Ana SayfaYazarlarSürecin adı da, muhatabı da değişti

Sürecin adı da, muhatabı da değişti

 

1 Kasım seçimlerinin ardından devletin çözüm süreciyle ilgili yol haritası netleşmeye başladı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, muhtarlara seslendiği toplantıda yaptığı değerlendirmeler, sürecin yakın gelecekte buzdolabından çıkarılmasını bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak nitelikte. Erdoğan'ın bu konudaki sözleri şöyle: "Terör örgütüne karşı ülke içi ve dışındaki operasyonlar devam ediyor. Kesmek yok, devam edeceğiz. Terör örgütü silahlarını bırakıp, toprağa betonlayarak gömene kadar, tüm elemanları teslim olana, ülke dışına çıkana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Örgütün şehirlerdeki yapılanmaları tamamen çökertilene kadar, operasyonlar devam edecek."

 

Daha da önemlisi, Erdoğan'ın, yakın gelecekte süreci buzdolabından çıkarmaya niyetinin olmadığını gösteren şu sözleri: "Önümüzdeki dönem konuşma, tartışma dönemi değil, açık söylüyorum sonuç alma dönemidir."
Bu sözler, yakın gelecekte çözüm sürecine yeniden dönülmeyeceğini açıkça gösteriyor. Bu kararlılık vurgusunun sebebi, sürecin buzdolabına kaldırılmasına neden olan koşulların hâlâ değişmemiş olması. PKK, terör saldırılarını sürdürmeye devam ediyor ve Kandil'in silah bırakmaya niyeti yok. Devlet de, bu şartlarda çözüm sürecini buzdolabından çıkarmaya kolay kolay yanaşamaz. PKK'nın, çözüm sürecini Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek için bir hazırlık dönemi olarak kullandığı da göz önüne getirilirse, devletin "silah bırakma" şartında ısrar etmesi daha iyi anlaşılır.

 

Bu arada tabii, çözüm sürecinin muhataplığı konusunda da bir değişiklik yaşandı. Devlet, başlangıçta İmralı'da hükümlü Abdullah Öcalan'ı sürecin muhatabı olarak gördü. Dolaylı olarak da HDP ve Kandil'i. Sürecin bir neticeye ulaşmaması aslında bu tercihin tek başına doğru olmadığını zaten gösteriyor. PKK ve HDP, bu muhataplık konumu üzerinden tüm Kürtlerin iradesini gasp etmeye kalktı. Bu yaklaşım çözüm sürecini zehirledi. Devlet buna karşı, tedbir olarak İmralı/PKK/HDP troykası yerine "milleti" muhatap alacağını ilan etti. Bu değişiklik, çözüm masanın tümden ortadan kaldırıldığı anlamına gelmese de İmralı veya HDP ile konuşulacak konulara bir sınırlama getirildiğini gösteriyor.

 

Ayrıca çözüm sürecinin isminde de bir değişikliğe gidildi. Çözüm süreci, bundan böyle -en azından devlet katında- "Milli birlik ve kardeşlik süreci" olarak adlandırılacak.

 

Çözüm sürecini yeterli görmeyen, Dolmabahçe'de ağırlanmalarına rağmen bir türlü tatmin olmayan ve sonunda yeniden silaha sarılarak Türkiye'yi iç savaşa sürüklemeye çalışan PKK ve HDP'nin, eski koşulları mumla arayacağı muhakkak. Silah bırakmaya yanaşmadıkları müddetçe, devletin bu katı tutumunun devam edeceği anlaşılıyor.

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik