Hep pas hep bas, çok pas ve ceza sahası önünde şaşırtan çıkışlar; Barcelona klasiğidir. Benzerini Sevilla yapmaya çalıştı ama İniesta Barca’da oynuyordu ve bu taktik onun sayesinde işliyordu Katalanların takımında… Sakatlığı dolayısıyla oyundan alındıktan sonra gördük İniesta’nın bu taktik ve Barca için nasıl bir ‘gerçeklik’ olduğunu…
O nedenle Barca bir futbol takımından öte bir şey. Olduğundan başka türlü bir ağırlık. O nedenle ‘piyasası’ aynı kategoride ‘kapıştığı rakiplerinden’ kat be kat fazla… O piyasa durduk yerde oluşmuyor. Bizimkilerin anlamadığı şey bu olsa gerek.
Maçın ilk yarısının bitimine yakın… Messi 2 gol atmış ikisi de duran toplardan… Oyunun normal seyrinde gittiği anlardan biri. Kendisine gönderilen top biraz yüksek… Kafasıyla kontrol etmek istedi ve top yana; çizgiye doğru yöneldi… Tam çıkmak üzereyken yetişti Messi ve yerde kayarak aldı topu… Sonra Barca atak başlattı. Maçın evrildiği anlar vardır. Messi’nin bu hareketi maçın ‘döndüğü’ anlardan biri işte… Mücadele isteği, futbol sevgisi, işine karşı dürüstlük… Bunlara Sevila’nın kaçırdığı Barcelona’nın her gol bulması gereken pozisyonda gol bulmasını ekleyelim/unutmadan…
Geçen sezonun UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Barcelona'nın tahmini piyasa değeri 689 milyon 500 bin avro, UEFA Avrupa Ligi'nde zafere ulaşan Sevilla'nın ise 171 milyon avro. Barca rakibinden neredeyse 6 kat daha fazla bir ‘’piyasa’’ değerine sahip. Sadece Messi 120 milyon avroluk bir ‘piyasayla’ sahalarda top koştururken maça sonradan girip oyunun ‘dünyasını’ değiştiren, Sevilla'nın Yevhen Konoplyanka’sı sadece 20 milyon avro. ‘Ederiyle’ rakibini ezecek bir pozisyonda Barca.
Ama maçın henüz başında Sevilla Banigna’nın frikiğinde maçın ‘gol sağanağına’ ilk imzayı attı. Hemen yakın dakikalarda Messi çıktı sahneye. Beto iki kez çaresiz kaldı Messi’nin vuruşları karşısında… Aynı çaresizliği Ter Steigen yaşadı diğer kalede.
‘Hep denedin yenildin. Yine dene yine yenil ama daha iyi yenil.’ Samuel Becket’ın dizelerindeki gibiydi Sevilla. ‘İyi’ yenildi Valencia maç bitiminde rakibinin ve taraftarın alkışını aldı Kırmızı-Beyazlılar. Gürcülerin takdirini, Barca’nın saygısını kazandı Sevillalılar.
Maçın rekor sayısı skorundaydı elbette. Bu kadar bol gollü bir final 9 gole ilk defa yaşandı. Juventus, kupanın iki maç üzerinden oynandığı dönemde, 1996'daki 7 gol atılan rövanşta PSG'yi 6-1 yenmişti. Barcelona, 9. kez boy gösterdiği kupayı, 1992, 1997, 2009 ve 2011 yıllarının ardından 5. defa müzesine götürdü. Beş şampiyonluğa sahip Milan'ın yanına adını yazdıran Katalanlar, 1979, 1982, 1989 ve 2006'daki kupa maçlarını kaybetmişti. Kupada İtalyan ekibi Milan ise 1989, 1990, 1994, 2003 ve 2007 yıllarında devlerin arasından sıyrılmıştı.
Kupada daha önce de 6 gollü iki karşılaşma oynanmıştı. Ajax, 1973'teki rövanş mücadelesinde Milan'ı, 1977'deki rövanşta Liverpool Hamburg'u 6-0 mağlup etmişti.
Bir diğer rekor ‘en erken gol’deydi. En erken gol rekorunu Portolu Barros 1987’de Ajax’a 1996’da ise Juventuslu Sergio PSG’ye 5. Dakikada attıkları gollerle ellerinde bulunduruyorlardı. Sevillanın Arjantinlisi Banega son büyük kapışmada 3. Dakikada kupa tarihinin en erken golünü buldu.
Daha önce Josep Guardiola, Carlo Ancelotti ve Diego Simeone, UEFA Süper Kupa'yı futbolcu ve teknik direktör olarak kazanan isimler olmuştu. Barcelona Teknik Direktörü Luis Enrique bu üç ismin sonuna 4. Olarak ekledi kendisini. Hem de 20 finalden 12’sini kazanan İspanyol takımlarının rekorunu perçinleyerek.
Büyük organizasyon çok acaip maçlar büyük hareketler şahane goller ve bittiği düşünülen ‘şık futbol’ bir kez daha sahne aldı ve tadı damağımızda kalacak anlatım güzelliği bıraktı bize. E varsa olay yazmak kolay. Zor olan Galatasaray’ın 2000 yılında yaptığını yapmak herhalde; ‘’Bütün bu vasıfları yakalamak ve bunların sürekliliğini sağlamak.’’
Barca’yı parasal ederinin de dışında ‘bir futbol takımı’ olmaktan daha öteye götüren şey bu olsa gerek.