Tarih 16 Nisan 1997. 28 Şubat post-modern darbe girişiminin üzerinden, henüz bir buçuk ay geçmiş. Her alanda REFAHYOL hükümeti aleyhinde kampanyalar yürütülüyor. Genelkurmay başkanlığında; medyaya, yargı mensuplarına, değişik kuruluşların temsilcilerine, "irtica tehlikesi" üzerine brifingler veriliyor.
O dönemde, İslami kesim, uygulanan baskıcı ortam nedeniyle şaşkınlık içinde. Koalisyon hükümetinin ortağı Doğru Yol Partisi’nden istifalar oluyor. Hükümetin yıkılması için bir baskı ortamı yaratılıyor.
16 Nisan 1997 akşamı, Kanal D’de, Yalçın Doğan'ın programında Fethullah Gülen var. Onun ne söyleyeceği, özellikle İslami kesimde merakla bekleniyor.
Gülen, özetle şunları söyledi: "Birileri haksız yere laikliğe ve demokrasiye hücum ediyor." (…) "Bugün Türkiye'yi idare edemeyenler, 'Bu işi beceremedik, yüzümüze gözümüze bulaştırdık' demeliler."
Gülen, Erbakan hükümetinin istifasını da isteyerek şöyle dedi: "Ben bu emaneti götüremiyorum, emaneti al diyerek millet adına bu fedakarlık yapılmalıdır." (…) "Askerler, bazı sivil kesimlerden daha demokrat", "8 yıllık kesintisiz eğitimin İmam Hatiplere kaynak açısından zararlı olacağını zannetmiyorum."
30 Haziran 1997’de, Erbakan hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. Koalisyon ortağı olan iki partiye, sonrasında, çoğunlukları olmasına rağmen (zamanın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından) hükümeti kurma görevi verilmedi. Sonraki aşamalarda, Refah Partisi kapatıldı, Erbakan ve arkadaşları siyaseten yasaklandı.
Fethullah Gülen ise, askere bunca desteğine rağmen, kendisini kurtaramadı. 28 Şubat post-modern darbesinden iki yıl sonra yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.
İslami kesim ders aldı mı?