Ana SayfaYazarlarGöğüs göğüse çatışmalar ve umutlar

Göğüs göğüse çatışmalar ve umutlar

 

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), bu kış PKK ile mücadelede ezber bozdu. Kış şartlarını kendisi için avantaj, HPG için dezavantaja çevirdi. Başarılı da oldu. Dersim, Diyarbakır, Bingöl, Bitlis, Mardin, Van, Şırnak ve Hakkari’de HPG kadrolarının barındığı üslere, kimi yerlerde 6 metreyi bulan kar koşullarında seri operasyonlar gerçekleştirdi. HPG’nin yaz için hazırladığı barınaklara, lojistik sığınaklara ve cephane noktalarına girdi.

 

TSK’nın kış koşullarında böyle bir askeri operasyon yeteneği sergilemesi, HPG üzerinde önemli izler bıraktı. Çünkü operasyonlarla birlikte HPG, özellikle Dersim, Bingöl, Diyarbakır, Bitlis gibi bölgelerde eylem yapma kapasitesini büyük ölçüde yitirdi. Bu kapasiteyi tekrar kazanabilmek için uzun ve zahmetli bir çalışma yapması gerekecek. Bu da 2017 yılı planlamasını ciddi surette aksattıracak.  

 

Güvenlik güçleri, kış operasyonları planlamasını tamamladıktan sonra Mart ayından itibaren operasyonların niteliğini değiştirdi. Polis ve jandarma pek çok ilde, özellikle de kırsal yerleşim yerlerinde, HPG’nin hem kurye hem milis olarak kullandığı isimlere yöneldi. Bu operasyonları da önemsemek gerekir. Çünkü güvenlik güçleri HPG’nin lojistik ve ikmal için kullandığı milislerin, HPG’nin reorganize olması, yeni imkan ve kabiliyetlere kavuşması açısından önemli roller ifa ettiğini düşünüyor.

 

Botan kader belirleyecek

 

TSK, Nisan ayında karların erimeye başlaması ile birlikte bu sefer sınır hattına konsantre olmaya başladı. İkinci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel, Şırnak’ın Bestler – Dereler bölgesinde kapsamlı bir operasyon başlattı. Pek çok noktada göğüs göğüse çatışmalar yaşanıyor. TSK’nın girdiği alan PKK tarafından Botan olarak tanımlanıyor ve HPG açısından stratejik öneme sahip. Çünkü coğrafya (1) Haftanin, Behdinan ve Gare üs ve kamplarını (2) Kasrik Boğazı ve Şenoba güzergâhı üzerinden (3) Kato ve Cudi dağlarına bağlıyor.

 

Amaç  yatay ve dikey olarak Sinaht-Behdinan-Gare-Haftanin hattı ile Kato dağı arasındaki her türlü irtibatı; kadro, cephane ve sair lojistik hizmetler gidiş-gelişini kesmek. Kato ve Cudi, sınır hattından gelen her türlü kadro ve cephanenin toplandığı, buradan da Türkiye’deki diğer örgüt kampları ve üslerine aktarıldığı stratejik dağıtım arterleri.

 

TSK karlar erimeden sınır hattında, Cudi’de ve Kato’daki stratejik yükseltileri, tepe ve mevzileri ele geçirmek istiyor. Çünkü gerilla mücadelesinde altın bir kural var. Araziye hakim olan alana hakim olur. Alana hakim olan savaşa hakim olur.

 

Sırada Zağros var

 

Mücadele Bestler – Dereler hattıyla sınırlı kalmayacak. Hazırlıklara bakılırsa Çukurca – Şemdinli hattına kayacak. Bu hatta örgütün Avaşin (Dağlıcı karşısı), Metina (Çukurca karşısı), Zap, Hakurk ve Kandil gibi stratejik açıdan büyük önem taşıyan üsleri ve kampları var. Bu coğrafyayı önemli kılan, Zağros Dağları ve Şekif Dağı. Sarp, yalçın vadiler, dik kayalıklar ve tepeler, bu coğrafyada kalıcı olmayı zorlaştırıyor. Bu faktör de dahil olmak üzere, her iki dağın Türkiye ile geçişi sağlayan güzergâhları üzerinde kimin üstün ve egemen olacağı, bu hattaki askeri başarının en önemli kriteri.

 

Türkiye içeride savunma bariyeri kurmak yerine genelde sınır hattında bariyer kurmayı esas aldı. Bu hattın Lolan ve Hakurk’a kadar uzatılıp uzatılmayacağı henüz netlik kazanmış değil. Ancak bu hatta hakim olan gücün çatışmalarda önemli bir ayrıcalık elde edeceği, geçmiş deneyimlerden biliniyor. 1990’lı yıllarda TSK’nın gerilla mücadelesi stratejisinin oluşturulmasında büyük katkıları bulunan Engin Alan da Terör – PKK. 40 yıllık ihanet başlığıyla yayınladığı kitapta bu bölgelere özel dikkat çekiyor; buralarda elde edilecek üstünlüğün mücadelenin karakterini etkilediğini vurguluyor.

 

‘Çizgiyi aşma’ mesajı

 

TSK içerde verdiği mücadeleyi göğüs göğüse çatışmalarla yaygınlaştırıp derinleştirirken, eş zamanlı olarak önceki gün Sincar bölgesini hedef aldı, YPG mevzilerine bomba yağdırdı. YPG, 20 savaşçısının yaşamını yitirdiğini, 20 üyelerinin de yaralandığını duyurdu. ABD ve Barzani’nin onayı olmadan gerçekleşmesi mümkün olmayan operasyonda, ilk kez YPG’ye büyük kayıp verdirildi. Saldırı ile PKK’ye şu mesaj verildi: Rojava alanı dışında örgütlenmene ve mücadele etmene izin verilmeyecek. Eğer buradaki mücadeleyi Türkiye içine aktaracak şekilde kullanırsan, bunun sonuçları olacak.

 

Zaten hava operasyonunun düğmesine de, Diyarbakır’daki tünel saldırısında kullanılan bir ton patlayıcının Rojava üzerinden Türkiye’ye sokulduğunun netleşmesinden sonra basıldı.

 

Sonuçları olacak mı?

 

Askeri sahadaki gelişmeler, güvenlik güçlerinin HPG’nin eylem kapasitesinde önemli oranda zafiyet oluşturmayı başardığını, psikolojik üstünlüğü de ele aldığını gösteriyor. Sırada HPG’nin sınır ötesi imkan ve kabiliyetleri var. Güvenlik yetkilileri, bu imkan ve kabiliyetlerin zayıflatılmaması halinde HPG’nin içerdeki örgütlenme ağını yeniden organize edeceğini gündeme getirerek, olası sınır dışı operasyon seçenekleri üzerine kafa yoruyorlar.

 

Tüm bu çabaların bir sonucu olacak. Örgüt içinde yaygın kabul gören “çözüm, ancak devleti barışa mecbur bırakacak irade kırıcı bir savaşla gelebilir” mantığına dayanan egemen tez yanlışlanacak. PKK, şiddet yoluyla kırılabilecek bir irade, varılacak bir nokta, kazanılacak bir mevzi olmadığını anlayacak. Böylece PKK’nin savaş örgütünden barış örgütüne dönüşmesini engelleyen en önemli mantalite ortadan kalkmış olacak. Örgütün sıklet merkezi de yeniden İmralı’ya kayacak.

 

- Advertisment -