Parti liderleri şu sıralar "ilkeli siyaset" kavramını dilinden düşürmüyor. Siyasette ilkeler, ahlak ve prensipler elbette önemli. Millet, kendisini temsil etme iddiasındaki partilerde öncelikle dürüstlük ve tutarlılık arar. Ancak muhalefetin başarısını (AK Parti'nin 13 yıllık kesintisiz iktidar dönemine son vermesi) ilkeli siyasetle açıklayamayız; aksine bu başarı ilkesiz ilişki ve ittifaklar sayesinde mümkün oldu. Hiçbir ilkeye, ahlaka uymayan ilişkiler geliştirildi. Birbirinin zıddı -hatta birbirine düşman- siyasi yapı ve örgütler yan yana geldi. Uluslararası güç odaklarından medya desteği alındı. En önemlisi de parti liderleri meşruiyet zeminin dışına çıkarak demokrasi ilkesini çiğnedi. DHKP-C'nin Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katletmesine bile yüksek sesle karşı çıkamayan CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu hangi ilkeli duruştan, siyaseten bahsedebilir? PKK'yı arkasına alan HDP, hangi demokratik ilkeden veya siyasi ahlaktan bahsedebilir? Derin güçlerin Adana, Mersin ve Diyarbakır'da patlattığı bombalar üzerinden seçim kampanyası yapan HDP ve Demirtaş'ın ilkelerden bahsetmesi ne kadar gerçekçi?
"Türkiye Türklerindir" mottosuyla yıllarca Türklüğü istismar eden Doğan grubunun, "Kürt davasının" destekçisi kesilmesini hangi ilkeler açıklayabilir? Kürt siyasetçileri yıllarca terör destekçisi gösteren, PKK ve Apo'yu "bebek katili" olarak markalaştıran Hürriyet'in, HDP-PKK-PYD yandaşlığına dönüşümü hangi ilkelerle açıklanabilir? Peki yüzlerce seçilmiş siyasetçiyi ve 14 bin Kürt'ü hapse gönden Gülen cemaati ile PKK/HDP yakınlaşmasını -AK Parti'ye karşı kurulan ittifakı- ilkelerle izah edebilecek bir siyaset bilimci var mı?
Politikada esnek olmak, pragmatist davranmak gereklidir, hatta kaçınılmazdır. Fakat söz konusu Ortadoğu ve Türkiye olunca siyaset hiç de masum siyasi ilkelere göre yürümüyor. Ortadoğu'da siyaset büyük devletlerin, istihbarat kuruluşlarının, lobilerin etkisi ve yönlendirmesi altında. Bu güçlerden bağımsız siyaset yapmak, aktör olarak sivrilmek kolay değil. Buna soyunan siyasi aktörlerin başına gelmedik bela kalmıyor maalesef.
Ortadoğu ve Türkiye'de birbirine düşman siyasi yapıların birdenbire birbirini keşfetmesi, ittifak kurması ve ortak hareket etmesi genellikle siyaseti kontrol altında tutmaya çalışan büyük güçlerin baskısı ve telkini sonucu gelişir. CHP, HDP, PKK, Gülen cemaati, Doğan grubu ve DHKP-C'yi siyasetin kendi iç dinamikleri yan yana getirmedi; bu siyasi yapı ve örgütler, Türkiye'de siyaset oyununu yönlendiren güçlerin kurgusu sonucu bir araya geldi. Muhalefet partilerin etki ve gücü ilkelerinde değil, ilkesizliklerinde aranmalı. Seçim öncesi aralarında ilkesizliğe dayalı bir koalisyon kurdular. Bu sayede 7 Haziran'da az çok bir başarı elde ettiler. AK Parti ise bu güçlere karşı zayıf kalsa da asıl gücünü korumayı bildi.
Özetle; büyük güçlere göbekten bağlı olanların tutarlılıktan bahsetmesi gerçekçi olmadığı gibi gayri ciddi bir iddiadır. Seçimde elde edilen küçük başarılarla bu kirli ilişki ağını örtbas etmek mümkün değil. AK Parti, koalisyon görüşmeleri için masaya oturduğunda, karşısında hiçbir ilke ve ahlaki kuralı tanımayan siyasi partiler olduğunun bilinciyle hareket edecektir.