Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tecrübeli bir siyasetçi ve akademisyen. Can Atalay dosyası önüne geldiğinden bu yana konunun “suhuletle” çözülmesi için gayret ediyor.
Son olarak 10 Ocak Gazeteciler Günü’nde Meclis’te görev yapan gazetecileri ziyaretinde tutumunu bir kez daha ifade etti. “Bu meselenin suhuletle çözülmesi en doğru yol…
Enis Berberoğlu’na benzer Gergerlioğlu dosyalarındaki durum yaşanmasın diye Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği kararın beklenmesi gerektiğini düşündüğüm için bunu Meclis’te okutmadım ama burada meselenin bir şekilde halledilmesi lazım. Zaman içerisinde bu uygulamayı ortaya koyarız…
TBMM hukuki bir tartışmanın tarafı değildir ve olamaz. Onun için de ısrarla iki yargı kurumu arasındaki bu tartışmanın tarafı olmaması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve böylece hukuki olarak ortada olan bu sürecin tartışma konusunun bir de siyasi tartışmaya dönmemesi için gayret sarf ettik.
TBMM gündemine hakimdir ve bu anlamda da gerekli adımları atar” dedi. “Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği kararın beklenmesi gerektiğini düşündüğüm için bunu Meclis’te okutmadım…” demesi bir tutum ifadesiydi. Okutulmayan karar 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Can Atalay’a dair kararıydı. Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi’nin kararının asıl olduğuna vurgu yapmıştı.
Mesajını şöyle okumak mümkün: Tıpkı Berberoğlu ve Gergerlioğlu örneklerinde olduğu gibi, hukukun gereği sonunda yerine getirilir ve Atalay da tahliye edilir. Numan Bey bir akademisyen gözüyle, Anayasa Mahkemesi kararlarının diğer mahkemelerin kararlarıyla uyuşmaması halinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geçerli olduğunu yazan maddeyi yorumluyor. Bir yanlışa sebebiyet vermemek için tarafları sorunu “suhuletle” çözmeye davet ediyor. Bu sözleriyle kendi tutumunu da ortaya koyuyor.
Can Atalay Meclis’in seçilmiş milletvekilidir. Maaşını alıyor, ailesi vekillik haklarından yararlanıyor. Gerçekten daha sakin bakamaz mıyız? Arkasında binlerce oy alan bir milletvekilinden söz ediyoruz. “Adil yargılanmadığı” en üst başvuru merci olan Anayasa Mahkemesi tarafından iki kez ifade edilmiş bir milletvekili. Anayasa, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının kesin ve bağlayıcı olduğunu ifade ediyor.
Bunun uygulanması görevi devlete düşüyor. Numan Kurtulmuş’un sıkıntısı haklı bir sıkıntı. Yargının çözmesi gereken mesele Meclis’in önünde ve sahipsiz olarak orta yerde duruyor. “Haksız yargılanma” hükmüne rağmen milletvekilliği düşürülürse ne olacak? O zaman yurttaş için bireysel başvuru hakkı konusunda bir güvensizlik meydana gelmeyecek mi? Binlerce çaresiz yurttaşın son başvuru kapısını kapatmak kime ne yarar sağlayacak?