Bugün yine, tepesine kargaların tünediği,Elli şu kadar yılda kelimelerle yükselttiğimVe La Poetica Commedia dediğimKırk katlı kulenin dibinde oturdum,Kederin tek kanat vuruşuyla yineTestinin dibini buldum,Sigara üstüne sigara yaktım,Sonra kuleyi yıktım önümeOkudum orada yazılanları taş taş.Okudukça da, bu küf kokulu kitapta,Bu, bülbüllerin sustuğu,Kargaların, farelerin mezâmir okuduğuGöğe çıkan mezardaYerimi ve çene kemiklerimiIsıtıvermeden dahaBaşladım kendime acımayaVe kendime güldüm. Sonra ağladımSessiz sessiz ve tadarak kendimi.Öyle ya, dedim kendi kendime, öyle ya,Altmış altı yıl yerin üstündeİnsanların diliyleÜç bin şu kadar yıl daBilmem kaç kat altında, yerin,Kurtların, güvelerin çeneleriyleOkuna okuna bitirilemeyenŞu Mumyacı Ramses kadar bileOlamayacaksın, babalık!On, belki yirmi, çok çok elli yıl sonra seniKimse – o mumyanın göğermiş tırnaklarını,Kirli tırnak dipleriniMerak ettiği kadar bile merak etmeyecek.Çünkü sen ne gerçekliğin yüzünüTırnaklarınla kazımaya cesaret edebildin,Ne de zamanın yüzüne ya da tersineTaşçı kalemiyle adını,Öykünü yazmayı becerebildin.Yalnızca tozlu sayfaları arasınaMeleklerin tuttuğu arşiv kütüklerinin,Rastlanınca alaycı bir tebessümVe bakışlarda belirip kaybolan bir hüzünleKoklanan, sonra havaya üfürülenBirkaç kuru yonca yaprağı,Birkaç dokunaklı söz ilave edebildin.Bütün işin, hünerinBu olabildi, senin!‘Yürekte Bekletilen Şarkılar’ Kitabı
Kulenin dibi ya da bekâ düşünden uyanmak
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik