Vahap Coşkun
Kupa Zizou’ya, Zizou kupaya yakıştı
Zizou hem sakin, hem de sinirliydi. Kişiliğinin bu iki yönünü en güzel resmeden maç, 2006 Dünya Kupası finaliydi. Rakip İtalya’ydı. Zidane, maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı Panenka vuruşu ile ağlara gönderecek kadar sakin ve serinkanlıydı.
Sehpasız Menderes devri
56 yıl önce bugün çalan asker düdüğü, bu sehpasız devri bitirdi. 27 Mayıs, sadece Menderes ve arkadaşlarını katletmedi, milli iradenin ve demokrasinin de kalemini kırdı.
CHP, ne camiye yaranabildi ne de kiliseye
Her daim ve herkese mavi boncuk dağıtarak siyaset yapılamaz. Bu kıssadan CHP’nin payına düşen hisse bu olsa gerek.
Siyasetin kaderi yargının elinde
Hükümet, yaptığı yanlışın çok daha büyük sorunlara dönüşmemesi için birtakım tedbirler almak durumunda. Aksi takdirde eğer vekillerin yargılanması kontrolsüz bir hal alırsa, bugün kazanmış göründükleri güç savaşı yarın bumerang gibi dönüp Erdoğan ve AKP’yi vurabilir.
‘Yerel işbirlikçiler’
Cesetleri bile buharlaşan bu insanlar, HDP’nin ve dolayısıyla aynı çizgi üzerinde yürüyen PKK’nin tabanını oluşturuyordu. Ve PKK bugün yaptığını kapatmak adına, onlara “hain” deyip bir kalemde üzerlerini çiziyordu.
Üç plan
AKP’de iki başlılık partinin mukadderatını yakından ilgilendiriyor. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere parti elitleri, bu problemin mutlak aşılması ve iktidarın tek merkezde toplanması gereğine vurgu yapıyor. Bunun için üzerinden durulan üç plan var.
İki başlılık
Erdoğan –sadece fiili olarak değil- hukuki olarak da AKP’nin dümenine geçmediği sürece kavga bitmez. Bu itibarla, iktidar şemasının yeniden tanzimi ve iktidarın tek merkezde toplanmasının AKP için bir beka sorunu olduğu söylenebilir.
Muhtemel akıbet
Aklı başında herkesin aklında aynı sual var: “Partisiyle ve medyasıyla Davutoğlu’na bunu yapan, bir başkasına ne yapmaz?” En başta genel başkan adayları olmak üzere bütün AKP’liler bu sual üzerinde düşünmeli.
Emanetçi
Şimdi durup serinkanlı bir şekilde düşünelim: Bir, bugün herhalde Davutoğlu’nun başarısız olduğunu iddia edebilecek tek bir kişi bile yoktur. Parti, Davutoğlu’nun yönetiminde zirve günlerini yaşıyor.
Refiklerin darbesi
İki ayrı portre var burada. Siyaseti farklı mekânlarda tedris eden iki farklı aktör olarak meselelere farklı pencerelerden bakmaları kaçınılmaz. Nitekim partinin ve hükümetin başına geçtiği günden itibaren Davutoğlu ile selefi Erdoğan ciddi bir görüş farklılığı olduğu görüldü.
Suni dikişler atıyor
Hem iç, hem de dış veriler birlikte değerlendirildiğinde Irak’ın önümüzdeki günlerde üç önemli gelişmeye gebe olduğu söylenebilir.
Kurtları yaya bırakan ‘tilkiler’
Hatırlamak istemedikleri, alt liglerde süründükleri zamanlar olsa da LC genellikle Premier Lig ile Birinci Lig arasında gidip gelen bir “asansör takım” hüviyetine sahip olmuş. Şimdi ise dünyanın en zor liginin tepe noktasında, hem de arkasında birçok devi geride bırakarak.
Dokunulmazlıkların kaldırılması (3)
Sorun çözmek için güçlükle inşa edilmiş bir pencerenin kapatılması, siyaseti iş göremez hale getirir. Demokratik mekanizmalar körelir, talepler ve eleştirilerin dile getirileceği zeminler aşınır ve hatta zemin kayması yaşanır.
HDP’nin mecburi dönüşü
HDP şimdi kayıplarını demokrasi savunusu ile telafi etmeye çalışacak. Bunu ne kadar başarabileceğini bugünden kestirmek güç. Çünkü bu, kendisi kadar diğer aktörlerin de nasıl bir siyaset izleyeceğine bağlı. Ama kesin olan şu ki; ortadaki tahribat nedeniyle HDP’nin işi geçmişe kıyasla çok daha zor olacak.
Dokunulmazlıkların kaldırılması (2)
Meclisin görüşeceği bu düzenleme tamamen hukuka aykırı. Bir kere, mevcut anayasa milletvekillerine ceza yargılamasında bir muafiyet hakkı tanımıştır. Geçici bir madde ile milletvekillerine tanınan bu hak ellerinden alınamaz. Zira ceza yargılamasında şüpheli, sanık ve hükümlülerin aleyhindeki bir düzenleme geriye yürütülemez.
Dibe vurmak
Eminim kendini çok cesur, çok “mert”, çok “delikanlı” olarak görüyorsun. Oysa yaptığının bırak cesurlukla, bırak, “mertlikle” bırak “delikanlılıkla”, insanlıkla alakası yok. Kusura bakma ama eğer az buçuk insani değerlerden nasibin almış olsaydın, böyle rezil bir hareketin içinde olmaz, senden habersiz birine saldırmazdın.
Dokunulmazlıkların kaldırılması (1)
Türkiye gibi sorunlu demokrasilerde dokunulmazlığın özellikle muhalefet için çok büyük değer taşıdığı da izaha ihtiyaç duymaz. Muhalefetin yapması gereken,dokunulmazlığa gözü gibi bakmasıdır. Zira onu iktidarın olası zorlamalarından koruyacak olan budur.
Mahkemeye düşmek
Şimdi, gerek ezelî ve gerek nevzuhûr Bahçeli taraftarları bunun bir operasyon olduğunu söylüyorlar. Eğer öyleyse, Bahçeli kendi kendine operasyon çekmiş demektir. Zira MHP’yi mahkemeye düşüren Bahçeli’nin tercihleridir, başka bir şey değil.
İki dilek
Bir futbol aşığı, kendi takımından umut kestiğinde futbol adına kendisine mutluluk verecek yeni arayışlara girer. En azından ben öyle yaparım. Etrafa gözümü gezdirir, sevincine katılabileceğim yeni heyecanlara yelken açarım.
Toplumsal barış ve ekonomi
Çözüm sürecinin devam ettiği dönemlerde ekonomik göstergeler yukarıya doğru seyretti. Yatırım, teşvik, turizm ve istihdam arttı. Ancak çatışmalarla birlikte göstergelerin yönü aşağıyı göstermeye başladı. Diyarbakır’da 2011’de 12, 2012’de 8, 2013’de 11, 2014’te 8 fuar düzenlendi. 2015’in ilk yarısında 4 fuar yapıldı, ancak sonbahardaki tüm fuarlar iptal edildi. 2016 için üç fuar plandı, ama sonra güvenlik gerekçesiyle bundan da vazgeçildi.
Tarihten ders almak
Konuşmaya dönmek ve siyasetle ilerlemek konusunda ısrar edilmeli. Aksi takdirde çözümsüzlük döngüsünden çıkılmaz. Ve bu döngü giderek daha fazla maliyet yaratıp kendini tekrar eder. Tarih öyle diyor!
Savaş davullarıyla ortada kalmak
Şimdilerde maalesef, Türkiye’deki çözüm sürecinde bir kesinti yaşanıyor. Kimileri bunu mutlak ve değişmeyecek bir hal sanıyor. Bundan olsa gerek sonuna kadar gitmekten, artık masaya oturmamaktan, müzakerenin lafının dahi edilmemesi gerektiğinden, idamın geri getirilmesinden falan bahsediyorlar. Taraflardan daha cengâver bir tutum içindeler. Hazin bir durum.
Yeni anayasa ve ortamın zorluğu
Anayasa için muazzam bir fırsat var. Türkiye ilk kez demokratik siyaset içinde kendi toplumsal sözleşme metnini oluşturma şansını elde etti. Bunun heba edilmemesi için memleket dâhilindeki tansiyonu düşürmek ve ortamı sağaltmak lazım. Burada sorumluluğun büyüğü iktidara düşer.
AKP’nin yeni anayasa hamlesi
Özgürlük ve demokrasi çıtası yüksek bir metin, anayasa için gerekli toplumsal desteği sağlamamakta bir manivela işlevi görür. Fakat “dağ, fare doğurttu” dedirtecek, maslahatçı veya minimalist bir metin ise AKP’nin sırtına bir kambur olarak yapışır.
Toptancı suçlamalar gayri-medenidir
Bir kişinin yaptığını onun içinde yer aldığı veya ilişkili bulunduğu gruba mal etmek kabul edilemez. Unutulmamalı ki, yarın-ertesi gün her birimizin çevresinde, yanında yöresinde bulunanlardan biri de bu tür lanetli bir fiilin faili olabilir.
Darbe sevdası
Mesela kimi, ülkede tek muhalefet odağının ordu olduğunu belirtir ve AKP iktidarında ordunun etkisinin kırılmasından üzüntü duyar. Kimi, ordunun sahaya inmemesinden ötürü ülkenin muhalefetsiz kalmasından yakınır. Kimi, askerin olup bitenlere daha fazla sessiz kalamayacağını söyleyip umut tazeler. Kimi de, diğer tüm kurumların oyun dışına itildiği bir durumda ordunun eninde sonunda yürütme üzerindeki denetim işlevini ifa edeceğini anlatır.
Darbe kapısını kapatmak
Elbette hafıza-i beşer nisyan ile malul. Darbelerin yarattığı zarar-ziyanlar da zamanla unutuluyor doğal olarak. Lakin darbe kapısının tamamen kapatmak için, her darbenin topluma karşı yapıldığını ve sonunda enkaz altında kalanın toplum olduğunu daima akılda tutmak gerekir.
‘İslam’ı kirletiyorlar’
Genç Tunuslunun sözleri, aslında olması muhtemel bu tür menfi gelişmelere dair endişeyi ve korkuyu yansıtıyor. Gerçekten de terör hem İslam’ı kirletiyor, hem de adına hareket ettiğini söylediği insanların hayatlarını karartıyor. Bunu da en iyi Müslümanlar biliyor.
Doz aşımı
“Hain”, “düşman” vb. sıfatları bol kepçe kullanmak, herhangi bir sorunu çözmez. Eğer gaye mevcut bir derde çare bulunması ise, bilhassa sorumlu mevkilerde olanların dillerini sözü kesen yaftalamalardan arındırmaları gerekir.
Korkuyu dağıtmak ve demokrasiyi büyütmek gerek
İnsanlar “Özgürlük mü, güvenlik mi? diye bir seçime zorlanmamalı. Çünkü böyle bir durumda kitlelerin, uzun vadede zararlarına olsa da, kısa vadede güvenliği tercih edecekleri unutulmamalı.