Ana SayfaHaberlerBinalar mı halk için riskli yoksa yüksek bütçeli projeler için halk mı...

Binalar mı halk için riskli yoksa yüksek bütçeli projeler için halk mı risk?

“Devletinize güveneceksiniz, imzanızı atacaksınız diyorlar, bizi borçlandırıyorlar, emrivaki yapıyorlar…” İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan mahallesi haftalardır, yerinde dönüşümden çok yerinden etme projesi olarak işleyen bir “kentsel dönüşüm” heyulasının içinde yaşıyor.

Tozkoparanlıların hikâyesi 21 Nisan 2020 tarihli, 2450 karar sayılı bir Cumhurbaşkanı kararnamesiyle başladı:

“İstanbul İli, Güngören İlçesi, Tozkoparan mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın riskli alan ilan edilmesine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2’inci ve ek 1’inci maddeleri gereğince karar verilmiştir.”

Karar, 20 bin nüfuslu mahallenin üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya işte böyle başladı. Kararnamenin yıkıcı etkisi kendini göstermeye hemen başladı; kararı takip eden aylarda kapılara tebligatlar yapıştırıldı, mahalleliden bir ay içinde evlerini boşaltmaları istendi. Geçtiğimiz Haziran’da bir gün, sabaha karşı bazı binaların elektriği, suyu, doğalgazı, telefonu ve interneti kesildi. Yine bir sabaha karşı yüzlerce polis, çevik kuvvet, zabıta ve belediye memurları mahalleye operasyon yaparcasına girdi. Bu kez tüm mahallenin altyapı hizmetlerini kesmek için…

Deprem riski öne sürülerek riskli alan ilan edilen Tozkoparan mahallesinde altyapı hizmetleri polis gözetiminde kesildi.

İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan mahallesi haftalardır, yerinde dönüşümden çok yerinden etme projesi olarak işleyen bir “kentsel dönüşüm” heyulasının içinde yaşıyor. Güngören Belediyesi, Çevre Bakanlığını da arkasına alarak aslında 2006 yılından bu yana mahalleye bir dönüşüm dayatıyor. Dayatma, çünkü 20 bin kişinin iradesi, talebi dikkate alınmadan kapalı kapılar ardında planlar, projeler hazırlanıyor yıllardır; projeler onlara gösterilmiyor bile. Geleceklerini ilgilendiren bu kadar hayati bir girişimde, karar alma süreçlerinde hiçbir söz hakkı olmayan, üstelik itirazları “devlete güvenmiyor musunuz?” sorusuyla savuşturulan mahalleli 3 şey istiyor: “Sözleşme, yerinde dönüşüm, sabit fiyattan ödeme.”

Yoğun yeşillikler içinde kaybolan konutların yer aldığı Tozkoparan mahallesinde koruyu andıran bir sokak.

Devlet Tozkoparan’da ne istiyor? “Dönüştürme” hırsının yakın tarihi

Tozkoparan, Güngören Kaymakamlığının verilerine göre ilçede konut yoğunluğunun en az olduğu mahalle olarak öne çıkıyor. Yeşil alan ise Güngören ortalamasının çok üzerinde, 4-5 katı buluyor. Mahalle aynı zamanda rezerv alanı içinde yani konut yapmaya müsait bir bölgede yer alıyor. Bu bilgileri not edip ilerleyelim. İlk olarak 2006 yılında Güngören Belediyesi ve TOKİ aralarında bir protokol düzenleyerek mahallede malumun ilamı olan kentsel dönüşüm için düğmeye basıyorlar; hak sahiplerine sorulmadan AVM ve lüks konutlar yapılmak isteniyor. Ancak 2008 yılında TOKİ’nin planları İBB tarafından 6. Danıştay Dairesi’ne açılan dava ile iptal ediliyor. Mahalle bu kez Bakanlar Kurulu kararıyla “Afet Yasası” adıyla bilinen 6306 sayılı kanuna dayanılarak Nisan 2013 tarihinde “riskli alan” kapsamına alınıyor. Kentsel dönüşüme karşı mücadele eden Tozkoparan Derneği, kararı Mayıs 2013’te yargıya taşıyor. Danıştay 14. Dairesi, “Bilimsel değil, gözlemsel raporlarla riskli alan ilan edildiğini” vurgulayarak kararı iptal ediyor. Fakat Güngören Belediyesi vazgeçmiyor, süslü ifadeler ve gösterişli görsellerle hazırlanan “dönüşüm” projelerinin haberleri piyasaya sürülüyor her yıl. Geçen yılın Mayıs ayında devreye bu kez Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı giriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Emlak Konut GYO arasında “Dönüşüm Uygulamalarına İlişkin İş Birliği Protokolü” imzalanıyor. Bakanlık adına şirket, adı “İstanbul Güngören Tozkoparan 1. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi İnşaatı İşi” olan ihaleyi 60 milyon TL’lik bedelle başka bir şirkete veriyor. Mahalleliye örnek proje olarak sunulan konutların yapımı devam ediyor.

60’lı yıllarda sosyal mesken olarak inşa edilmeye başlayan Tozkoparan mahallesindeki 5 katlı ve yeşillikler içinde nefes alan binaların yerine birbirine bitişik yükselen konutlar “örnek proje” olarak sunuluyor.

Kentsel dönüşüm planlarını “rantsal dönüşüm” olarak niteleyen Tozkoparan halkı örnek projeye de mesafeli.

Binalar mı halk için riskli yoksa yüksek bütçeli projeler için halk mı risk?

Tozkoparan’da Gecekondu Önleme Bölgesi kanunu kapsamında, dar gelirli aileler için ilk konutların yapımına 1950’li yılların sonunda başlanıyor. 1980’lerde, Büyükşehir Belediyesi’nin kendi çalışanlarına yaptığı konutlarla mahalleye memur aileleri de ekleniyor. Konut alanlarıyla, birbirinin önünü kesmeyen az katlı binalarıyla, geniş bahçeleriyle, düzgün sokakları ile İstanbul’un belki de en düzenli, en yeşil mahallelerinden birine dönüşüyor. 2021 yılı İstanbul’unda bir benzeri daha bulunmayan “sosyal mesken” örneği olarak varlığını sürdürüyor. Hak sahipleri Tozkoparan’ın neye dayanarak riskli alan ilan edildiğini bilmiyor. Bu yetmezmiş gibi mahalle, 6306 sayılı yasada yapılan bir değişiklikle idareye sınırsız bir yetki veren 6/A maddesi kapsamına alınıyor. Yani Çevre Bakanlığı bu madde uyarınca Tozkoparan’da ne isterse onu yapabilir. Hatta insanların elinden tapularını bile alabilir. Nitekim, hak sahipleri kısa bir süre önce Güngören Tapu Müdürlüğü’nden gönderilen mesajla tapularının hazineye devredildiğini öğreniyor.

Tozkoparan’da, yıllarca çalışıp didinerek, borçlanarak ev sahibi olan binlerce insandan biri de 50 yaşındaki Aynur Şükran Altaş ve ailesi. 38 sene önceye dönüp sadece barındıkları değil, mahalle ile birlikte yaşadıkları daireyi nasıl aldıklarını anlatıyor:

“Peşinat verdik, 15 sene boyuncu taksit ödedik, sabit bir ücret üzerinden, faizsiz. Peşinat çok büyük bir paraydı. Annem 45 yaşından sonra Merter’e işe gitti, buranın borcunu ödeyeceğiz diye. Ben ortaokulu bitirdim, okulu bıraktım, işe gittim. Peşinatı borç almıştık, onu ödemek için. Liseyi sonradan dışardan bitirdim.”

Anadolu’da bir köy olarak tarif ettiği mahallenin sosyolojisini de özetliyor Altaş: “657 sayılı memur çocuklarıyız, Büyükşehir belediyesinin çocuklarıyız; alt tarafımız Balat’tan yıkımdan geldi, Bayrampaşa’dan gelenlerimiz var, metro yüzünden evleri yıkılanlar… Burada AKP’lisi de, HDP’lisi de, CHP’lisi de hep beraber yaşıyoruz. Herkes birbiriyle komşu. Suları henüz kesilmeyen komşularımızdan su taşıyıp duş alıyoruz, elektriği kesilmeyenler sabahları bize kahvaltı getiriyor, parkta yemek yapıp yemek dağıtıyorlar.”

AK Partili Güngören Belediyesi tarafından suyu kesilen Aynur Şükran Altaş su ihtiyacını mahallede oluşturdukları dayanışmayla karşılıyor.

“Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz” diyerek konuşmaya dâhil oluyor Serpil Karakış Özkenar ve devam ediyor: “Ama diyoruz ki bize bir sözleşme sunun, TOBİM (Tozkoparan Bilgilendirme Ofisi) bizi muhatap almıyor, diyorlar ki siz devletinize güveneceksiniz, imzanızı atacaksınız. Bizi borçlandırıyorlar. Emrivaki yapıyorlar bize, projeyi dahi göstermiyorlar, maket gösteriyorlar.”

Serpil Karakış Özkenar bakanlık ve belediyenin hazırladığı sözleşmede zorla borçlandırmanın “memur maaş artış katsayı oranında arttırılacağı” maddesine dikkat çekiyor.

“Kentsel dönüşüme ihtiyaç var ama başlangıç noktası yanlış”

Mahalle sakini emekli Ali Şen.

60 yaşındaki emekli Ali Şen’in sözleri ise şöyle: “Her şeyi ben belirleyeceğim diyorlar, sana istersem bu projeden yer vereceğim, istemezsem seni başka bir yere göndereceğim diyorlar. Vatandaşta para yok. Benim alt komşum yaşlılık maaşıyla geçiniyor. Buradakilerin yüzde 95’i emekli. Tozkoparan’da halka zulüm oluyor. Hiçbir şey dedikleri yok, evleri boşaltın, burayı terk edin diyorlar. Kafaya koydular, yiyecekler burayı.”

Tartışmalı raporlarla “riskli alan” edilen Tozkoparan’da mahalleli kentsel dönüşümün hukuksuz yapıldığını ve zorla yerlerinden edildiklerini belirtiyor.

“Kentsel dönüşüme ihtiyaç var ama başlangıç noktası yanlış” diyen Serap Halis amacın gerçek bir dönüşüm olduğuna inanmıyor: “Burada 60 yıllık kum gibi dökülen binalar varken mahallenin en genç, en sağlam binalarına geldiler başlamaya. Niye? Biz diyoruz ki 900 konut yıktın, 900 konut yapıp bize yeşil alanımızı geri vereceksen biz borca razıyız. Ama gelip burada 900 konutu yıkacaksın 1500 tane daire yapacaksın, altına 62 tane dükkân yapacaksın, bize sözleşme vermeyeceksin, ucu açık bir muvafakatnameye imza atmamızı bekleyeceksin, bu rantsal dönüşümdür. Bizim 13 aydır devam eden bir davamız var. Danıştay kararını bekliyoruz. Bizim asıl korkumuz, adli tatil başlayana kadar sonuç çıkmazsa, bizi zorla dışarı atmaları. Artık her şeyi bekliyoruz.”

.

Tozkoparan’da hak sahiplerini tehdit eden bir noktaya gelen kentsel dönüşüme karşı mücadele veren isimlerden biri de Serap Halis

“Tozkoparan Kanal İstanbul projesine eklenecek” iddiası

Ortada bir sözleşme var lakin ikna etmeye yeterli değil. Mahalleli o sözleşmeye güvenmiyor. Çünkü daha önce yerinde dönüşüm sözü verilmesine rağmen şimdi sürüldüklerini söylüyorlar. Bu nedenle iki tarafın karşılıklı oturup anlaştığı bir sözleşme ve bedelsiz dönüşüm istiyorlar, zaten ödeyecek güçleri olmadığını da tüm yetkililerin bildiğini belirtiyorlar.

22 yıldır Tozkoparan’da oturan Sefure Söyleyici: “Bize diyorlar ki çıkın gidin, devlete güvenin, biz sizi ev yapınca çağıracağız. 8 sayfalık bir sözleşme getirdiler, tüm hakkımı kuruma devrediyorum, diyorsun imzalarsan. Sözde bizim için kentsel dönüşüm yapıyorlar. Bir bilgilendirme toplantısında dediler ki, sizin eviniz diyelim 350 bin lira, bizim yaptığım ev 1 trilyon, biz dedik ki bunu ödeyemeyiz, ödeyemezseniz şöyle bir şey var, aldığınız evi satarsınız, gider Güngören’den iki daire alırsınız, diyorlar. Güngören’deki evler zaten yıkılıyor, niye bizi oraya gönderiyorsunuz, üstelik bizim evler sağlam. Bunların tek derdi burayı Merter ile birleştirmek.”

Bir başka mahalleli, “Bu proje içinde rezidans olduğu söyleniyor, AVM olduğu söyleniyor, hastane yapılacağı söyleniyor” diyor.

Kulaktan kulağa yayılan söylentiler, mahalleye ne olacağı öngörüleri ve iddiaları içinde en dikkat çekeni Kanal İstanbul projesi kapsamında Yeni İstanbul olacağı… Bir mahalle sakini şöyle konuşuyor:

“Tozkoparan’ın çok özel bir konumu var. İstanbul’un tam merkezinde bir yer. TEM ve E-5’in tam ortasında kalan bir yer. Otogarla Yeşilköy’ün arasında kalan bir yer. Mahalleden çıkıp resmin büyük kısmına bakarsak, Kanal İstanbul ile Boğaz arasındaki projeye eklenebilir. Belki de gelecekte öyle bir kent dizayn edecekler ki vizeyle girmek zorunda kalacak insanlar kendi mahallesine. Çünkü bahsedilen rakamlar çok uçuk rakamlar. Buradaki 70 yaşındaki bir insanı 15 sene borçlandıracaksın, bu insanın o kadar ömrü olmayacak belki de…”

10 binin üstünde ağacın bulunduğu Tozkoparan mahallesinde her evin kendine ait bahçesi var.

Ağırlığını emeklilerin oluşturduğu Tozkoparanlılar, deprem toplanma alanı da olan Barış Parkı’nda her gün bir araya gelip mahalledeki son gelişmeleri değerlendiriyor.

- Advertisment -