Binali Yıldırım kabinesinin bazı sürprizleri var. Mehmet Şimşek ve Lütfi Elvan “gider” deniyordu, gitmediler. Yalçın Akdoğan’ın gitmesi ilginç. Mahir Ünal ve Volkan Bozkır’ın gidişi de beklenmiyordu. Mehmet Şimşek ismi, kabinenin açıklandığı andan itibaren, dolar kurunu dengeleyici bir rol oynamaya başladı.
Erdoğan’ın planı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde, Türkiye siyaseti, bir ‘“eniden yapılanma” arayışı içine girecek. Temel ve yoğunlaştırılmış hedefin, “başkanlık” olduğu malum. Bir teze göre; önce “partili cumhurbaşkanlığı” adımı atılacak, ardından daha kapsamlı bir anayasal proje içinde “başkanlık” kurgulanacak. Şu da açık: Hükümet, ne kadar icracı olursa olsun, ne kadar siyasi polemiklere girerse girsin; şu noktada kumanda bütünüyle Cumhurbaşkanı’nın elinde. Önce iki maddelik bir değişiklik önergesiyle “partili cumhurbaşkanlığı” formülü denenecek. Gözler Bahçeli’ye dönecek. MHP’nin desteği olmadan, referanduma gitmek, çok kolay görünmüyor. Bahçeli bu tür bir değişime karşı olduğunu söyledi. Bu noktada, MHP’de kongre sürecinin başlamak üzere olduğunu da hesaba katalım. Erdoğan, elindeki ikinci kozu, erken seçim kozunu ortaya atabilir mi? Yeni bir seçim, ekonomik dengeleri ne yönde etkiler? AK Parti, ihtiyacı olan 330’un üzerinde milletvekiline bu şekilde ulaşabilir mi? Bu süreçte Kürt meselesindeki dengeler hangi yönde şekillenebilir?