Belçika vatandaşları bu öneriyi duyduklarında kesinlikle “şaka” yapıldığını düşünecektir. Çünkü Brüksel’i kana bulayan bir terör grubuyla ciddi ciddi oturup pazarlık yapmayı akılla, mantıkla, demokrasiyle bağdaştırmaları mümkün değil. Ülkeyi yönetenlerin olduğu gibi vatandaşların da aklına gelecek olan “terörle mücadele”dir, “müzakere” değil.
Ne var ki, Batı ve Batı’nın içerideki uzantıları, terörün en kanlı yüzüyle tanışan Türkiye’ye “terörle müzakereyi” önermektedir. Nedense böyle “akılcı” önerileri Batı’nın kendisi uygulamaktan özenle kaçınıyor; ama söz dolaşıp Türkiye’ye geldiğinde ilk dile getirdikleri “PKK’yla masaya oturun” oluyor.
Batı’yla paralel hareket eden içerideki bazı siyasetçi, yazar ve akademisyen çevresi de hükümeti terörle müzakereye zorlamakta. Güneydoğu’yu kan gölüne çeviren Ankara’da peş peşe canlı bomba saldırısı düzenleyen örgütle yapılacak olan “müzakerenin” yararlarını anlata anlata bitiremiyorlar.
Kaldı ki, Türkiye bu tecrübeyi yaşamayan bir ülke değil; teröre son vermesi umuduyla PKK ile Oslo’da, örgüt lideri Öcalan ile İmralı’da birtakım görüşmeler yapılmadı mı? Örgütün siyasi uzantısı Dolmabahçe’de en üst düzeyde ağırlanmadı mı? Toplum, teröre son vermek için devletin tüm yöntemleri denediğini canlı yayında gün gün, saat saat izledi. Sonuçta devlet, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi teröre karşı sağlam tedbirler almanın gereğini bizzat tecrübe ederek anladı.
Oysa Batı, sadece bazı örgütleri değil, kimi devletleri bile “terör” listesine alacak kadar hassas bir politikaya sahip. Terör örgütlerine şu veya bu biçimde destek olan devletleri bile affetmeyecek kadar katı uygulamaları var. Türkiye neden Batı’nın izinden gitmesin? Ankara neden Batılı hükümetler gibi davranmasın?
Paris terör saldırılarıyla sarsılırken François Hollande, ülkesini “savaş” durumuna geçirdi. Ki Amerika da El Kaide saldırıları karşısında aynı tepkiyi vermiş, terörün merkezi olarak gördüğü Afganistan ve Irak’ı işgal etmişti. Dün terör eylemlerine sahne olan Belçika hükümetinin de tepkisi de farklı olmadı; Başbakan Charles Michel "Korktuğumuz oldu. Bugün ülkemiz için kara bir gün. Soğukkanlı ve dayanışma içinde olmalıyız" dedi. Belçika hükümeti, tehdit seviyesini en yüksek düzeye çıkararak ancak savaşlarda alınabilecek güvenlik tedbirleri aldı.
Batı’nın kendisini savunma anlayışı son derece doğru; en küçük bir terör saldırısı karşısında bile tedbirlerini savaşa girmiş bir ülke gibi alıyorlar. Türkiye için de örnek alınacak bir refleks bu. Ankara da, PKK ve DAEŞ saldırıları karşısında ülkenin savaş halinde olduğunu açıklayabilir, tedbirlerini buna göre alabilir. Teröre karşı alınacak her türlü güvenlik önlemi gerekli ve meşrudur.