Ana SayfaHaberlerGündemEkrem İmamoğlu'nun sahte diploma davasında ilk duruşma

Ekrem İmamoğlu’nun sahte diploma davasında ilk duruşma

Görevden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hakkında açılan sahte diploma davasının ilk duruşması bugün görülecek. Duruşmayı CHP lideri Özgür Özel de takip edecek.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında lisans diplomasının sahte olduğu iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması görülmeye başladı.

Davanın iddianamesinde İmamoğlu hakkında “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep ediliyor.

İmamoğlu’nun mahkeme salonuna girmesi üzerine İmamoğlu’na destek vermek üzere mahkeme salonunda bulunan izleyiciler, “Hak, hukuk, adalet” ve “Cumhurbaşkanı İmamoğlu” sloganları attı.

T24’ten Can Öztürk’ün aktardığına göre; İmamoğlu, kimlik tespiti sırasında eğitim durumunun sorulması üzerine “yüksek lisans” deyince alkışlandı. İmamoğlu, sabıkasıyla ilgili soruya ise “Allah’a şükür yok” diye cevap verdi.

İmamoğlu savunmasında şunları söyledi:

“Bu iddianameyi bir sonraki seçimde kendisini yeneceğimi bilen bir kişi yazdırdı. Bu davanın varlığı bile yüz karası bir durumdur. 12 Eylül herkesin aklında darbeyi hatırlatır. Darbeyi destekleyenleri buradan en yüksek seviyede kınıyorum. Ülkemizin bu tür darbelerle yüz yüze gelmemesini diliyorum. Siyasi tarihimiz üzülerek ifade ediyorum ki nice davalarla doludur. Türkiye’de hak hukuk arayanlar ne yazık ki tarih boyunca muhatap olmuşlardır. Ona karşı 4 seçim kazandığımı ve sonraki seçimi kazanacağım bilindiği için bana bu davanın açıldığını da biliyorum. Tabii bu salondaki herkes siyasi tarihimize geçecek bu duruşmada izah edilemeyecek bir duruşma ile karşı karşıya olduğumuz biliyor. Elimin değdiği bir husus yok ama ben yargılanıyorum. İnsan bu davaya isim bulmakta zorlanıyor. Benim üniversiteden arkadaşlarım geldi. Bazılarının tavla oynayacak arkadaşı yok benim futbol maçı yapacak arkadaşım burada.

“Bu davanın konusu tamamen saçmalıktır. İstanbul Üniversitesi görevi olmayan bir saçmalığa imza atması başka kurulda Hukuk Fakültesi’nden kimsenin olmaması başka boyutta. Ben bu diplomaları her yerde kullanmışım. Yüksek Seçim Kurulu’nda kullanmam gerekeceği zaman zurna zırt dedi adeta.

“Yüksek Seçim Kurulu’na üniversite diploması yalnızca Cumhurbaşkanlığı adaylığında veriliyor. İstanbul Üniversitesi’nin bu süreçte hiçbir yetkisi yok. 18 yaşında bir gencin düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Tümüyle saçma bir fikrin metni oluşmuş. Bunu yazdıran kişinin nasıl bir kötülük peşinde koştuğunu ben çok iyi biliyorum. Hakikatin önemsizleştiği seçkin elitlerin toplumu manipüle ettiği bir çağdayız. Adını koyacağım bu tuhaf rejimin böyle bir davayı üretmesi de aslında şaşırtıcı değil. Ben bu davanın iki kere mağduruyum. Diplomam iptal edildi. Gençliğimin en önemli dönemler yok sayıldı. Gerçekten bunu tekrardan hatırlatıyorum; anacığımın ak sütü kadar temiz diplomamı… Kul hakkı yemekten çekinmeyen bir şebeke ile karşı karşıyayız. Bunu yapan, akıl tapunuzu, işinizi geçmişinizi bile elinizden alır. Tereddüt etmeden…

“Kocaman bir şebeke kurmuşlar. Bu şebeke benim cumhurbaşkanı adayı olacağımı anlamış. Bütün sistemleri kurmuşlar. Ben 17 yaşındayken anlamışlar cumhurbaşkanı olacağımı. Belgelerimi hazırlamışlar. Şu anlattığım senaryo bile iddianameden daha rasyonel bir senaryo. Onun için gerçekten şunu söylemem gerekiyor. Bu mantığı oturtmak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yokmuş gibi davranabilirler. Benim hayatım çok sahicidir bu arada onu da belirteyim. Benim o kadar çok şahidim var ki Allah’a şükürler olsun.

“Bizi hayatın gerçeklerine saplayarak bu ülkeye sahteciliğin dik âlâsını yapan birilerinin olduğu bir dönemdeyiz. Milletten ve milletin iradesinden korkan o akıl nedeniyle bugün buradayız. Bu çok büyük bir ayıptır, yazıktır, utanç vericidir. Sanki kendine ait bir koltukta oturuyor. Millete, 86 milyona ait orası. Kaybetmekten korktuğu rekabetten kaçtığı için bu ülke zulüm çekiyor. Partimiz 23 Mart’ta ortaya koyduğu fikirle beraber beni cumhurbaşkanı adayı yaptı. Sırf bu adaylığa erişemeyeyim diye beni içeri aldılar, aynı gün. Kaybımız 250 milyar dolar desek yanılmayız. Sırf kendi itibarı ve koltuğu için… Bu uygulamalar çocukların geleceğini çalıp onları umutsuzlaştırmaktır. Açıkçası bugün başka gerçekler var. Diploma ve meslek sahtecilikleri var. Unvan sahtecilikleri var. Geçmişte hiç görmediğimiz ve bilmediğimiz işler bunlar. Türkiye’de insanların yüzde 80’i adalete ve yargıya güvenmiyor inanmıyor. Siyasete alet edildiğini düşünüyor. Arkanızda adalet mülkün temelidir yazıyor. Milletin üçte ikiden fazlası devlete ve kurumlarına güvenmiyor. Ortak yaşam irademizi azaltıyor bu tür hamleler. Millet hoşgörüyü değil kutuplaşmayı yaşıyor.

“Öfkeli bakan bir yönetici anlayışı var şu anda. Devlet şefkattir. Her mesleğe kendi konumunda hakkını temsil eden bir konumda olmalı devlet. Devlet kızgın olur mu, eziyet çektirir mi? Binlerce yıl süren bizim devlet anlayışımızın kıyısından geçmez bu anlayış. Ama ben bu ülkeyi umutsuzluğa teslim etmeyeceğim. Ülkenin çoğunluğu, geleceğe dair umutsuzluğum yok diyor. Bu diploma davasına inanmayanların oranı yüzde 75. Beni çıkarsınlar, ben konuşayım. Sevgi pıtırcığı diye benimle dalga geçiyorlardı. Ben hâlâ sevgi pıtırcığıyım. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, anlayışından geliyoruz biz. Kafasına bastır gazı sık. Öyle yok. Ben 12 metrekarede öyle özgürüm ki, o sarayında çatlasın.

“Yeni bir döneme ihtiyaç var, bütün sorunun çözümü bu. Demokrasinin en önemli özelliği topluma sağladığı süreklilik duygusudur. Daha iyisini seçme imkânı verir. Bu ayrıca rekabet ve toplumun gözüne girme yarışı sağlar. İktidar gücünü elinde bulunduranlar kendilerinden sonra gelecek kişilerin önünü kesmektedir. Bunun yarası derindir tahribatı ağır olur. İnsanlar yanlış bir tercih yapabilir ama demokrasi onu iyileştirir. İnsanların oyuyla gelenler aynı oylarla gidecek. Bu ülkede özgürlük ilkesi var. Demokrasiyi ve seçim sandığını korumak hepimizin görevi ama sayın hâkim bu en önemli olarak sizin göreviniz. Dünyada demokrasiyi yok sayan ülkelerin peşinden gidemeyiz. Bizim en büyük zenginliğimiz insan kaynağımız. Benim güzel inancımı ve Anadolu’yu aydınlatan güzel inancımı kötüleyenleri devletin kapısına yanaştırmayacağız. Adalet devletin en temel görevidir. Adalet olmazsa devlet olmaz. Devletin başına ne gelirse gelsin sizin töreniz kalırsa devletinizi yaşatabilirsiniz. Bizi ayakta tutan da töremizdir. Siz töreyi yani yasayı yani adaleti yerle bir ettiğinizde ülkeyi uçurumun kenarına sürersiniz. Hukukun olmadığı yerde devlet olamaz. 35 yıl önceki emeğim gitmiş. Bunun anlamı her şeyinizin gidebileceğidir.

“Kendi siyasetini gözeten ve adeta düşman hukuku yaşatan biri devleti böyle bir zafiyete sokmuştur. Yargı iktidarın elinde bir sopa hâline düşerse devasa bir beka sorununa döner. Atatürk’ün bir sözü var: ‘Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz’ diye. Adaleti tesir etmek için sonuna kadar çalışmak zorundayız.

“Az önce sizlere gösterdim. Diploma iptal edilsin diye neredeyse ülke yokmuş gibi davranacak bu merciler. Benim dahil olduğum okul Kıbrıs’taki üniversite eğitiminin öncüsü olmuştur, tebrik etmek lazım. Okuduğum bir arkadaşım da burada. 86-91 yılları arasında okumuş bu arkadaşım. İddianamede bu okulun 90 öncesinde olmadığını söylüyorsunuz. Ama bu arkadaşım diplomasını almışlar, Türkiye’de kullanabilirsin demişler. Ben de dilekçemde yazmışım, dilekçem de de çok güzel. Bu bana yöneltilen suçlamalar komik şeyler. Ben büyükelçilikten belge alıyorum. Bunu sahte olarak sunuyorsunuz. Oturma izniyle iki sene orada kalıyorum. Bir savcının çıkardığı olaya bak ya, Kıbrıs’ı ve İstanbul Üniversitesi’ni tartışıyoruz. Ben karar verilmeden önce kararı veren kişiyi aradım. Telefonda o korku içindeki tiz sesini duydum. Ayıptır bu.

“İnfaz yapılıyor burada. Yargısız infaz. Burada korku üretmeye çalışıyorlar. Bizi zannediyorlar ki zindanlarda susturabilirler. Ne kadar çok isteseler de susturamayacaklar.”

İmamoğlu savunmasının devamında İstanbul’un yerel seçim sonuçlarını gösteren bir haritayı tutarak “Benim içeride olmamın nedeni ne biliyor musunuz? İşte bu tablo. İstanbul’da elde ettiğimiz bu tablonun yaydığı korku nedeniyle buradayım” dedi.

İmamoğlu’ndan Özgür Çelik’e kravat

İmamoğlu, duruşmaya verilen ara sırasında, kravatını çıkartarak izleyiciler arasında bulunan, yerine kayyım atanan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e attı.

Ne olmuştu?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’nun 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden aldığı lisans diplomasının sahte olduğuna dair iddialar ve haberler üzerine Şubat ayında “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla soruşturma başlattı.

5 Mart 2025’te İmamoğlu’nun ifadesi alındı ve İstanbul Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve savcılıkla iş birliği yaparak konuyu incelemeye aldığını açıkladı.

İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu 18 Mart’taki 61’inci toplantısında, İmamoğlu dahil 28 kişinin diplomalarının “yokluk” ve “açık hata” gerekçeleriyle iptal edilmesine karar verdi.

Üniversite toplam 38 kişinin yatay geçişlerinin incelendiğini, 10 kişinin kaydının silindiğini ve 28 kişinin diplomalarının iptal edildiğini duyurdu.

- Advertisment -