Cengiz Kapmaz

“Hayır” bloku neden başarılı olamayacak?

“Hayır” bloku, eğer kendisini dominant unsur (CHP) üzerinden tanımlama içine girerse kaybeder. Hepimiz biliyoruz ki blok içinde beş ayrı unsur var: Kemalistler, Aleviler, liberaller, Ülkücülerin kentli unsurları ve HDP. Bu unsurları şu ana kadar Erdoğan nefreti dışında herhangi bir ortak değerin bir araya getirdiğine şahitlik etmiş değiliz. O yüzden, sonuç getirmediği artık iyice anlaşılan Erdoğan nefreti yerine, bu beş unsuru bir araya getirecek başka bir ortak paydanın tanımlanması gerekir.

Dağa çıkışlar neden düştü?

PKK’ye katılımın doğası değişmekte. “Sonsuz adanmışlık” ruhuna dayanan eski katılım iradesi, artık kendisini popülerlik ve bireysellik üzerinden ifade ediyor. Çünkü Rojava’daki savaşın medyası var. Bu da gençlerin popüler olma talebini karşılıyor. Rojava’da bireysellik var. YPG üyelerine her ay 100 dolar maaş veriliyor. Giyecek, yeme içme, sigara gibi ihtiyaçlar ayrıca karşılanıyor. Bir Kürt genci Rojava’da savaşı altında araba, cebinde Marlboro ile yaşıyor. Verdiği mücadeleyi de selfie yapıp facebook’ta paylaşıyor.

FETÖ sonrası?

MİT krizinden bu yana 5 yıl 2 ay geçti. 15 Temmuz darbesine kadar FETÖ’den toplam 873 kişi tutukluydu. Darbeden sonra sayı, son mahrem imamlar operasyonu dışarıda tutulursa 42,083’e ulaştı. Hakkında işlem yapılan kişi sayısı ise 105,000’i buldu. Buna karşılık devlet kurumlarının ortaklaşa hazırlayarak FETÖ davalarına esas teşkil etmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği resmi rapora göre, 2000-2016 tarihleri arasında FETÖ devlet birimlerine toplam 400,000 eleman yerleştirdi. Bu sayının 300,000’ini FETÖ’ye kesin sadık kişiler oluşturuyor.

Sıkıştırılmış çelişki

Kutuplaşmayı ne tetikledi diye baktığımızda, karşımıza pek çok faktör çıkıyor. Ötekileştirici, düşmanlaştırıcı bir dil kullanan medya, kendi oy tabanını konsolide etmek için siyasi tansiyonu artırmayı tercih eden siyaset dünyası, bu faktörlerin başında geliyor. Bu andan itibaren, toplumsal farklıkları kendi çıkarlarını konsolide etmek için istismar etmek isteyen medya ve siyasal partiler üzerinden topluma verilecek ayrıştırıcı bir tazyik, sıkıştırılmış (bastırılmış) çelişkinin içine işlediği toplumsal kumaşın yırtılması tehlikesini yaratabilir.

Göğüs göğüse çatışmalar ve umutlar

Askeri sahadaki gelişmeler, güvenlik güçlerinin HPG’nin eylem kapasitesinde önemli oranda zafiyet oluşturmayı başardığını, psikolojik üstünlüğü de ele aldığını gösteriyor. Tüm bu çabaların bir sonucu olacak. Örgüt içinde yaygın kabul gören “çözüm, ancak devleti barışa mecbur bırakacak irade kırıcı bir savaşla gelebilir” mantığına dayanan egemen tez yanlışlanacak. PKK, şiddet yoluyla kırılabilecek bir irade, varılacak bir nokta, kazanılacak bir mevzi olmadığını anlayacak.

Yeni sistem ve kılavuzluk edecek normlar

Yeni dönemde halk, “kaotik çoğulculuktan istikrarlı tekilciliğe” geçişin huzur ve istikrar getirip getirmeyeceğini test edecek. Eğer umduğunu bulamazsa, “istikrarlı tekilciliğin” de huzur ve barış inşa edemediğini deneyimleriyle yaşayacak. O yüzden AK Parti yöneticilerine büyük görev düşüyor. Sadece “milli ve yerli” bir Türkiye inşa eder; o “milli ve yerli Türkiye”yi demokratik kılmazsak, halkta “kaotik çoğulculuktan istikrarlı tekilciliğe geçiş de istikrar getirmiyor” kanaati uyanabilir. Bu da 2019 seçimlerinin sıkıntılı geçmesi anlamına gelir.

HDP oyları erimedi, öyle mi?

Bölgede operasyonların dur durak tanımadan devam ettiği, 13 HDP’li milletvekilinin cezaevinde olduğu, 85 belediyeye kayyum atandığı, yaklaşık 15 bin kişinin KCK’dan tutuklu bulunduğu, AK Parti’nin MHP ile seçim ittifakı yaptığı bir ortamda, AK Parti 595 bin oy artışı yapmış, HDP de 800 bin oy kaybetmiş bulunuyor.

Referandumun topolojisi

AK Parti kadroları ile halk arasında mesafe oluşuyor. Bu mesafe de her geçen gün büyüyor. Eskiden toplumsal merkez belirleyiciydi. AK Parti de bu merkezin aktaranı konumundaydı. Ancak artık toplumsal merkez değil siyasal merkez belirleyici oldu. Bu da siyasal merkezi dominan, toplumsal merkezi pasif konuma getirdi. Halkla parti teşkilatı arasındaki mesafe yeniden yapılandırılmazsa, toplumsal merkeze yabancılaşan bir siyasal merkezin oluşması kaçınılmaz hale gelecek.

ETA stratejisini uyarlayabilir miyiz?

İspanya’nın ETA’ya boyun eğdirdiği stratejiyi sadece “askeri ayakla amansız mücadele, siyasi ayağa hukuki engel” boyutlarıyla görürsek hata yapmış oluruz. İspanya’ya başarılı olma imkanı tanıyan, özerklik modelini etnik çatışmayı yatıştırma ve çözme, Bask milliyetçiliğini ise yönlendirme-yönetme metodu olarak kullanması oldu.

Türkiye’yi ne gibi riskler bekliyor?

Trump yönetiminin, Esad’dan tümüyle kurtulmayı amaçlayan yeni bir yola girmesi halinde, Türkiye’ye vereceği yeni rol, Türk hava sahasını ve NATO üslerini kullanmaktan, muhalifleri her açıdan örgütlendirip silahlandırmaya; Türkiye’nin de dahil olacağı bir Müslüman Ordusu oluşturmaktan, Suriye stratejisinin moral değerleri propagandasını Türkiye’ye ihale etmeye uzanabilir. Ancak bunlar Türkiye’yi çok tehlikeli bir girdaba da sürükleyebilir.

Engin Alan ve PKK

Engin Alan 2013’ten itibaren PKK’nin yerleşim yerlerine iyice yerleştiğini, 2014 yılında ise alan hakimiyetinin yeniden PKK’ye geçtiğini söylüyor. Hattâ 2014 yılı için oldukça ilginç şu tespiti yapıyor: Örgüt 2014 yılında devleti savaş meydanına davet etti; devlet meydana çıkmaya çekindi. Alan, devletin PKK’nin savaş davetine ancak 2015 yılında karşılık verebildiğini vurguluyor.

Kürt seçmeni üzerinde yeni sosyoloji etkili olacak

7 Haziran 2015 genel seçimlerinde, ana akım medyanın da katkısıyla, HDP’nin güçlendirilmesi, AK Parti’nin zayıflatılmasının demokratik çözüme güçlü bir katkı sağlayacağı yanılsaması oluşturulmuştu. Çözüm süreci de asıl bu yanılsamanın kurbanı olmuştu. 16 Nisan’da, 7 Haziran seçimlerinin bir tür rövanşı oylanacak.

Tuzak

AKP ile Kemalist kadroları karşı karşıya getirmeye yönelik yeni kampanyalar başladı. İçerden ve dışardan, 15 Temmuz’u FETÖ’nün yapmadığına; kısmen veya tamamen Kemalist kadroların işi olabileceğine dair iddialar yükseliyor. Amaç, ordu içindeki Kemalistleri provoke edip ezmek ve bir kere daha FETÖ’nün önünü açmak olabilir mi?

O silahlar ileride Türkiye’ye çevrilir mi?

Yarı-konvansiyonel kılınmış bir PKK, askeri açıdan zafer kazanabileceği beklentisine girerek müzakere ve barış görüşmelerini tamamen bir tarafa bırakabilir. Özellikle tanksavar kapasitesi kazanmış bir PKK, yeniden kent savaşlarına girmeyi göze alabilir. HPG, sınıra yakın bölgelerde, Dersim, Diyarbakır, Bingöl gibi iç kırsal yerleşim yerlerinde hava savunma sistemleriyle donatılmış mevziler ve üsler inşa edebilir.

Eylem ilkesi, değer ilkesi

Diplomatik kriz kararsızlar üzerinde eşit bir değişim yarattı. Kararsızların yarısı Avrupa’nın kendi değerlerini ayaklar altına alan tutumunun milli gururu rencide ettiğini düşünürken, diğer yarısı de Evet cephesinin oyları etkilemek için krizi kurguladığına hükmetti. Muhafazakâr değerleri daha özgür yaşam formları içinde ifade etmeyi tercih eden bir kadın kesimi ise, Avrupa üzerinden AK Parti’nin sıkıştırıldığı zannına kapıldığı için, yeniden kendi değerlerini korumayı ön plana aldı.

Konfederal entegrasyon

Konfederal entegrasyonun diplomatik boyutu, dış siyasette ortak hareket etme ufkuna dayanır. Türkiye, Barzani bölgesinin dış saldırılardan korunması için hamilik rolünü üstlenmeli. Bu konuda karşılıklı taahhütler içeren bir anlaşma imzalanmalı. Siyasal boyut kurgulanırken ise masadaki en önemli konu PKK olacak.

Kaçınılmaz verimli gerilim

Türkiye, miting izni vermeyen ülkeleri eleştirmekte yerden göğe kadar haklı. Ancak haklılığını ifade etme formlarında hatâlar yapıyor. Atarlanmalarını daha sofistike, daha evrensel, daha yapıcı bir eleştirel dil kullanarak yapsaydı, dünya kamuoyunun gönlünü kazanırdı. Avrupa içinde hakim zihniyet gibi düşünmeyen demokrat kamuoyunun da gözüne girerdi. Ayrıca, krizi kendisinin ekonomik zarar göreceği noktalara taşımasına gerek yoktu. Çünkü krizi kurgulama ve büyütme şekli rakibinden çok kendisine zarar verir hale gelmeye başladı.

Barzani Şengal’de karizmasını çizdirir mi?

Şengal, Kürt topraklarının en uç sınırında, hudut bölgesinde yer alıyor. Bu bölge hangi siyasi güç tarafından ele geçirilirse o güç Kürt topraklarını koruyan ve himaye eden bir stratejik önderlik konumuna yerleşmiş olacak. Eğer KDP Şengal’i PKK’ye bırakırsa, Barzani kendi karizmasını çizdirmekle kalmaz; kendi kitlesi üzerinde de PKK lehine psikolojik bir kırılma yaratmış olur.

AK Parti’nin Kemalist kadrolara ilişkin bir politikası var mı?

15 Temmuz sonrasında Kemalist kadrolar arasında yaşanan AKP ile işbirliği yapıp yapmama mücadelesi, Hürriyet’in manşeti ile su yüzüne çıktı. Aslında hükümet ile Kemalist kadrolar arasında değil, Kemalist kadrolar içindeki bir krizdi. Kemalist kadroları kim himaye ve kontrol edecek çekişmesiydi. Yanlış okundu. Kişi olarak, Kemalist kadroların toptancı bir dille eleştirilmeleri ve zan altında bırakılmalarına karşıyım.

Yanıt bekleyen sorular!

Milletvekili Tanal’ın şu sorulara yanıt vermesi herhalde herkes tarafından arzu edilir: * Bu “bilgi” size nereden geldi? İddiayı kamuoyunun dikkatine sunmuş olduğunuza göre, kaynağınızı güvenilir buldunuz. Niçin? Şimdi ise, sizi yanıltan kaynağı teşhir etmeyi düşünüyor musunuz? * Size ulaşan bir “bilgi”yi kontrol etmeden ve belgelendirmeden, neden derhal açıklama gereği duydunuz? Size ulaşan her “bilgi”yi teyid ettirmeden açıklar mısınız?

MHP Kürtleri rahatsız mı eder dediniz?

Kürt halkının yarıya yakınının HDP çizgisine destek verdiği doğrudur. Ama bir diğer doğru da halkın diğer yarısının HDP’ye oy vermediğidir. Eğer sizin mantığınızdan yola çıkarsak, bize de şunu söyleme hakkı verirsiniz: “HDP’nin CHP ile çok haşır neşir bir görüntü vermesi, HDP dışındaki Kürtleri rahatsız eder.” HDP’li Kürtler yıllarca kendilerini ezen, yok sayan Kemalistlerle yan yana gelebilir, sorun olmaz; ama HPD’ye oy vermeyen Kürtler MHP’den rahatsızlık duyacak, öyle mi?

Suriye Kürtleri ile uzlaşabilir miyiz?

Türkiye’nin Rakka operasyonunu PYD-YPG ile birlikte yapması, IŞİD belasını Ortadoğu’dan söküp atmak açısından faydalı olur. Bu hamle en çok Amerika’yı ve Batı’yı sevindirir. “Kulun istediği bir göz, Allah verdi iki göz” diyecekleri kesin. Ancak ortak operasyonun Suriye Kürtleri ile yaşanan sorunların çözümü için tarafları yakınlaştıracağı, hattâ Kürt sorununun çözümünü de kolaylaştıracağı şeklindeki tezlere iyimser yaklaşmamızı gerektiren reel-politik bir durum mevcut değildir.

El Bab: Hezimet mi, destan mı?

Askeri açıdan sabırlı, uzun soluklu bir strateji izlendi. Oğerasyonun mahiyeti, derinliği, öldürülen IŞİD’li militan sayısı ve ele geçirilen cephane esas alındığında, verilen kayıplar uluslararası ölçülerin çok altında. TSK düzenli, son derece sakin ve objektif bir bilgilendirme uygulamasıyla kamuoyunun bilgi ihtiyacını giderdi. MİT, sahada sergilediği başarıyı perde arkası bilgilendirmelerle medyanın spekülasyonlardan etkilenmemesinde de gösterdi. Bu da kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek olası dezenformasyonları engelledi. İktidarı ve muhalefetiyle siyasiler, El Bab operasyonunu bir devlet operasyonu olarak götürdü; güncel iç tartışmaların mezesi yapmadı.

Yargılananın yargısı

“Yargılanın yargısı,” kendisini yargılayanı, yargılama yaptığı için ayıplıyor. Arayışın daha kötü bir değer ve sistem inşasına yol açacağını ifade ediyor. Bunu da tepkiselliğini eleştirellik kılığına sokarak başarıyor. Her halükârda, değişikliğe itiraz eden zekânın kurnazlığıyla karşı karşıyayız. “Yargılananın yargısı,” yeni sistem öneren aktif güçler karşısında kendisini tepkisel güçler olarak değil eleştirel güçler olarak konumlandırıyor.

Trump ve PKK

Eğer CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Türkiye temaslarında bir uzlaşmaya varılabilirse (varılabildiyse), geçmişte uygulanan NSA projesi yeniden hayata geçirilecek. Önce PKK lider kadrosu hedef alınacak, daha sonra da PYD’nin PKK’den ayrıştırılmasına çalışılacak. Ama Amerika, Ortadoğu ve özellikle İran konusunda istediklerini elde edemeden PKK-PYD gibi stratejik bir kartı elinden çıkarır mı?

Boynunu büken öksüz lâle: Telafer

Bu güzel Türkmen şehrinden bugün geriye hiçbir şey kalmadı. Önce Amerika, Şii ve Sünni aşırı uçlara ev sahipliği yaptığı iddiasıyla 2004-2008 yılları arasında şehri sık sık bombaladı. Zaten bozuk ve yetersiz olan altyapı, bombardıman yüzünden kullanılmaz hale geldi. Daha sonra sahneye IŞİD çıktı. 2014 yılı Haziran ayında şehri işgal etti. Nüfus 150 bine düştü. Çatışmalar en büyük zararı kentin kültürel ve tarihsel dokusuna verdi. Geriye ne 1300 yıllık Telafer Kalesi, ne Hz. Yunus, ne de Hz. Ali’nin amcası Saad’ın türbesi kaldı. Koskoca bir kentin hafızası yerle bir edildi.

Tarafsızları kim etkileyecek?

Evet diyecek seçmen sosyolojisine baktığımızda karşımıza çok ilginç bir yüzde 10’luk kesit çıkıyor. Bunları iki kategoride genelleyebiliriz. Birinci kategoriyi “yetmez ama evetçiler,” ikinci kategoriyi ise “eleştirerek sahiplenenler” oluşturuyor.

Her doğru hakikat değildir

Amerika'da vuku bulan kavga iyilikle kötülüğün kavgası değildir. Tez ile antitezin kavgası hiç değildir. Ya nedir? Sistem içi iktidar kavgasıdır. Geminin dümenine kimin oturacağı kavgasıdır.

Beş tarz-ı itiraz

Parlamenter sistemde üst düzey bürokrat atamalarını başbakan ile cumhurbaşkanı yapıyordu. İkili yürütme tek yürütmede birleştirildiği için atamaları artık başkan yapacak. Halkın iradesini arkasına alan başkanın bürokratları ataması meşruiyet krizi doğuramaz.

Rıdvan Hoca siyaset yapamaz mı?

Sporcunun da siyaset hakkı vardır. Siyasi görüşlerin ifade etme tercihi vardır. Tıpkı biz gazeteciler, bilim insanları, kanaat önderleri, işadamları gibi. “Siyasetçiler spora karışabilir ama sporcular siyasete karışamaz” düşüncesinden de artık sıyrılmamız gerekir. Dolayısıyla ben sporda siyasetten uzak duran futbolcular, basketbolcular, voleybolcular, yüzücüler, halterciler değil, siyasi görüşünü medeni sınırlar içinde açıklayan ama işini de profesyonelce yapan kişiler istiyorum.