Egemen Kurtoğlu

İbn Haldun, Erdoğan ve Ak Parti iktidarını açıklayabilir mi?

Erdoğan ve Ak Parti’nin öyküsü, İbn Haldun’un Mukaddime’de hükümdar ve iktidarın tavırlarındaki değişimlerin anlatıldığı bölümlerle tam bir paralellik oluşturur. İbn Haldun’a göre insan tabiatında hemcinslerine karşı galip ve üstün gelmeyi, onlara hakim olmayı amaçlayan bir huy vardır: Tagallüb. Eğer başka nedenlerle engellenmezse iktidar süreci bu huyun giderek dozunu artırdığı ve gerçekleştiği çeşitli aşamaları açığa çıkarır. Erdoğan’ın hikayesi bu aşamaların hepsini içeriyor. Son aşama hariç.

İran sinemasından yine parlak bir örnek: Güzel şeylerin olmasından bile korkan “Leyla’nın Kardeşleri”

İnsanın sürekli alışık olduğu duyguya dönmek istemesi, yalnızca olumlu duygulara özgü değil. Sürekli başarısızlık ve mutsuzluk duygusunu taşımış birisi de bildiği, alıştığı o duyguya dönebilmek istiyor. Çünkü yabancısı olduğumuz durumların bize vereceği tek duygu, kaygıdır. Bu yüzden Leyla’nın erkek kardeşlerinden biri olan Ali Rıza’nın dediği gibi, güzel şeylerin olması bile insanı bazen korkutabiliyor.

Sivil toplum olarak akademi versus influencer akademisyenler

Üniversitelerimizde sivil toplumun üretilme imkanı giderek zayıflamaktadır. Bunun sonuçlarını sosyal medyada ortalama bir Anadolu ilçesi kadar takipçisi olan akademisyenlerimizin paylaşımlarında görebiliriz. Neredeyse hiçbir toplumsal, politik meselede konuşma sorumluluğunu üstlenmeyen; fotoğraf, kitap ve özlü söz paylaşımı yaparak kişisel popülaritelerine oynayan ve her geçen gün birer influencera dönüşen komik bir hali ifade ediyorlar.

“Politiktir” demek ne demektir?

“Kadın cinayetleri politiktir”, “doktorlara şiddet politiktir” derken aslında ne demek isteniyor? Toplumsal olaylar politik midir? Bir olayın politik olmasından ne anlaşılmalıdır? Politika yalnızca iktidarın ürettiği bir şey midir? Sınırları nelerdir? Bu kritik sorulara cevap vermek için kavrama yeniden dönmek doğru olabilir.