Hükümet-Cemaat gerilimi, yalnızca İslami cephede değil, “Laik Kemalist/Modernist” kesimlerde ve “liberal” diye adlandırabileceğimiz cephede de, derin yarılmalara neden oluyor.Bu tablo, son olarak, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “yeniden yargılama” konusundaki önerileriyle, kendini daha çok hissettirdi.En dikkat çekici polemik, bugüne kadar aynı dilden konuşan Hürriyet‘ten Yılmaz Özdil ile, Sözcü‘den Emin Çölaşan arasında yaşandı. Özdil, dünkü yazısında, Feyzioğlu’nun girişimlerine destek veriyor ve onlara tutum alan Çölaşan gibi isimleri eleştiriyor:“Vay sen misin, zifiri karanlıkta umut ışığını yakan… Chp ağız burun kıvırıyor, Mhp ayak diretiyor. Barolar birliği başkanı’nın başka hesabı var, cumhurbaşkanı olmak istiyor, chp’nin başına geçmek istiyor diye makale döşenen arkadaş mesela… (…) Velev ki, ABD Başkanı olup Beyaz Saray’a yerleşmek istiyor… Haksız yere yatanları çıkarmaya çalışması yanlış mı birader? (…) Başbakan aslında dümen yapıyormuş da, kimseyi bırakmaya niyeti yokmuş falan… Hiç denemeyelim o zaman, (…) kılımızı kıpırdatmayalım, bırakalım yatan yatmaya devam etsin değil mi?”Emin ÇölaşanÇölaşan, “Hükümet-Cemaat gerginliği“nde tarafsız olduğunu söylese de, asıl hedefinin Hükümet olduğu anlaşılıyor. “Bizim yapamadığımızı Cemaat yaptı” diyerek “operasyon” konusundaki mutluluğunu dile getiren Çölaşan, Feyzioğlu’nun girişimlerini “gündemi değiştirmek” olarak yorumluyor ve karşı çıkıyor: “Feyzioğlu son girişimleriyle gündemi değiştirdi, konuyu dikkatlerden düşürdü. Bunu belki bilerek, belki bilmeyerek yaptı ama iktidarın rezilliği ne yazık ki ikinci plana atılmış oldu. AKP böylece rahatladı. ‘Elbette, Balyoz ve Ergenekon sanıkları için yeni ve olumlu şeyler düşünürüz, çare buluruz’ demeye başlayan iktidar, gündem değişsin diye topu Hoca’nın kucağına attı. (…)Bu konuda hiçbir olumlu gelişme olmayacağını, yeniden yargılama falan yapılmayacağını yaşadıkça göreceğiz. Zamanlaması biraz erken bile olsa, Feyzioğlu’nun seçim yatırımı için kendi açısından olumlu girişimlerde bulunduğunu kabul etmek gerekir! (…)Tayyipgillerle Fethullahgiller arasında sürüp giden bu kavgada tamamen tarafsızım! İki tarafın da ne olduğunu iyi bilirim.”Doğu Perinçek ise Feyzioğlu’nun girişimlerini destekliyor ve bu girişimlere karşı çıkanları “F Cephesi” olarak tanımlarken, özellikle Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi eleştiriyor.CHP’ye, MHP’ye yakın kalemlerin büyük bir bölümü, solun bazı kesimleri, bazı “liberal” olarak bilinen isimler; Ergenekon, Balyoz ve Kafes davalarının yeniden görülmesi konusunda atılan adımlara, militan bir dille, Cemaat’le aynı tondan ve aynı safta tepki verirken; bazı isimler de, “yeni cepheleşme” konusunda değişik bir yerde durduklarını ilan ediyorlar.Soner Yalçınİlginç bir çizgi izleyen isimlerden biri, Odatv‘nin kurucusu ve Sözcü yazarı Soner Yalçın. Yalçın, kriz ilk patladığı andan itibaren, “asıl tehdidin Cemaat’ten geldiğini” belirtiyor: “Cemaat, dün AKP ile birlikte, muhalifleri hapishanelere doldurdu. Bugün kavga ettiler; Cemaat yine polisi-savcısıyla bu kez AKP’lileri cezaevine doldurmak istiyor. Buradan bir adalet beklenir mi? Buradan bir adalet çıkar mı? Sahiden… Bir polis / “Gestapo” darbesi yaşandığı görülmüyor mu?Sırf AKP’den intikam almak için bu darbeye göz yumulur mu?Asker darbesine hayır polis darbesine evet mi?! Yapmayınız: Legal siyasetin/Meclis’in mi yanında duracağız? Yoksa illegal ‘paralel devletin’/derin devletin mi?”Listeyi genişletmek mümkün. Düne kadar Cemaat’le ters kutuplarda yer alan bazı isimler; AK Parti karşıtlığı temelinde, Erdoğan karşıtlığı temelinde, Cemaat’e destek veriyor. Bununla birlikte, düne kadar “yeminli AK Parti düşmanı” kategorisinde yer alanların da; bugün, gelişmeleri farklı bir gözle yorumladığına tanık oluyoruz.Türkiye’deki bölünme ve cepheleşmeler daha da ilginç boyutlar kazanmaya başladı. Önümüzde yeni yollar, yeni konseptler, yeni sorular, yeni arayışlar, yeni perspektifler, yeni bilançolar, yeni stratejiler var.Cepheleşmenin yeniden şekillenmesi, herkesin önüne şu soruyu koyacak: AK Parti’ye olan öfke ve eleştirilerden yola çıkarak, gayrımeşru vesayet girişimlerine destek mi vereceğiz, yoksa meşruiyeti mi savunacağız?İşte bütün mesele…11-01-2014 / Radikal
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik