Oral Çalışlar

‘Sen niye aramıyorsun?’

Moskova’da 5 saat 40 dakika süren Erdoğan-Putin görüşmesi sonunda bir bildiriyle uzlaşma sağlandı ve ateşkes kararı alındı. İçerideki gündeme gelirsek: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP...

Avrupa mülteciler konusunda bölündü

Hükümetler ve AB, bu durumu savunmakta zorluk çekiyor. AB kamuoyu tam anlamıyla bölünmüş durumda: “Güvenlikçiler” ve “Özgürlükçüler”… AB değerleri mülteciler konusunda bir sınavdan geçiyor.

Karmaşa, göç, askerileşen siyaset…

Bu gerilim ortamında Fırat’ın doğusuna askeri “operasyon” yolu tercih edildi. Burada “güvenli bölge” diye tanımlanan bir alan, Türkiye’nin kontrolüne geçmiş durumda. Ancak barındırdığı çatışma potansiyelini hesaba katmak gerekiyor. Fırat’ın batısı, şu anda yangın yeri.

Avrasya ekseni, Batı ekseni

Moskova’nın Suriye’nin arkasından çekilmediğini gördük. İşte bütün bu gerilimli ortam içinde, Putin Ankara’ya gelmeyince, Erdoğan Putin’le görüşmeye Moskova’ya gidiyor. “En kötü sulh, en iyi harpten evladır” sözü boşuna söylenmiş bir söz değil. Erdoğan-Putin görüşmesi, çatışmayı tırmandırmamak, bölgesel bir savaşın içine çekilme tehlikesini bertaraf etmek için bir imkan.

Şekibe Çelenk, Muzaffer Erdost: Bir tarih gidiyor

 Şekibe Çelenk ve Muzaffer Erdost’u arka arkaya yitirdik. 1960’ların Ankara’sı. Üniversite kaynıyor. Türkiye İşçi Partisi 15 milletvekiliyle Meclis’te. Yeni bir Türkiye kurulacağı umudunun en...

Yaşar Kemal…

Yaşar Kemal, 20. yüzyıl yazınında iz bırakmış, dünyanın değişim ve ilerlemesine katkıda bulunmuş bir öncüydü. Esen rüzgara karşı durur, baskılara boyun eğmezdi. Onun birleştirici gücüne şimdi daha çok ihtiyaç hissediyoruz.

Mithat Sancar’la yeni bir HDP mi?

Dört ülkeye yayılmış olan Kürtler içinde; Türkiye Kürtleri, gelişmişlik düzeyleri, örgütlenme ve siyaset yetenekleri, ekonomik ve entelektüel güçleriyle, her şeye rağmen etkili ve ilginç bir konumdalar. HDP, işte bu konumu temsil edebildiği ve savunabildiği oranda başarılı olabilir.

“Memleket zor zamandayken…”

Düne kadar AB kriterlerini savunan, demokratikleşme, insan hakları konusunda duyarlılık gösteren bazı kesimler, şimdi “artık mecburuz” havasında. Bize, özgürlük taleplerinden, demokrasi isteğinden, adil yargılama çabalarından vazgeçmemiz gerektiğini anlatıyorlar. Bizi inandırmaya çalışıyorlar.

Adalet Bakanı ile dört saat

Bakana yöneltilen ilk soru, doğal olarak, Osman Kavala’nın yargılandığı ve 9 sanığın beraatiyle sonuçlanan dava konusundaydı. Verdikleri beraat kararının ardından 3 hakim hakkında HSK tarafından “soruşturma açılması”na izin verilmesini de tartıştık. Bu tablonun vahameti değişik eğilimdeki gazeteciler tarafından dile getirildi.

Nereye kadar?

Batısında ise Esad rejimi ile Rusya ve İran arasındaki dayanışma... Her iki süper devletle doğrudan karşı karşıya gelinen bir tablo... Biriyle gerilirken diğerinin desteği aramak, acaba ne kadar gerçekçi ve sürdürülebilir bir duruma işaret ediyor? Türkiye şimdilik bu politikasıyla ilgi topluyor olsa da uzun vadede işler tersine dönebilir. Ayrıca iki süper devletten bağımsız çözüm kanalları da açmaya ihtiyacımız var. Bölgenin yerli güçleriyle... Suriye yönetimiyle ve bölge Kürtleriyle...

Savaşçı dilden uzak durmak

Buna karşın, dünyanın dört bir yanındaki yayınlara baktığımızda, Türkiye ile Suriye arasındaki çatışmada Moskova’nın Esed’in arkasında durduğu ve Türkiye’nin İdlib’den çıkarılmasından yana olduğu görülüyor. Türkiye’nin buna karşı daha sert hamlelere başvurması, ne gibi sonuçlar doğurabilir? Suriye’nin kendi başına hareket etmediği ve eninde sonunda bu gerilimin asıl muhatabının Moskova olduğu bir gerçek.

Standardın ‘AB’si…

AB’ye bardağın boş tarafından bakarsak: Ulusal bencillikler, sağ- milliyetçi-ırkçı zihniyetin sürekli yeniden üremesi, dünya yoksulluk ve baskı rejimleri altında acı çekerken, “gemisini kurtaran kaptan” rolünü oynayan hükümetler... Denize dökülen mülteciler... Gıda konusuna dönersek… AB’nin gıda standartları aynı zamanda demokratik bir toplumsal birikimin ürünü.

İnsan hatalarını nasıl önleyeceğiz?

Örneğin Van’da yaşadıklarımız: İlk çığ düştüğünde 8 yolcu yaşamını yitirdi. İlk günün sonunda 2 kişiye ulaşılamadı. Bu kez onlarca kişi, çığdan kurtarma tecrübesi yokken olay yerine koştu. Devlet görevlisi, yapılacak son şeyi yaptı, iş makinesi yolladı. Uzmanların saptadıkları bazı hatalar: İkinci bir çığ ihtimaline karşı önlem alınmadı.

Anayasa Mahkemesi’nden “hukuk” çağrısı

Osman Kavala davasında, benzer bir hak ihlali dikkat çekiyor. 1961 yılından bu yana bütün anayasalarda yer alan bir madde var. 2004 yılında yapılan değişiklikle iyice pekiştirilen bu madde; “bir çelişme halinde uluslararası anlaşmalardaki hükümler esas alınır” diyor.

İdlib: Suriye’de işler zorlaşıyor

Doğu Akdeniz’den, Libya’dan, Suriye’den olumlu sinyaller gelmiyor. Bölgede Türkiye aleyhtarı bir büyük ittifak oluşmuş gibi bir hava var. Bir süre önceye kadar, değişik uluslararası kombinasyonlardan yararlanılarak, ABD-Rusya rekabeti dahil değişik çelişmeler kullanılarak, belli bir yol alınabiliyordu.

Uygarlık insanlığın ortak mirasıdır

Bazı düşünürler uygarlığı bilim üstünden tanımlar, bazı düşünürler akıl. Uygarlığa başka bir tarafından bakınca, görünen manzara “canavarlık”tır.

Fayları değil binaları konuşalım

Elazığ’da, en büyük can kayıplarının yaşandığı binalara bakıldığında, eksik malzemeyle yapılmış, beton dayanma süresi bitmiş, mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş binalar olduklarını görüyoruz. Bölgede inceleme yapan inşaat mühendisleri odalarının temsilcileri, bu eksiklere dikkat çekiyor.

Mor Çatı’ya ‘Mor Çete’ diyenler…

 24 sene önce eşcinsellere yönelik saldırı çağrıları yapılınca 16 Ekim 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşemde bu fanatizme dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Başlığı şöyleydi:...

Rahşan Ecevit…

Üzerinde kahverengi tayyör, krem rengi bluzuyla Rahşan Ecevit, kendisini dikkatle dinleyen Bülent Ecevit’e, ‘İyi ki içeridesin Bülent, bu CHP soruşturması yüzünden evimize milletvekilleri doluşacaktı, sen de buradaki kadar rahat savunmanı hazırlayamayacaktın. Bir bakıma iyi oldu tutuklanman’ dedi".

Hrant Dink’i kalıcı yapan…

Anadolu’nun dört bir yanında Hrant’ı kalıcı kılan, haklı bir davanın peşinden koşması ve Anadolu topraklarına bağlılığı... 2000 yılının Haziran ayı, Hrant’la birlikte Trabzon’a bir toplantıya gitmiştik. Her zamanki heyecanıyla, “Oral, buralarda bir manastır olmalı, gidelim mi?” dedi. İpek’le (Çalışlar) birlikte üçümüz manastırı aramaya gittik. Sorup soruşturduktan sonra Kaymaklı Mahallesi’nin tepelerindeki Ermeni manastırını bulduk.

İran’da sanatçılar, gazeteciler: “Yurttaş değil esiriz…”

İranlılar sokakta rejim karşıtı gösterilerini sürdürürlerken İranlı ünlü kadın oyuncu, gösterilerde öldürülenlerin anısına, İnstagram'da, kendi fotoğrafını kaldırıp, yas tuttuğunu göstermek amacıyla çerçeve içinde boş bir siyahlık bıraktı. Ardından da eleştirilerini sıraladı.

‘Kanıma dokunuyor’

Ancak ben ne dersem diyeyim, bu “konuşma sanatı” belli ki bu döneme özgü olarak sürecek. Kim daha yüksek sesle bağırır ve “hain kollamak” üzere ortalığa çıkarsa, o daha çok ilgi çekecek. Doz yükseltmek istediğinde önüne mikrofon da konacak. Sorunlu bir tablo…

İran güçlenerek çıkamaz…

Kasım Süleymani’nin cenazesine toplanan yüzbinleri, “yönetim etrafında birleşme” diye okumak gerçekçi değil. ABD'nin Irak Büyükelçiliği’nin basılmasıyla başlayan gerilimi tırmandırma stratejisi Trump’a bir şey kaybettirmedi. Aksine yaklaşan başkanlık seçimlerinde elini güçlendirdi. İran ise bölgede efsaneleşmiş bir askeri liderini kaybetti. Kaybettiğiyle kaldı.

Evrensel militarizm dalgası

Obamaların, Clintonların, Tony Blairlerin vaad ettikleri, neo-liberal dünya artık geride kaldı. Zaman Trumpların, Putinlerin, Boris Johnsonların, ömür boyu iktidarda kalacağını ilan eden Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’lerin zamanı.

Kim kaybedecek: Trump mı, İran mı?

Kim kârlı çıktı sorusuna yanıt arayanlardan birisi de İsrail’in etkili gazetesi Haaretz’in Genel Yayın Yönetmeni Aluf Benn’di. Dünkü makalesinin başlığı şöyle: Trump Süleymani’nin hatasından yararlandı, en kârlı çıkan ise Netanyahu oldu. Yazıdan bir paragrafı aktarıyorum: “Süleymani’nin öldürülmesi tekerleği geri çevirdi.

ABD medya kralı tecavüzcü Roger Ailes

“Denge ve adalet getireceğiz” sloganıyla ortaya çıkan Roger Ailes’in, kariyeri yalan haberlerle büyüyor. Sekreterini, haber sunan editörleri, muhabir kadınları aşağılayarak, ezerek, seks yapmaya zorluyor. Bir kadın gazetecinin onu dava etmesi üzerine gerçekler ortaya seriliyor.

Umut belki gelecek sayfadadır…

Her yeni yılı umutla karşılayan iyimserliğimi sürdürmeye çalışıyorum. Bu seferki beklentilerim ve hislerim biraz daha farklı. Geçtiğimiz yıl inişli çıkışlı bir yıl oldu. Maalesef hâlâ düşünceleri nedeniyle, yazıp çizdikleri nedeniyle tutuklananlar var. Yargı-siyaset ilişkisi sağlıksız bir zeminde.

CHP Kürt sorununa yönelirken

 Çözüm sürecini iki parti destekliyordu: AK Parti ve HDP. İki parti, kökten karşı çıkıyordu: CHP ve MHP. Süreç kırılıp buzluğa kaldırılınca, denklem değişti. AK...

Yargıyı idareye havale…

Yani tahliye edilecekse bu kararı da Bakanlık versin demiş bulundu. İç hukukun da, bağlı olduğumuz uluslararası hukukun da, "yeter" dediği bir noktadayız. AB ile insan hakları ihlali noktasında ortaya çıkan gerilimde, bu kararın savunulacak bir yanı kaldı mı?

Şahika Tekand’ın İo’su Zeus’a meydan okuyor

 Şahika Tekand, Esat Tekand ve kızları Zeynep Gedizlioğlu... Herbiri ayrı yetenek. Sanat dünyasında farklı özellikleriyle bilinirler. Türkiye sınırlarını aşan başarılarını izlediğimizde gururlanırız. Onlar aynı...