Vahap Coşkun

Kurtları yaya bırakan ‘tilkiler’

Hatırlamak istemedikleri, alt liglerde süründükleri zamanlar olsa da LC genellikle Premier Lig ile Birinci Lig arasında gidip gelen bir “asansör takım” hüviyetine sahip olmuş. Şimdi ise dünyanın en zor liginin tepe noktasında, hem de arkasında birçok devi geride bırakarak.

Dokunulmazlıkların kaldırılması (3)

Sorun çözmek için güçlükle inşa edilmiş bir pencerenin kapatılması, siyaseti iş göremez hale getirir. Demokratik mekanizmalar körelir, talepler ve eleştirilerin dile getirileceği zeminler aşınır ve hatta zemin kayması yaşanır.

HDP’nin mecburi dönüşü

HDP şimdi kayıplarını demokrasi savunusu ile telafi etmeye çalışacak. Bunu ne kadar başarabileceğini bugünden kestirmek güç. Çünkü bu, kendisi kadar diğer aktörlerin de nasıl bir siyaset izleyeceğine bağlı. Ama kesin olan şu ki; ortadaki tahribat nedeniyle HDP’nin işi geçmişe kıyasla çok daha zor olacak.

Dokunulmazlıkların kaldırılması (2)

Meclisin görüşeceği bu düzenleme tamamen hukuka aykırı. Bir kere, mevcut anayasa milletvekillerine ceza yargılamasında bir muafiyet hakkı tanımıştır. Geçici bir madde ile milletvekillerine tanınan bu hak ellerinden alınamaz. Zira ceza yargılamasında şüpheli, sanık ve hükümlülerin aleyhindeki bir düzenleme geriye yürütülemez.

Dibe vurmak

Eminim kendini çok cesur, çok “mert”, çok “delikanlı” olarak görüyorsun. Oysa yaptığının bırak cesurlukla, bırak, “mertlikle” bırak “delikanlılıkla”, insanlıkla alakası yok. Kusura bakma ama eğer az buçuk insani değerlerden nasibin almış olsaydın, böyle rezil bir hareketin içinde olmaz, senden habersiz birine saldırmazdın.

Dokunulmazlıkların kaldırılması (1)

Türkiye gibi sorunlu demokrasilerde dokunulmazlığın özellikle muhalefet için çok büyük değer taşıdığı da izaha ihtiyaç duymaz. Muhalefetin yapması gereken,dokunulmazlığa gözü gibi bakmasıdır. Zira onu iktidarın olası zorlamalarından koruyacak olan budur.

Mahkemeye düşmek

Şimdi, gerek ezelî ve gerek nevzuhûr Bahçeli taraftarları bunun bir operasyon olduğunu söylüyorlar. Eğer öyleyse, Bahçeli kendi kendine operasyon çekmiş demektir. Zira MHP’yi mahkemeye düşüren Bahçeli’nin tercihleridir, başka bir şey değil.

İki dilek

Bir futbol aşığı, kendi takımından umut kestiğinde futbol adına kendisine mutluluk verecek yeni arayışlara girer. En azından ben öyle yaparım. Etrafa gözümü gezdirir, sevincine katılabileceğim yeni heyecanlara yelken açarım.

Toplumsal barış ve ekonomi

Çözüm sürecinin devam ettiği dönemlerde ekonomik göstergeler yukarıya doğru seyretti. Yatırım, teşvik, turizm ve istihdam arttı. Ancak çatışmalarla birlikte göstergelerin yönü aşağıyı göstermeye başladı. Diyarbakır’da 2011’de 12, 2012’de 8, 2013’de 11, 2014’te 8 fuar düzenlendi. 2015’in ilk yarısında 4 fuar yapıldı, ancak sonbahardaki tüm fuarlar iptal edildi. 2016 için üç fuar plandı, ama sonra güvenlik gerekçesiyle bundan da vazgeçildi.

Tarihten ders almak

Konuşmaya dönmek ve siyasetle ilerlemek konusunda ısrar edilmeli. Aksi takdirde çözümsüzlük döngüsünden çıkılmaz. Ve bu döngü giderek daha fazla maliyet yaratıp kendini tekrar eder. Tarih öyle diyor!

Savaş davullarıyla ortada kalmak

Şimdilerde maalesef, Türkiye’deki çözüm sürecinde bir kesinti yaşanıyor. Kimileri bunu mutlak ve değişmeyecek bir hal sanıyor. Bundan olsa gerek sonuna kadar gitmekten, artık masaya oturmamaktan, müzakerenin lafının dahi edilmemesi gerektiğinden, idamın geri getirilmesinden falan bahsediyorlar. Taraflardan daha cengâver bir tutum içindeler. Hazin bir durum.

Yeni anayasa ve ortamın zorluğu

Anayasa için muazzam bir fırsat var. Türkiye ilk kez demokratik siyaset içinde kendi toplumsal sözleşme metnini oluşturma şansını elde etti. Bunun heba edilmemesi için memleket dâhilindeki tansiyonu düşürmek ve ortamı sağaltmak lazım. Burada sorumluluğun büyüğü iktidara düşer.

AKP’nin yeni anayasa hamlesi

Özgürlük ve demokrasi çıtası yüksek bir metin, anayasa için gerekli toplumsal desteği sağlamamakta bir manivela işlevi görür. Fakat “dağ, fare doğurttu” dedirtecek, maslahatçı veya minimalist bir metin ise AKP’nin sırtına bir kambur olarak yapışır.

Toptancı suçlamalar gayri-medenidir

Bir kişinin yaptığını onun içinde yer aldığı veya ilişkili bulunduğu gruba mal etmek kabul edilemez. Unutulmamalı ki, yarın-ertesi gün her birimizin çevresinde, yanında yöresinde bulunanlardan biri de bu tür lanetli bir fiilin faili olabilir.

Darbe sevdası

Mesela kimi, ülkede tek muhalefet odağının ordu olduğunu belirtir ve AKP iktidarında ordunun etkisinin kırılmasından üzüntü duyar. Kimi, ordunun sahaya inmemesinden ötürü ülkenin muhalefetsiz kalmasından yakınır. Kimi, askerin olup bitenlere daha fazla sessiz kalamayacağını söyleyip umut tazeler. Kimi de, diğer tüm kurumların oyun dışına itildiği bir durumda ordunun eninde sonunda yürütme üzerindeki denetim işlevini ifa edeceğini anlatır.

Darbe kapısını kapatmak

Elbette hafıza-i beşer nisyan ile malul. Darbelerin yarattığı zarar-ziyanlar da zamanla unutuluyor doğal olarak. Lakin darbe kapısının tamamen kapatmak için, her darbenin topluma karşı yapıldığını ve sonunda enkaz altında kalanın toplum olduğunu daima akılda tutmak gerekir.

‘İslam’ı kirletiyorlar’

Genç Tunuslunun sözleri, aslında olması muhtemel bu tür menfi gelişmelere dair endişeyi ve korkuyu yansıtıyor. Gerçekten de terör hem İslam’ı kirletiyor, hem de adına hareket ettiğini söylediği insanların hayatlarını karartıyor. Bunu da en iyi Müslümanlar biliyor.

Doz aşımı

“Hain”, “düşman” vb. sıfatları bol kepçe kullanmak, herhangi bir sorunu çözmez. Eğer gaye mevcut bir derde çare bulunması ise, bilhassa sorumlu mevkilerde olanların dillerini sözü kesen yaftalamalardan arındırmaları gerekir.

Korkuyu dağıtmak ve demokrasiyi büyütmek gerek

İnsanlar “Özgürlük mü, güvenlik mi? diye bir seçime zorlanmamalı. Çünkü böyle bir durumda kitlelerin, uzun vadede zararlarına olsa da, kısa vadede güvenliği tercih edecekleri unutulmamalı.

Kırmızı çizgiler ve bomba

Daha genel bir perspektiften bakıldığında ise, bana göre, olup bitenler Suriye ile alakalı. PKK’nin gerek bölgede hendekler/barikatlar kazması/kurması ve gerek Batı’da bombalı saldırılar yapması direkt Suriye’deki pozisyonlarla ilgili.

Taziye suçu

Şüphesiz, vekilin ziyaretini “terör örgütünün propagandasını yapmak” gibi bir çerçevenin içine koyabilirsiniz. Ama bu çok zorlama bir yorum olur. Böylesine zorlama bir yorum üzerine inşa edilen bir dava da önünde sonunda bir yerlerden döner. Bu nedenle herkes için en iyisi, taziyeyi fazla büyütmemek ve siyasi bir kavganın ortasına taşımamaktır.

‘Bin yıl daha iktidar olamayız’

Mesele bugünün meselesi değil. Kaybedilen her seçimden sonra, CHP’de bir özeleştiri yapmak yerine değerli olanı takdir edemediği için halkın suçlamanın tabii karşılanması, CHP’deki problemin tarihi arka planının yansıması.

Altmış milyon yobaz

Yarayıcı’nın hesabına göre, bunun 60 milyonu yobaz, bağnaz ve gerici. Geriye kalıyor 20 milyon. Bu ¾ oranı da tesadüf değil herhalde. Muhtemelen Yarayıcı, CHP’nin aldığı oyları göz önünde tutarak bu nispete ulaşmış. Yani CHP’ye oy verenleri aydınlık yüzlü çehreler olarak tanımlarken, geri kalanları yobaz sepetinin içine doldurmuş.

Açık makas

Ezcümle, bütün birlik-mesajlarına karşın taraflar arasındaki makas açık ve bu da çok sürdürülebilir bir hal değil. Zira kapanmayan makas eninde sonunda birilerini raydan çıkarır.

Bu yol, yol değil

Bir, AKP’nin karşılaştığı bir güçlüğü aşmak için lanetle andığı 28 Şubat düzeni ile aynı yöntemleri kullanması, hayra alamet değil. Bu yöntemlerin 28 Şubatçılara bir faydası olmadı, AKP’ye de olmaz.

Siyasi cevap üretmek

Türkiye tehlikeli bir dönemeçten geçiyor. Virajı alabilmek için ise; hamasetten kaçınmak, şimdiye kadarki politik tercihlerin soğukkanlı bir değerlendirmesini yapmak ve değişen koşullara uygun düşen yeni politikalara yönelmek gerekiyor.

Aklıselim ve sabır

Görünenin ötesinde bir fail portresi veya failler konsorsiyumu ile karşılaşma ihtimali göz ardı edilmemeli. Failin kimliğine dair aceleci kararlardan ve bu kararlara dayanan politikalardan imtina edilmeli. Aklıselim ve sabırla hareket edilmeli.

‘Kürt anasını görecek’

Zira artık Suriye’de bir Kürt oluşumunun önüne geçilemez. Yani Kürt anasını görecek. Türkiye, bu yapıdan korkmak veya çekinmek yerine, onunla ekonomik, kültürel ve sosyal bütünleşme yollarını aramalı.

Yanlış soru

Başbakan Davutoğlu, son zamanlarda bu tehlikenin farkına vardı ve “Biz Kürtlere değil PYD’ye karşıyız” demeye başladı. Ancak karşıtlık o kadar yüksek bir perdeden yapıldı ki, yerleşen bu düşünceyi değiştirmek güç. İşin özü şu: PYD’yi mutlak kötülük sembolü olarak davranmak, içte de dışta da Türkiye’nin hayrına değil. Tez elden bundan vazgeçilmeli.

Irak’taki hata (!)

Tarihten yeterli derecede ibret alınmamış olacak ki, aynı hata şimdi de Suriye’de tekerrür ediyor. Türkiye, bu kez de Suriye’de bir Kürt koridorunun oluşmasını yaşamsal bir tehlike olarak görüyor. Bunun önüne set çekmek için de bir askeri müdahaleyi göze alacağını belirtiyor ve tamamen yanlış bir yerde duruyor.