Ana SayfaYazarlarSiyasetin kaderi yargının elinde

Siyasetin kaderi yargının elinde

 

Bir yıla yakın bir süredir devam eden yoğun çatışmalı bir dönem geçiyor. Savaş şehirlere taşındı. Her gün onlarca insan hayatını kaybetti. Ülkenin sağında-solunda bombalar patladı. Mevcut hal, iki duyguyu yükselişe geçirdi:

 

Biri, “güvenlik” kaygısının ön plana çıkmasıydı. Gündelik hayata yönelik endişelerin artmasıyla birlikte demokratik siyaset alanlarını daraltan tedbirler toplumdan daha çok destek görmeye başladı. Diğeri ise, milliyetçiliğin tırmanışa geçmesiydi. 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK’nin şiddete dönmesi ve bu çizgide ısrar etmesi, hem otoriter siyasi tercihlerin kabul edilmesine uygun bir ortam yarattı, hem de milliyetçi damarların kabarmasına yol açtı.      

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ulusal” ruhun güçlendiği bu durumu iyi okudu ve bunu fırsat bilerek HDP vekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin tartışmayı başlattı. Elbette öncesinde de HDP’li vekillerin sözleri ve eylemleri tartışma konusu oluyordu ve onlara dönük toplumun geniş bir kesiminde bir tepki de vardı. Lakin onların dokunulmazlıktan mahrum edilmelerine yönelik bir toplumsal baskı söz konusu değildi. 

 

Erdoğan’ın yükselen milliyetçi dalgayı selamlayarak başlattığı dokunulmazlık karşıtı kampanya, Hükümeti ve Meclis’i de etki altına aldı. Hükümet, haklarında fezleke bulunan büyü vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören bir anayasa değişikliği teklifi hazırladı. Vekillerinin kafalarının gözlerinin yarılmalarıyla sonuçlanan komisyon görüşmelerinden sonra, anayasa değişikliği Meclis Genel Kurulu’na indi ve orada kabul edildi.     

 

Böylece 148 vekile ait 787 dosyanın işleme konulmasının önü açıldı. Bu dosyalar daha önceden takip edilen usule uygun olarak, haklarında işlem yapacak olan savcılara gönderilecek. Yani TBMM Başkanlığı dosyaları Başbakanlığa, Başbakanlık Adalet Bakanlığı’na, Adalet Bakanlığı da ilgili savcılara yollayacak. Tüm bu işlemlerin 15 gün içinde tamamlanması bekleniyor.

 

Yargının elindeki ip

 

Cumhuriyet tarihi boyunca toplam 40 vekilinin dokunulmazlığı Meclis tarafından kaldırıldı. Şimdi ise 148 vekil, bir kerde ve geçici bir tasarrufla dokunulmazlıktan yoksun kılındı. Çok eleştirilen mer’i Anayasaya ve genel hukuk ilkelerine apaçık aykırılığı bir yana ortaya çıkan tablo Türkiye siyaseti için ciddi bir risk barındırıyor. Zira ipler artık yargının eline geçti. Savcılar, dosyalara bağlı olarak vekilleri ifade vermeye çağıracak, savunmalarını alacak ve mahkemeden tutuklama talep edebilecek.   

 

Vekillerin dosyalarıyla ilgili görevlendirilecek savcı sayısının 200’ü bulabileceği belirtiliyor. Diyelim ki bu savcılardan biri ya da birkaçı muhalefet partilerinden birinin liderini tedbirli olarak ifadeye vermeye getirmeye kalktı. Ne olacak o zaman? Muhalefet liderlerini polis zoruna tabi tutan bir Türkiye görüntüsünün altından bu hükümet kalkabilir mi? Ya da diyelim ki, bir mahkeme HDP vekilleri hakkında furya halinde tutuklama kararları verdi. Halkın temsilcilerini içeri tıkan Türkiye manzarasının yükünü bu hükümet kaldırabilir mi?

 

Sakın “olmaz” demeyin. Bu ülkede “olmaz”, olmaz. Bu memleket daha Meclis Başkanlığı’ndan dokunulmazlıkların kaldırıldığına dair resmi yazı gitmeden, daha Meclis’te dokunulmazlıklar müzakere edilirken Orhan Doğan’ın, oturuma ara verildiği bir sırada, Meclis bahçesinden götürüldüğüne, polisler tarafından karga tulumba gözaltına alındığına tanıklık etti.

 

Davutoğlu, buna dair endişelerini dile getirmiş ve “Yasama yargının önünü açıyor, yargı da eminim yasamanın aldığı karar doğrultusunda görevini yapar. Türkiye’nin imajı bakımından da hassasiyeti gözetir diye inanıyorum” demişti.  

 

Bumerang

 

Ancak yargıda ve emniyette çok fazla sayıda kliğin olduğu biliniyor. Hükümet, daha dün,  yargı ve emniyet eliyle kendisine bir darbe yapılmak istendiğinden şikâyet ediyordu. Böyle bir ortam da siyaseti doğal mecrasından çıkaracak bir hamle gelmesi sürpriz olmaz.

 

İktidarı ve muhalefetiyle siyaset, yargının değirmenine su taşıdılar. Siyasetçilerin kaderi, artık savcıların iki dudağı arasında. Yargı istediği gündemi siyasi aktörlere dayatabilecek bir güçte bugün ve kendilerine bu fırsatı altın tepsi içinde sunan siyaset oldu. Yargının parçalı bir yapısı var ve bu yapı siyasetin başına çok iş açabilir.

 

Dolayısıyla hükümet, yaptığı yanlışın çok daha büyük sorunlara dönüşmemesi için birtakım tedbirler almak durumunda. Aksi takdirde eğer vekillerin yargılanması kontrolsüz bir hal alırsa, bugün kazanmış göründükleri güç savaşı yarın bumerang gibi dönüp Erdoğan ve AKP’yi vurabilir. 

- Advertisment -