Suruç katliamının ardından çıktığım bir TV programında, "Bir katliam örgütü olarak IŞİD'in, bunca üzerine gidilmesine karşın, Suriye ve Irak'ta elindeki geniş bölgeleri korumayı sürdürdüğüne" dikkat çektim. Sosyolojik temelin gözardı edilmemesi gerektiğine vurgu yaptım.
Şurası bir gerçek: ABD merkezli Batı kamuoyunda ağır basan bakış açısına göre; bölgedeki krizin şu andaki temel sorumlusu, IŞİD terörü. Öncelikle, bu örgütün tasfiye edilmesi, gündemde. Bu amaçla geçen yıldan bu yana sürekli IŞİD'e yönelik hava saldırıları yapılıyor. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, IŞİD'le savaşan Peşmerge güçlerine, PYD'ye silah ve maddi yardımda bulunuyorlar.
Geçen yıl; IŞİD, PYD kontrolündeki Kobani'yi kuşattığında; Batı'da, bu düşünceler öne çıkmıştı. Batı kamuoyunun değişimi, işte o dönemdeki vahşi cinayetlerle başladı. Aslında, ABD Başkanı Obama ve ABD'li yetkililer; çok yakın zamana kadar; IŞİD için, "Bizim açımızdan doğrudan bir tehdit değil" diyorlardı, diyebiliyorlardı.
Ancak, zaman içinde, tutumlar değişti. ABD yurttaşlarının kafalarının kesildiğini gösteren videoların servis edilmesi, Amerikan kamuoyunu ayaklandırdı. Özellikle, son bir yıldır; ABD, hava operasyonlarına hız veriyor. IŞİD güçlerine yönelik yüzlerce sorti yapıldı. Bölge ülkeleriyle ve hatta Rusya ile, işbirliği yolları arandı.
Batı ülkeleri ve Washington; Türkiye'yi IŞİD'le daha aktif ve doğrudan bir mücadeleye girmesi ve hatta Kobani kuşatması sırasında olduğu gibi kara harekatına zorladılar. Batı basını, Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği iddiasını da bu süreçte tekrarlamaktan vazgeçmedi. Diğer yandan, IŞİD'in bitirilmesi için Ankara'nın tayin edici olduğu düşüncesi de, özellikle son dönemde bazı Batılı çevrelerde kabul görmeye başladı.
İstediklerini bir ölçüde elde ettiler. Suruç katliamının ardından Türkiye'nin IŞİD'e karşı tavrı daha da sertleşti. İncirlik hava üssü, IŞİD'e yönelik olarak kullanılmak için ABD uçaklarına açıldı.
ABD'de, bir yandan IŞİD'e topyekün saldırıya hazırlanırken, bir yandan da IŞİD olgusunu yeni baştan değerlendirmeye yönelik analizler ortaya çıkıyor.
New York Times
Geçtiğimiz hafta, The New York Times gazetesinde, ezber bozucu sayılabilecek, dikkat çekici ve ayrıntılı bir IŞİD analizi yayınlandı. "Terörü bir araç olarak kullanan IŞİD, fonksiyonel bir devlete dönüşüyor" başlıklı, Tim Arango imzalı analiz; ABD'nin önemli kurumlarının görüşlerini de içeriyor. The New York Times'ta yer alan ve 'ABD'de bir görüş değişikliği mi oluşuyor' sorularına yol açan analizdeki, bazı ana fikirler şunlar:
"Orada bir devlet kuruluyor ve o devletin kuralları altında yaşayan Sünniler mutlu olmasalar bile bu yeni devletten memnunlar. Çünkü artık rüşvet, hırsızlık gibi şeyler yok. Bu devlet geçici değil, kalıcı gibi görünüyor. ABD'nin yaptığı askeri müdahaleler onları geriletmedi, hala belli başlı şehirleri ellerinde tutuyorlar. IŞİD, ancak büyük bir uluslarası müdahale ile geriletilebilir, ama kimse de bunun peşinde değil."
"Şimdi kimse bu devletin yürüyeceğine inanmıyor, ama olmayacak bir şey de değil."- Bunu söyleyen ise eski CIA yöneticisi McLaughlin. Şunu da ekliyor: "Ayrıca, bu 'tarihi yok etmek' gibi sıradışı eylem ve davranışlar, zamanla durulabilir. Kendilerini güvende hissederlerse, bunlar ortadan kalkar."
William McCants (Brookings Institute) ise şuna vurgu yapıyor: "Tarihe bakarsak, dünyadaki birçok ülke şiddet kullanılarak kuruldu."
John McClaughin (2000-2004 CIA yöneticisi) şu yaklaşımda: "Birden anladım ki, bu adamlar gerçek. Şeytan her zaman yenilmez."
Prof. Stephen Walt (Kennedy School of Government, Harvard Üniversitesi) de şu noktaya dikkat çekiyor: "Tarihe bakarsaniz Fransızlar giyotin kullanarak, Bolşevikler ve Çinliler de benzeri şiddet yöntemleri ile ülkelerini kurdular."
Bu ayrıntılı incelemede; şaşırtıcı görüşler ifade ediliyor. Makaleden özetle aktarıyorum:
IŞİD, geçici bir olgu değil. Kontrolleri altındaki yerlerde; İslam'ın kurallarını uygulama iddiasıyla, bir yönetim kuruyorlar. İnsanlar, geçmiş yönetimlerde yaşadıklarını hatırlayarak, IŞİD'in daha tercih edilir olduğunu düşünebiliyorlar. Bu durum, bir gerçekliği ifade ediyor. Bu insanların, bir yere gideceği falan yok. "Bunlarla nasıl başa çıkarız" noktasından bakmak, daha mantıklı görünüyor.
NYT, IŞİD'in kontrolü altındaki bölgede yaşayan insanların değerlendirmelerine de yer vererek, IŞİD olgusuna yönelik yeni saptamalarda bulunuyor.
Görünen o ki, ABD'de bir yandan bu acımasız örgüte karşı şiddetli bir baskı planlanırken, bir yandan da bölgenin ve ülkelerin geleceği açısından oynayabileceği rol üzerinde değişik senaryolar üretiliyor.