak hangi nedene bağlanırsa bağlansın, devletin bölgeye yaptığı müdahalenin bir sonuç doğurduğunu ve HDP oylarına bir düşüşe yol açtığını söylemek mümkündür.

 

Kürtlerin MHP’ye ilgisi    

 

24 Haziran’ın en çok konuşulan konulardan biri de MHP’nin bölgede aldığı oydu. MHP oylarının bölgede hemen her ilde yükselmesi şaşkınlık veren bir durum olarak karşılandı. Yorumcuları bir kısmını şaşırtan en temel unsur, 24 Haziran’ı 1 Kasım ile karşılaştırmalarıydı. Gerçekten karşılaştırma son iki seçim üzerinden yapıldığında, MHP’nin bölge illerinde dikkat çeken oransal bir artışa imza attığını ayan beyan ortadaydı.

 

Ancak, 1 Kasım, seçmenin tercihini en çok çarpıttığı seçimlerden biriydi. Bu seçimde MHP seçmeninin büyük bir kısmının güçlü bir hükümet kurulması için oylarını AK Parti’ye verdikleri biliniyordu. Özellikle bölgede bu oy davranışı çok daha çarpıcıydı.

 

Dolayısıyla MHP’nin bölge oylarına dair doğru bir değerlendirme yapmak için sadece 1 Kasım’ın değil 7 Haziran’ın da ele alınması gerekir. 7 Haziran ve hatta daha önceki 2011 seçimlerine bakıldığında ise, MHP’nin bölgede belli bir seçmeninin olduğu görülür. 24 Haziran’da oransal bir artış oldu. Bu artış iki nedene bağlanabilir:

 

Birincisi, bir önceki seçimde AK Parti’ye giden oylar, MHP’nin iktidarın fiili bir ortağı olmasının verdiği güven duygusuyla, bu kez MHP’ye döndü. Söz konusu oylar içinde Arap ve Türk seçmenlerin özel bir ağırlığı var. İkincisi, bazı yerlerde güçlü aşiretlerden aday göstermesi oralarda MHP oyunun gözle görülür seviyede artmasını sağladı.

 

Yani MHP’de oransal bir artış var ama bu “oy patlaması” olarak tanımlanabilecek bir artış değil; MHP 7 Haziran’dakine benzer oy aldı.

 

Ezcümle, bölgede iki partili siyasi yaşam devam ediyor. Diğer partilerden herhangi birinin kısa vadede HDP ile AK Parti arasındaki yarışa katılabilmesi, halk tarafından tercih edilir hale gelmesi ve bölge siyasetine ağırlığını koyabilmesi olası gözükmüyor.

 

*Kürdistan 24, 08.08.2018

http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/068af5c4-b3a2-4de6-a2f5-8cc47ddb6b9a

- Advertisment -