Vahap Coşkun
Mahkemeye düşmek
Şimdi, gerek ezelî ve gerek nevzuhûr Bahçeli taraftarları bunun bir operasyon olduğunu söylüyorlar. Eğer öyleyse, Bahçeli kendi kendine operasyon çekmiş demektir. Zira MHP’yi mahkemeye düşüren Bahçeli’nin tercihleridir, başka bir şey değil.
İki dilek
Bir futbol aşığı, kendi takımından umut kestiğinde futbol adına kendisine mutluluk verecek yeni arayışlara girer. En azından ben öyle yaparım. Etrafa gözümü gezdirir, sevincine katılabileceğim yeni heyecanlara yelken açarım.
Toplumsal barış ve ekonomi
Çözüm sürecinin devam ettiği dönemlerde ekonomik göstergeler yukarıya doğru seyretti. Yatırım, teşvik, turizm ve istihdam arttı. Ancak çatışmalarla birlikte göstergelerin yönü aşağıyı göstermeye başladı. Diyarbakır’da 2011’de 12, 2012’de 8, 2013’de 11, 2014’te 8 fuar düzenlendi. 2015’in ilk yarısında 4 fuar yapıldı, ancak sonbahardaki tüm fuarlar iptal edildi. 2016 için üç fuar plandı, ama sonra güvenlik gerekçesiyle bundan da vazgeçildi.
Tarihten ders almak
Konuşmaya dönmek ve siyasetle ilerlemek konusunda ısrar edilmeli. Aksi takdirde çözümsüzlük döngüsünden çıkılmaz. Ve bu döngü giderek daha fazla maliyet yaratıp kendini tekrar eder. Tarih öyle diyor!
Savaş davullarıyla ortada kalmak
Şimdilerde maalesef, Türkiye’deki çözüm sürecinde bir kesinti yaşanıyor. Kimileri bunu mutlak ve değişmeyecek bir hal sanıyor. Bundan olsa gerek sonuna kadar gitmekten, artık masaya oturmamaktan, müzakerenin lafının dahi edilmemesi gerektiğinden, idamın geri getirilmesinden falan bahsediyorlar. Taraflardan daha cengâver bir tutum içindeler. Hazin bir durum.
Yeni anayasa ve ortamın zorluğu
Anayasa için muazzam bir fırsat var. Türkiye ilk kez demokratik siyaset içinde kendi toplumsal sözleşme metnini oluşturma şansını elde etti. Bunun heba edilmemesi için memleket dâhilindeki tansiyonu düşürmek ve ortamı sağaltmak lazım. Burada sorumluluğun büyüğü iktidara düşer.
AKP’nin yeni anayasa hamlesi
Özgürlük ve demokrasi çıtası yüksek bir metin, anayasa için gerekli toplumsal desteği sağlamamakta bir manivela işlevi görür. Fakat “dağ, fare doğurttu” dedirtecek, maslahatçı veya minimalist bir metin ise AKP’nin sırtına bir kambur olarak yapışır.
Toptancı suçlamalar gayri-medenidir
Bir kişinin yaptığını onun içinde yer aldığı veya ilişkili bulunduğu gruba mal etmek kabul edilemez. Unutulmamalı ki, yarın-ertesi gün her birimizin çevresinde, yanında yöresinde bulunanlardan biri de bu tür lanetli bir fiilin faili olabilir.
Darbe sevdası
Mesela kimi, ülkede tek muhalefet odağının ordu olduğunu belirtir ve AKP iktidarında ordunun etkisinin kırılmasından üzüntü duyar. Kimi, ordunun sahaya inmemesinden ötürü ülkenin muhalefetsiz kalmasından yakınır. Kimi, askerin olup bitenlere daha fazla sessiz kalamayacağını söyleyip umut tazeler. Kimi de, diğer tüm kurumların oyun dışına itildiği bir durumda ordunun eninde sonunda yürütme üzerindeki denetim işlevini ifa edeceğini anlatır.
Darbe kapısını kapatmak
Elbette hafıza-i beşer nisyan ile malul. Darbelerin yarattığı zarar-ziyanlar da zamanla unutuluyor doğal olarak. Lakin darbe kapısının tamamen kapatmak için, her darbenin topluma karşı yapıldığını ve sonunda enkaz altında kalanın toplum olduğunu daima akılda tutmak gerekir.
‘İslam’ı kirletiyorlar’
Genç Tunuslunun sözleri, aslında olması muhtemel bu tür menfi gelişmelere dair endişeyi ve korkuyu yansıtıyor. Gerçekten de terör hem İslam’ı kirletiyor, hem de adına hareket ettiğini söylediği insanların hayatlarını karartıyor. Bunu da en iyi Müslümanlar biliyor.
Doz aşımı
“Hain”, “düşman” vb. sıfatları bol kepçe kullanmak, herhangi bir sorunu çözmez. Eğer gaye mevcut bir derde çare bulunması ise, bilhassa sorumlu mevkilerde olanların dillerini sözü kesen yaftalamalardan arındırmaları gerekir.
Korkuyu dağıtmak ve demokrasiyi büyütmek gerek
İnsanlar “Özgürlük mü, güvenlik mi? diye bir seçime zorlanmamalı. Çünkü böyle bir durumda kitlelerin, uzun vadede zararlarına olsa da, kısa vadede güvenliği tercih edecekleri unutulmamalı.
Kırmızı çizgiler ve bomba
Daha genel bir perspektiften bakıldığında ise, bana göre, olup bitenler Suriye ile alakalı. PKK’nin gerek bölgede hendekler/barikatlar kazması/kurması ve gerek Batı’da bombalı saldırılar yapması direkt Suriye’deki pozisyonlarla ilgili.
Taziye suçu
Şüphesiz, vekilin ziyaretini “terör örgütünün propagandasını yapmak” gibi bir çerçevenin içine koyabilirsiniz. Ama bu çok zorlama bir yorum olur. Böylesine zorlama bir yorum üzerine inşa edilen bir dava da önünde sonunda bir yerlerden döner. Bu nedenle herkes için en iyisi, taziyeyi fazla büyütmemek ve siyasi bir kavganın ortasına taşımamaktır.
‘Bin yıl daha iktidar olamayız’
Mesele bugünün meselesi değil. Kaybedilen her seçimden sonra, CHP’de bir özeleştiri yapmak yerine değerli olanı takdir edemediği için halkın suçlamanın tabii karşılanması, CHP’deki problemin tarihi arka planının yansıması.
Altmış milyon yobaz
Yarayıcı’nın hesabına göre, bunun 60 milyonu yobaz, bağnaz ve gerici. Geriye kalıyor 20 milyon. Bu ¾ oranı da tesadüf değil herhalde. Muhtemelen Yarayıcı, CHP’nin aldığı oyları göz önünde tutarak bu nispete ulaşmış. Yani CHP’ye oy verenleri aydınlık yüzlü çehreler olarak tanımlarken, geri kalanları yobaz sepetinin içine doldurmuş.
Açık makas
Ezcümle, bütün birlik-mesajlarına karşın taraflar arasındaki makas açık ve bu da çok sürdürülebilir bir hal değil. Zira kapanmayan makas eninde sonunda birilerini raydan çıkarır.
Bu yol, yol değil
Bir, AKP’nin karşılaştığı bir güçlüğü aşmak için lanetle andığı 28 Şubat düzeni ile aynı yöntemleri kullanması, hayra alamet değil. Bu yöntemlerin 28 Şubatçılara bir faydası olmadı, AKP’ye de olmaz.
Siyasi cevap üretmek
Türkiye tehlikeli bir dönemeçten geçiyor. Virajı alabilmek için ise; hamasetten kaçınmak, şimdiye kadarki politik tercihlerin soğukkanlı bir değerlendirmesini yapmak ve değişen koşullara uygun düşen yeni politikalara yönelmek gerekiyor.
Aklıselim ve sabır
Görünenin ötesinde bir fail portresi veya failler konsorsiyumu ile karşılaşma ihtimali göz ardı edilmemeli. Failin kimliğine dair aceleci kararlardan ve bu kararlara dayanan politikalardan imtina edilmeli. Aklıselim ve sabırla hareket edilmeli.
‘Kürt anasını görecek’
Zira artık Suriye’de bir Kürt oluşumunun önüne geçilemez. Yani Kürt anasını görecek. Türkiye, bu yapıdan korkmak veya çekinmek yerine, onunla ekonomik, kültürel ve sosyal bütünleşme yollarını aramalı.
Yanlış soru
Başbakan Davutoğlu, son zamanlarda bu tehlikenin farkına vardı ve “Biz Kürtlere değil PYD’ye karşıyız” demeye başladı. Ancak karşıtlık o kadar yüksek bir perdeden yapıldı ki, yerleşen bu düşünceyi değiştirmek güç. İşin özü şu: PYD’yi mutlak kötülük sembolü olarak davranmak, içte de dışta da Türkiye’nin hayrına değil. Tez elden bundan vazgeçilmeli.
Irak’taki hata (!)
Tarihten yeterli derecede ibret alınmamış olacak ki, aynı hata şimdi de Suriye’de tekerrür ediyor. Türkiye, bu kez de Suriye’de bir Kürt koridorunun oluşmasını yaşamsal bir tehlike olarak görüyor. Bunun önüne set çekmek için de bir askeri müdahaleyi göze alacağını belirtiyor ve tamamen yanlış bir yerde duruyor.
Denklemi tersten kurmak
Hükümet ise farklı bir noktada; ancak PKK’nin silah bırakacağını ilan etmesi ve yurt dışına çekilmesi halinde görüşmelerin başlayabileceğini söylüyor. Oysa burada denklem tersten kurulabilir ve çatışmaları bitirmek için görüşmelere başlanabilir.
Yargı gölge etmesin
Genel kabulleri sorgulamak ve bilinenin dışında konulara girmek bir tehlike olarak kodlandığında, akademinin bundan olumsuz etkilenmemesi söz konusu olamaz.
Öğretme özgürlüğüne müdahale
Öğrencilerin öğrenme ve hocaların öğretme özgürlüğü mutlak teminat altında olmadığı bir yerden hayır çıkmaz!
Yol üstündeki taşlar
IKYB, muhtemelen, yolu açmak adına bir referandum yapacak. Ancak referandumdan bağımsızlık yönünde güçlü bir karar çıksa bile bunu hemen yürürlüğe koymayacak.
Şişeden çıkan cin
Barzani yönetimi, referandum kartıyla bağımsızlık fikrinin dışarıda da olgunlaşmasını ve ilan için lazım gelen zeminin oluşmasını arzuluyor. Lakin önlerinde uzun bir yol ve aşılması gereken zorluklar var.
Mümkün olanın sanatı
Bir çatışma çok kanlı olabilir, derinlikli arka plana dayanabilir ve karmaşık bir bünye taşıyabilir. Ama hangi özelikleri taşırsa taşısın hiçbir çatışma çözümsüz kalmaz. Çözüm için ise önce gerçekçi olmak gerek.