Erdoğan yönetimi 2022 itibariyle Libya’da Hafter, Mısır’da Sisi, Suudi Arabistan’da Muhammed b. Selman Birleşik Arap Emirlikleri’nde en-Nahyan ve İsrail’de Netanyahu yönetimleri ile normalleşme sürecine girmişti. 7 Ekim ve sonrasındaki süreç sebebiyle İsrail’le askıya alınan normalleşmeyi istisna tutarsak Ankara’nın nihayete erdiremediği tek normalleşme süreci Esad rejimi ile yürüttüğü diplomasi trafiği.
Moskova-Ankara hattında devam eden diplomasinin sonuçlanmaya yakın olduğunu düşündüren Esad’la barışmaya yönelik Erdoğan’ın son açıklamalarına Şam’dan henüz resmi bir yanıt gelmedi. Buna karşın Esad rejimine bağlı el-Vatan gazetesi aracılığıyla rejim Türkiye’ye soğuk mesajlar verdi. Gazete “Ankara Şam’la normalleşebilmek için Türk güçlerinin Suriye topraklarından çekileceğine dair Şam’a garanti vermeli” ifadelerini kullandı.
El-Vatan gazetesi’nin Baş Yazarı, Esad’ın Dış Politikadaki Baş Danışmanı Buseyna Şaban. Gazetede Faris Azizuddin imzasıyla yayınlanan “Türkiye-Suriye’nin sessi uzlaşısı: Bölgesel ve uluslararası değişkenler uzlaşıyı başarmak için olgunlaştı mı?” başlıklı değerlendirme yazısında “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kasıtlı olarak Türkiye’nin Suriye topraklarındaki işgalinden söz etmediğini”, bunun da Esad’ın “Türkiye’nin işgal ettiği Suriye topraklarından çekilme niyetinin açıkça ilan edilmesine ilişkin açık taleplerini görmezden gelmek olarak gördüğünü” savundu. El-Vatan Şam rejiminin resmî görüşlerini yansıtan en önemli yayın organı. Söz konusu “El-Vatan yorumu” Esad’ın Türkiye’yi halen işgalci olarak gördüğü anlamına geliyor. Türkiye ise Suriye’nin toprak bütünlüğünü gözettiğini, sınır ötesi operasyonlarını PKK terörüne karşı yaptığını, Adana Mutabakatı başta olmak üzere Asta sürecinde de Suriye içerisinde bulunma hakkının uluslararası hukuk açısından tanındığını vurguluyor.
Londra merkezli Suudi gazetesi Şarku’l Avsat ise görüştüğü Şam kaynaklarına dayandırdığı haberinde “Suriye ile Türkiye arasındaki normalleşme sürecinin henüz olgunlaşmadığını, zira mültecilerin geri dönüşü, PYD kontrolündeki Özerk Yönetim’le ilişkiler, kuzeydeki yerel silahlı grupların geleceği ve yabancı savaşçılar gibi diğer çetrefilli konularla bağlantılı olduğunu” belirtti.
Putin Erdoğan ve Esad’ı bir araya getirebilir
Öte yandan gazeteye göre Erdoğan ile Esad arasındaki olası görüşme Putin’in huzurunda Ankara’da yapılması planlanıyor. Şarku’l Avsat Putin’in Türkiye ziyaretinin yeni bir aşamayı başlatacağını iddia etti.
Şam rejimine bağlı Suriye basını da Erdoğan-Esad görüşmesinin Bağdat’ta yapılacağı haberini duyurulmasından birkaç hafta sonra sızdırıldığını, Rusya’da ise görüşmenin Eylül ayında Moskova’da yapılabileceğinin söylendiğini kaydetti.
Ankara, Bağdat’ta yapılacak görüşmenin ‘Arap dünyasının Suriye’nin arkasında olduğu’ mesajını vereceğini planlamış olabilir.
Esad tarafı ise El-Vatan’da da ifade edildiği üzere Türkiye’nin Suriye’den çekilmesinde ısrarcı olduğundan bu şart yerine gelmediği sürece Beşşar Esad’ın işgalci gördüğü Ankara’ya gitmeyeceğini vurguluyor.
Bu sebeple Erdoğan’ın istediği Esad’la barışma sahnesi Ankara’da olmasa da Moskova ya da Bağdat’ta Putin’in arabuluculuğu ile gerçekleşebilir.
Peki tüm bu trafikte ABD’nin rolü ne?
Suriye içerisinde son birkaç yıldır Rusya ve İran arasında bir nüfuz çekişmesi yaşanıyor. Taraflar özellikle ülkenin güneyindeki Dera’da fiilen karşı karşıya geldiler. ABD de bu çatışmadan yararlanarak Esad’ı 2005’te olduğu gibi Arap Birliği üzerinden Batı’nın tarafına doğru çekmeye çalışıyor. İran bu gelişmeden o denli rahatsız ki Esad’ın Basın Danışmanı Luna el-Şibl’e operasyon düzenleyerek sorguladı ve sonrasında öldürdü. Esad Reisi’nin ölümü sonrası İran’a düzenlediği taziye ziyaretinde rejim lideri Ali Hamaney tarafından eksen değişikliğine gitmemesi için sert biçimde tehditvâri biçimde uyarıldı.
Erdoğan tam da bu ateş hattı üzerinde Rusya üzerinden Esad’la barışarak kendi ülkesindeki sığınmacıları göndermek. Beyaz Saray yönetimi ise Esad’ın Erdoğan’la barışmasını tıpkı Arap Birliği’ne katılması gibi Batı’ya yakınlaşma yolunda olumlu bir gelişme olarak görüyor.
Uluslararası toplumda sivil Suriye muhalefetini temsil eden Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ise Şam’la normalleşme sürecine karşı. SMDK Mülteci İşleri Topluluğu Koordinatörü Ahmed Bakkora, SMDK olarak Esad rejimi ile her türlü normalleşmeyi reddettiklerini belirterek normalleşmenin Esed rejimini güçlendirdiğini ve rejimin zulmü altındaki Suriye halkının mağduriyetlerini artırdığını açıkladı. Muhalefetin temel eleştirisi Suriye halkının görüşünün ve taleplerinin dikkate alınmaması. Bu durum yakın vadede Türkiye’ye olumlu gibi gelen gelişmelerin orta vadede yeni toplumsal patlamalar ve sorunlar oluşturacağı yönünde.
Suriye’nin kuzeydoğusunu yöneten PYD’nin en büyük bileşeni olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ise Ankara-Şam normalleşmesine Türkiye’nin Suriye içerisindeki varlığını kalıcılaştıracağını ileri sürerek karşı çıkıyor. SDG’den yapılan açıklamalar Esad rejiminin Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi şartına vurgu yapması açısından Şam’la uyumlu.