Aslında Bayrampaşa’da AK Parti iktidarına ilahi bir ikaz gibi olan belediye başkanvekili seçimi de yazmak için heyecan vericiydi ama dün New York’a inen bir uçak o yerel heyecana baskın geldi.
Şam’dan kalkan uçakla New York’a inen Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’ydı.
Genelde ajanslar Esad ve Baas rejimi öncesi 1967’de Suriye devlet başkanı Nureddin el Etasi’den bu yana Şara’nın BM’de konuşacak ilk Suriyeli lider olacağını vurgulayan haberler yaptılar.
Ama esas haber bu değildi.
Şara, 2003 yılında henüz 20’li yaşların başında bir gençken ABD’nin Irak işgaline karşı direnmek üzere Irak’a gidip El Kaide’ye katılmıştı.
Muhtemelen 2001’de El Kaide’nin New York’ta ikiz kulelere yaptığı saldırının da heyecanıyla.
El Kaide kökenli bir örgütün lideri, 23 yıl sonra kendisini ihbar edenlere para ödülünü hala kaldırmamış ABD’ye ve New York’a Suriye Devlet Başkanı olarak gidiyor.
Daha geçen yıl İdlib’de motorsikletle dolaşan, yüzünü kapatarak röportaj veren bir adam şimdi BM’de devlet başkanı olarak konuşma yapacak.
Yıllarca karşı cephelerde savaştığı, belki onu yakalamak için emirler vermiş Irak ve Afganistan’daki ABD işgal kuvvetlerinin eski komutanı ve eski CIA Başkanı David Petraueus’la bir panelde birlikte konuşacak.
Yıllarca iki düşman cephede savaşmış iki eski asker Ortadoğu’nun geleceğini tartışacaklar.
Şara Ortadoğu Enstitüsü’nde de bir konuşma yapacak. Şimdiden kontejanları dolmuş etkinlikler bunlar. Bu yıl ki BM zirvesinin en merak edilen lideri Şara.
Ünlü ABD tv programı 60 Dakika da Şara ile özel röportaj yaptı.
ABD, 22 yıl önce New York’ta tarihinin en büyük terör saldırısını yapmış El Kaide’nin eski bir mensubunu devlet başkanı olarak New York’ta ağırlıyor.
Peki açılan bu kredinin sebebi ne?
Bütün Soğuk Savaş boyunca Sovyetlerin Ortadoğu’daki en yakın müttefikiydi Suriye. 2015’den sonra Rusya’nın himayesine girdi. 2014-2024 arası neredeyse İran tarafından yönetildi.
Ve şimdi bu Suriye saf değiştiriyor.
Şara, 58 yıl sonra ABD’ye giden ilk Suriyeli lider.
Batı’dan bakınca Suriye, Rusya ve İran himayesinden çıkan, istikrarsızlığı Avrupa ve Batı’ya terör, İŞİD, göçmenler olarak döndüğü için istikrarı mutlaka desteklenmesi gereken bir ülke.
O yüzden pragmatik ve güçlü Şara, Suriye’deki istikrarı sağlayacak lider olarak geniş bir kredi ve destek alıyor.
Türkiye’de hala bazı çevreler Şara’ya Colani, IŞİDçi, çete demeye doyamazken, doğrudan El Kaide ile savaşmış ABD geçmişe değil, geleceğe bakıyor.
Tıpkı Bahçeli’nin Öcalan açılımında yaptığı gibi…
Bu değişimin nasıl olduğunun cevabını geçen hafta MI6’e İstanbul’dan veda eden MI6 Başkanı ve Ankara Büyükelçisi Richard Moore verdi.
Esad devrilmeden iki yıl önce MI6’ın HTŞ ve Şara ile diyalog kurduğunu anlattı:
“HTŞ ile Beşir Esad’ı devirmelerinden bir ya da iki yıl önce ilişki kurmamız sayesinde, Birleşik Krallık hükümetinin Suriye’ye haftalar içinde dönüş yapabilmesinin önünü açmış olduk”
Özellikle İngiltere’nin yeni Suriye rejiminin dünyada tanınmasına perde arkasında ciddi bir katkı yaptığı biliniyor.
İngiltere’nin eski IRA baş müzakerecesi Jonathan Powell yeni Şam yönetimine danışmanlık veriyor.
Ama henüz İdlip’İ yönetirken HTŞ ve Şara’daki değişime ilk dikkat çeken bir think tank olmuştu: Uluslararası Kriz Grubu.
HTŞ ile henüz sadece İdlip’i yönetirken görüşmeler yapıp, Şara ve ekibinin değişimini raporlamıştı Uluslararası Kriz Grubu.
Özellikle de Uluslararası Kriz Grubu’nun tecrübeli araştırmacısı Dareen Khalifa yazdığı rapor ve henüz adı Colani iken Şara ile yaptığı röportajla bu algının değişimine katkı yapmıştı.
(“Suriye’nin İdlib kentinde Washington’un terörle mücadeleyi yeniden tasarlama şansı”
“Suriye’nin İdlib kentinde cihatçı faktör: Abu Mohamed al Jolani ile söyleşi”)
Şara ile henüz adı Colani iken görüşmeler yapan ve raporlar yazan Khalifa bu yüzden yeni Suriye’de çok itibarlı bir uzman.
Son olarak geçen hafta Şam’da Şara’nın biraraya geldiği bölge uzmanları arasında o da vardı.
Türkiye’den de önde gelen Suriye uzmanlarından Ömer Özkızılcık bu görüşmeye katıldı ve Şara’nın açıklamalarını Türkiye Today’de yazdı.
Özkızılcık’ın aktarımlarına göre; eş-Şara, görüşmede SDG ile ilgili şunları söyledi:
“SDG, Aralık ayına kadar Suriye’ye entegrasyon konusunda ayak sürümeye devam ederse, bölgede Türkiye’nin askerî operasyonu gündeme gelebilir.
“SDG ve PKK içindeki bazı gruplar 10 Mart anlaşmasının uygulanmasını sabote etti ve süreci yavaşlattı.”
“Kobani’ye Buraya Kürtlerin haklarını talep etmek için geldiyseniz, zahmet etmeyin. Bu hakları korumak ve Kürtlerin Suriye’nin eşit vatandaşları olmasını sağlamak benim temel ilkemdir. Kürtlerin haklarını sizden daha fazla önemsiyorum.”
Bu habere Suriyelilerden itirazlar geldi. Suriye devlet başkanı Şara’nın, kendi ülkesinin bir parçası olan bir bölgeye Türkiye’nin operasyonundan bu şekilde bahsetmeyeceğini, Türkiye’yi kendi müzakere ettiği bir iç gruba karşı tehdit olarak kullanmayacağı söylendi.
İtirazları sorduğum Özkızılcık, Şara’nın böyle söylediğini ama detaya girmediğini aktardı.
Bunun üzerine Uluslararası Kriz Grubu adına toplantıda bulunan Mısırlı yani anadili Arapça olan Khalifa ile de konuştuk.
O bu aktarıma itiraz ediyor. Şara’nın sözleriyle ilgili anlattıkları şöyle:
“Birkaç düzeltme yapmalıyım.
Şara’ya Türkiye’nin olası bir askeri operasyonu sorulduğunda; temel olarak ‘Biz geçen sene 8 Aralık’ta Suriye’nin doğusuna müdahale edecekken Türkiye’nin askeri operasyonunu durdurduk. Türkler kuzey Suriye’nin statüsü konusunda ve ulusal güvenlik meseleleriyle ilgili hassaslar’ dedi.
Ama kesinlikle yıl bitmeden bir anlaşmaya varılamazsa Türkiye askeri operasyon yapacak demedi.
Ama şunu ima etti: Türkiye’nin askeri harekatı tamamen olasılık dışı değil.
Ama genel havası olarak oldukça pozitifti.
Şara dedi ki; “Mazlum Abdi’yle ilk görüşmemizde ona dedim ki; ‘anlıyorum siz Kürt hakları için savaşıyorsunuz. Ama bunlar için savaşmanıza gerek yok. Bunlar müzakereye açık şeyler değil, zaten bunlar garanti altındaki haklardır. Ben kesinlikle Kürt haklarına sizden daha fazla önem veriyorum.”
Ayrıca Şara “SDG liderliği içinde farklı yaklaşımlar var 10 Mart Anlaşması ile ilgili. Hepsi aynı şekilde görmüyor anlaşmayı. Bu anlaşmanın uygulamasını yavaşlatan belki de bu” dedi. Ama orada da anlaşma uygulanmazsa Türkiye askeri operasyon yapacak gibi tehdit edici bir mesaj vermedi. Arapça konuştuğu için belki bir yanlış anlaşma olmuştur.”
Bu sözlerle, “SDG, Aralık ayına kadar Suriye’ye entegrasyon konusunda ayak sürümeye devam ederse, bölgede Türkiye’nin askerî operasyonu gündeme gelebilir” arasında epey bir fark var.
Bu nüans gibi görünen fark zaten hassas dengeler üzerine oturan çözüm sürecini ve Suriye’deki çözümü etkiliyor.
Şara’nın Suriye’deki otoritesi açısından da önemli bir fark bu.
Şara, kendi ülkesi içindeki anlaşmazlıklarda dış bir ülkeyi tehdit unsuru olarak kullanarak içerideki otoritesini tahkim edemez.
Ama New York’ta ağırlanan Şara’nın Şam’da kalıcı olacağının görülmesi bu otoriteyi tescil eder ve SDG’yi de Şam’la anlaşma dışında bir seçeneği olmadığına ikna eder.