Fransız Devlet Başkanı François Hollande, Paris saldırılarından sonra “medeniyetler arasında bir savaşın içinde değiliz, çünkü bu katiller herhangi bir medeniyeti temsil etmiyor” diyerek Samuel Huntington'ın artık bir slogan hâline gelmiş medeniyetler çatışması tezine belki de en güçlü cevaplardan birini vermiş olmasına rağmen birçok çevrede bu tez kabul görüyor.
Tezin özü şu: Dünyadaki çatışmaların temel sebebi kültürel ve dinî kimlik. Yani soğuk savaşın bitmesi ile dinî kimlikler dünyadaki savaşların temel sebebini belirleyecek öngörüsü bu tezin temelini oluşturuyor.
Paris'in ortasında Fransızları öldüren Fransız vatandaşları medeniyetler çatışması anlamına mı geliyor? Peki ya IŞİD'in kurbanlarının % 92'sinin Müslüman olması bu tezin neresine oturuyor? İslam adına kurbanlarının büyük çoğunluğunu Müslümanlardan seçen bir terör örgütü hangi medeniyeti temsil ediyor?
Peki ya Batı “medeniyetini” kim temsil ediyor?
Paris saldırılarında Suriyeli mültecilerin hiçbir dahli olmadığı meydandayken, Suriyeli mültecilere karşı kampanya başlatan Avrupalı ve Amerikalı siyasetçiler mi? Suriyeli mültecileri eyaletlerine kabul etmeyeceklerini açıklayan Amerikalı valiler mi? Mültecileri hamam böceği olarak tanımlayan Avrupalı ırkçılar mı? Müslümanları fişleme projesini ciddi ciddi dile getiren Amerikan Başkanlık yarışında Cumhuriyetçi Partinin en popüler adayı Donald Trump mı?
Orta Doğu'daki farklı çatışmalar hangi medeniyetler arasında oluyor peki?
Kanlı Esad rejimi hangi medeniyeti temsil ediyor, kurbanlarının çoğu Müslüman olan emperyal İran rejiminin vekalet savaşları hangi medeniyet adına gerçekleşiyor? Mısır'daki cunta rejimi ile muhalifleri arasındaki çatışma medeniyetler çatışması mı oluyor? İsrail'in Gazze politikası ve politikaya itirazlarını bu tez nasıl açıklıyor.
Yaşanan medeniyetler çatışması mı sahiden? Yoksa medeniyetler içi bir çatışma mı?
Avrupa'da yükselen radikal sağ ve bunu tehdit olarak gören liberal gruplar arasında bir medeniyetler içi çatışma varsa, aynı şekilde Orta Doğu'da da dünyaya angaje olmak isteyen, demokrasi yanlısı gruplar ile izolasyonist, 3. Dünyacı ve radikal gruplar arasında da bir medeniyetler içi çatışma yaşanıyor. Nasıl ki Avrupa'da yaşanan çatışma aslında Avrupalılık kimliğinin dışlayıcı ve kapsayıcı yorumları arasında gerçekleşiyorsa, Orta Doğu'da yaşanan kavga da bu eksende seyrediyor. Nasıl Avrupa'daki ihtilaf demokrasi mücadelesi veren gruplar arasında yaşanıyorsa, Orta Doğu'daki mücadele de farklı olmuyor.
İşin ilginci bu medeniyetler içi çatışmada farklı tarafları temsil eden aktörlerin aslında kendi içlerinde tuhaf ittifaklara imza atması. Burada sadece Orta Doğu'daki radikal ve demokrasi karşıtı grupların, Avrupa sağına argüman sağlamasından ve benzer şekilde Avrupa'da yükselen İslamofobik söylemin Orta Doğu'daki radikal gruplara ideolojik mühimmat devşirmesinden, yani fikirsel bir ortaklıktan bahsetmiyorum. Avrupa sağının bölgedeki demokrasi karşıtı unsurları örneğin Suriye'de Esad'ı, Mısır'daki darbeyi desteklemesi gibi gayet somut koalisyonlardan söz ediyorum.
Esad rejimini destekleyen Avrupalı aşırı sağ gruplar, örneğin Fransa örneğinde Le Pen bu anlamda bir medeniyetsizler ittifakını temsil ediyor. Keza, Suriye'den mültecilerin Avrupa'ya gitmesini istemeyen IŞİD ve mültecilere kapılarını açmak istemeyen Avrupa sağı da…