Türkiye’nin gündemi Afganistan’dan gelen yeni göç dalgası ve Suriyeli mülteciler meselesi. Ama ülkelerindeki hayat koşulları yüzünden başka ülkelere göç etmek isteyen sadece Afgan ve Suriyeliler değil.
Geçtiğimiz hafta Twitter’da gazeteci Onur Dalar, Telegram üzerinde kurulan, yurtdışına gitmek isteyen Türklerin oluşturup birbirleriyle dayanıştığı grupları anlattı.
Telegram’da herhangi bir konunun konuşulduğu bir gruba dahil olup sohbet etmek mümkün. Türkiye’deki gençler arasında da bir süredir en popüler gruplar yurtdışına iltica etme ile ilgili olanlar.
Biz de bu gruplara girip, yazışmaları inceledik, yurtdışına daha önce göç etmiş ve şu an göç etmeyi planlayan gençlerle, bu gençleri farklı ülkelere gönderen kurumsal şirketlerdeki eğitim danışmanlarıyla konuştuk.
Gruplar yurtdışında dil eğitimi veya lisans/yüksek lisans eğitimi almak üzerine olsa da, üyelerin geneli tüm yasal şartları sağlayıp yurtdışında kalma yöntemlerini konuşuyor. Grupların yüzlerce hatta binlerce üyesi var.
“Almanya & Avrupa Göçmenlik”, “Avrupa İltica ve Göç”, “Ankara Anlaşması UK_TR”, “İçimizdeki İrlandalılar” gruplardan bazıları.
Gruplarda akış hiç durmuyor, sürekli yeni eklenen üyeler oluyor, herkes bir şekilde yurtdışına çıkmanın yolunu arıyor. Gruptakiler sürekli birbirlerine fikir danışıyorlar, tecrübelilerden yardım istiyorlar. Eğitim satın alarak gitmeye çalışanlar, en hesaplı yöntemi, en faydalı aracı kurumu araştırıyorlar.
Gençler gitmek istedikleri ülkenin her ayrıntısına vakıflar. Örneğin pandemide kendi ülkelerinin vaka sayıları yerine gitmek istedikleri ülkenin sayılarını takip ediyor, zorunlu karantina koşullarını, aşı kartlarının ayrıntılarını inceliyorlar. Bir an önce tüm seyahat engellerinin kalkmasını bekliyorlar.
Berk (19) yurtdışına gitmek isteyen gençlerden. Dil eğitimi almanın ve başka kültürleri tanımanın kişisel gelişimine olumlu katkı sağlayacağını düşünüyor. Avrupa’daki diplomaların geçerliliğinin çok daha fazla olduğunu ve pek çok ülkede iş imkanına sahip olacağını söylüyor. Ayrıca dünyanın pek çok ülkesinden farklı insanlarla tanışma imkanını büyük bir şans olarak görüyor.
Mert (27) iki sene önce bir dil okulu aracılığıyla yurtdışına gidenlerden. Türkiye’de yaşarken yabancı bir firmada çalışan ve euro ile maaş alan Mert, firmanın kapanmasıyla iş arayışına girmiş. Fakat teklif edilen maaşların düşüklüğü karşısında farklı bir arayışa girmiş ve İngilizcesini ilerletip kariyerinde yükselmek için İrlanda’ya gitmeye karar vermiş. Dil eğitimi aldığı sürede başlangıç seviyesinde bir işten kabul almayı başarınca Türkiye’ye dönmekten vazgeçmiş. Buna sebep olarak İrlanda’nın Türkiye’ye kıyasla daha ferah ve yaşanabilir oluşunu, insanların ve ekonominin gelişmişliğini, alım gücünün fazlalığını gösteriyor. Ayrıca Türkiye toplumunun kutuplaşmış tavırlarının artmasından, ekonomik gidişattan rahatsız.
Elif (29) ise İngiltere’de yaşıyor. Yurtdışına ilk çıkarken amacının sadece kariyerinde ilerleme kaydetmek, deneyim elde etmek olduğunu söylüyor. Ancak Yüksek Lisans için İngiltere’de fikirleri çok değişmiş. Her ne kadar yalnızlıktan dolayı geri dönmek istediği zamanlar olduysa da, uzaktan bakınca Türkiye’de bazı şeylerin ne kadar problemli olduğunu görmeye başlamış. Tamamen bireysel sebeplerle yurtdışına çıkmış olduğu halde, ekonomik, toplumsal ve siyasi sebeplerle ülkeye dönme isteği azalmış. İngiltere’de alacağı maaş çok fazla iken Türkiye’de aynı işi yaptığında alacağı maaşla bir şeyler yapabilmesinin çok zor olduğunu, aynı emeği verip çok daha az maaş almak istemediğini söylüyor Elif. Ekonomik sebeplerin dışında da asıl sebebinin toplumsal baskılar olduğunu belirtiyor. İngiltere’deki insanlarla daha iyi anlaştığını, Türkiye’deki insanlarla özellikle de kadın hakları konusunda sürekli tartıştığını ve bunun onu çok yorduğunu söylüyor. Türkiye’de çalışırken cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını, aynı şeylerin İngiltere’de yaşanması durumunda cezai yaptırımının bile olabileceğini söylüyor. Kısa vadede Türkiye için pek umutlu değil. Ekonomik ve siyasi faktörlerin bir şekilde değişebileceğini, fakat bu toplumsal yapının değişmesinin çok zor olduğunu, dolayısıyla da yurtdışında kalma fikrinin ağır bastığını söylüyor.
Gruplara üye olanların çoğunluğu Y ve Z kuşağına mensup. Bu kuşaklarda gelecek ve işsizlik kaygısı çok yüksek seviyelerde.
The Deloitte Global’in bu yıl içerisinde yaptığı araştırmada “Ülkenizdeki genel ekonomik durumun gelecek 12 ay içinde nasıl değişmesini bekliyorsunuz?” sorusuna Y kuşağı, yüzde 54 ile “kötüleşecek”, yüzde 17 ile “aynı kalacak”, yüzde 20 ile “iyileşecek” yanıtını vermiş. Z kuşağında ise oranlar sırasıyla yüzde 47, yüzde 17 ve yüzde 18. “Ülkenizdeki genel sosyopolitik durumun gelecek 12 ay içinde nasıl değişmesini bekliyorsunuz?” sorusuna ise Y kuşağı yüzde 48 ile kötüleşecek, yüzde 25 ile aynı kalacak ve yüzde 21 ile iyileşecek yanıtını verirken Z kuşağının oranları da sırasıyla yüzde 42, yüzde 27 ve yüzde 15. Verilere bakıldığında büyük bir umutsuzluk tablosunun hakim olduğu görülebiliyor.
Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliği ile gerçekleştirilen ‘Gençlik Araştırması’nda “Eğitim veya iş amaçlı bir başka ülkede geçici süreli yaşama fırsatı tanınsa yurt dışına gitmek ister misiniz?” sorusuna gençlerin yüzde 76,2’si ‘evet kesinlikle giderim’ cevabını veriyor. “Kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde ülkesini temelli terk etmek” isteyenlerin oranı ise yüzde 64. “Neden başka bir ülkede yaşarsınız” sorusuna gençlerin yüzde 59’ü “Daha iyi bir gelecek” , yüzde 14,6’sı ise “Daha huzurlu bir hayat” cevabını veriyor.
Gençler arasında en popüler olan ülkeler İngiltere, Kanada, Malta, Avustralya ve İrlanda. Genelde dil okulları veya yüksek lisans aracılığıyla gitmeye çalışıyorlar. Eğitim danışmanlarına göre, tam kapanma olduğu dönemlerde bile arayıp bilgi alan binlerce kişi olmuş. Mayıs ayından bu yana ise vakaların azalması ve aşılamanın artmasıyla ön kayıt yaptıranların sayısında ciddi bir artış var. Sadece bir aracı firmayı günde ortalama 22 kişinin aradığı hesaba katılırsa, gitmek isteyenlerin sayısının ne kadar fazla olacağı tahmin edilebilir.
Eğitim danışmanlarının değindiği önemli bir nokta var; iki sene önceye kadar aracı firmaları ziyaret eden danışanlar yurtdışında dil okulunda iyi seviyede İngilizce öğrenmenin, üniversiteyi yurtdışında okumanın veya yüksek lisans yapıp geri dönmenin Türkiye’de ciddi fark oluşturacağından bahsederken, şu anda büyük çoğunluğun tek hedefi dönmemek üzerine yurtdışına gitmek olmuş. Bu sebeple bazı konsolosluklar vize başvurusunda başvuru sahibinin eğitiminden sonra sürekli yaşadığı ülkeye dönmek zorunda olduğunu kanıtlayan bazı belgeler talep ediyor.
Eğitim Danışmanlarına göre yurtdışına gitmeye çalışan kişiler arasında çok farklı profiller var: Gelecek kaygısı ile henüz üniversite ikinci sınıfta olduğu halde mezun olacağı yıl için ön kayıt yaptıranlar, ekonomik durumu gayet iyi olduğu halde siyasi atmosferden huzursuz olup gitmek isteyenler, eşcinsel olması sebebiyle Türkiye’de rahat bir şekilde yaşayamayacağını düşünenler veya sanatla ilgilenip emeklerinin hiçbir şekilde yaşadığı ülkede değer görmediğini düşünenler. Örneğin bir devlet okulunda resim öğretmenliği yapan, aynı zamanda müzikle de ilgilenen 30’lu yaşlarda bir danışan gitmek isteme sebebi olarak kendini güvende ve huzurda hissetmemesinin yanında yaptığı işin değer görmemesini, emeğinin değerinin anlaşılmamasını gösteriyor. Aynı şekilde yine 30’lu yaşlarda engelli ve pek çok ödül sahibi bir performans sanatçısı, sanatının Türkiye’de değer görmemesi sebebiyle yurtdışına yerleşmek isteyebiliyor.
Yurtdışına göç etmek isteyen gruplar sadece gençlerle de sınırlı değil. 71 yaşındaki bir beyle görüşen eğitim danışmanı ilk etapta beyefendinin oğlu veya torunu için aradığını düşünmüş. Gerçeğin öyle olmadığını bir süre sonra anlamış. Beyefendi eski film yapımcısı olduğunu, bazı işleri için İngilizceye ihtiyaç duyduğunu söylemiş ve dil okuluna kayıt yaptırmak istemiş. Şaşkınlık içinde kalan danışman beyefendiyi kırmadan bu durumun pek mümkün olmadığını anlatmaya çalışmış. Fakat beyefendinin ağzından dökülen cümleler de yine gençlerinkine benzer: “Ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum.”