Vahap Coşkun

Kırmızı çizgiler ve bomba

Daha genel bir perspektiften bakıldığında ise, bana göre, olup bitenler Suriye ile alakalı. PKK’nin gerek bölgede hendekler/barikatlar kazması/kurması ve gerek Batı’da bombalı saldırılar yapması direkt Suriye’deki pozisyonlarla ilgili.

Taziye suçu

Şüphesiz, vekilin ziyaretini “terör örgütünün propagandasını yapmak” gibi bir çerçevenin içine koyabilirsiniz. Ama bu çok zorlama bir yorum olur. Böylesine zorlama bir yorum üzerine inşa edilen bir dava da önünde sonunda bir yerlerden döner. Bu nedenle herkes için en iyisi, taziyeyi fazla büyütmemek ve siyasi bir kavganın ortasına taşımamaktır.

‘Bin yıl daha iktidar olamayız’

Mesele bugünün meselesi değil. Kaybedilen her seçimden sonra, CHP’de bir özeleştiri yapmak yerine değerli olanı takdir edemediği için halkın suçlamanın tabii karşılanması, CHP’deki problemin tarihi arka planının yansıması.

Altmış milyon yobaz

Yarayıcı’nın hesabına göre, bunun 60 milyonu yobaz, bağnaz ve gerici. Geriye kalıyor 20 milyon. Bu ¾ oranı da tesadüf değil herhalde. Muhtemelen Yarayıcı, CHP’nin aldığı oyları göz önünde tutarak bu nispete ulaşmış. Yani CHP’ye oy verenleri aydınlık yüzlü çehreler olarak tanımlarken, geri kalanları yobaz sepetinin içine doldurmuş.

Açık makas

Ezcümle, bütün birlik-mesajlarına karşın taraflar arasındaki makas açık ve bu da çok sürdürülebilir bir hal değil. Zira kapanmayan makas eninde sonunda birilerini raydan çıkarır.

Bu yol, yol değil

Bir, AKP’nin karşılaştığı bir güçlüğü aşmak için lanetle andığı 28 Şubat düzeni ile aynı yöntemleri kullanması, hayra alamet değil. Bu yöntemlerin 28 Şubatçılara bir faydası olmadı, AKP’ye de olmaz.

Siyasi cevap üretmek

Türkiye tehlikeli bir dönemeçten geçiyor. Virajı alabilmek için ise; hamasetten kaçınmak, şimdiye kadarki politik tercihlerin soğukkanlı bir değerlendirmesini yapmak ve değişen koşullara uygun düşen yeni politikalara yönelmek gerekiyor.

Aklıselim ve sabır

Görünenin ötesinde bir fail portresi veya failler konsorsiyumu ile karşılaşma ihtimali göz ardı edilmemeli. Failin kimliğine dair aceleci kararlardan ve bu kararlara dayanan politikalardan imtina edilmeli. Aklıselim ve sabırla hareket edilmeli.

‘Kürt anasını görecek’

Zira artık Suriye’de bir Kürt oluşumunun önüne geçilemez. Yani Kürt anasını görecek. Türkiye, bu yapıdan korkmak veya çekinmek yerine, onunla ekonomik, kültürel ve sosyal bütünleşme yollarını aramalı.

Yanlış soru

Başbakan Davutoğlu, son zamanlarda bu tehlikenin farkına vardı ve “Biz Kürtlere değil PYD’ye karşıyız” demeye başladı. Ancak karşıtlık o kadar yüksek bir perdeden yapıldı ki, yerleşen bu düşünceyi değiştirmek güç. İşin özü şu: PYD’yi mutlak kötülük sembolü olarak davranmak, içte de dışta da Türkiye’nin hayrına değil. Tez elden bundan vazgeçilmeli.

Irak’taki hata (!)

Tarihten yeterli derecede ibret alınmamış olacak ki, aynı hata şimdi de Suriye’de tekerrür ediyor. Türkiye, bu kez de Suriye’de bir Kürt koridorunun oluşmasını yaşamsal bir tehlike olarak görüyor. Bunun önüne set çekmek için de bir askeri müdahaleyi göze alacağını belirtiyor ve tamamen yanlış bir yerde duruyor.

Denklemi tersten kurmak

Hükümet ise farklı bir noktada; ancak PKK’nin silah bırakacağını ilan etmesi ve yurt dışına çekilmesi halinde görüşmelerin başlayabileceğini söylüyor. Oysa burada denklem tersten kurulabilir ve çatışmaları bitirmek için görüşmelere başlanabilir.

Yargı gölge etmesin

Genel kabulleri sorgulamak ve bilinenin dışında konulara girmek bir tehlike olarak kodlandığında, akademinin bundan olumsuz etkilenmemesi söz konusu olamaz.

Öğretme özgürlüğüne müdahale

Öğrencilerin öğrenme ve hocaların öğretme özgürlüğü mutlak teminat altında olmadığı bir yerden hayır çıkmaz!

Yol üstündeki taşlar

IKYB, muhtemelen, yolu açmak adına bir referandum yapacak. Ancak referandumdan bağımsızlık yönünde güçlü bir karar çıksa bile bunu hemen yürürlüğe koymayacak.

Şişeden çıkan cin

Barzani yönetimi, referandum kartıyla bağımsızlık fikrinin dışarıda da olgunlaşmasını ve ilan için lazım gelen zeminin oluşmasını arzuluyor. Lakin önlerinde uzun bir yol ve aşılması gereken zorluklar var.

Mümkün olanın sanatı

Bir çatışma çok kanlı olabilir, derinlikli arka plana dayanabilir ve karmaşık bir bünye taşıyabilir. Ama hangi özelikleri taşırsa taşısın hiçbir çatışma çözümsüz kalmaz. Çözüm için ise önce gerçekçi olmak gerek.

O iş böyle bitmez

Türkiye’de garip bir yönetim anlayışı var. Yönetim erkini ellerinde bulunduranlar, geçmişte birçok kez denenen ve müspet bir sonuç üretmediği tescil edilen metotları kullanmakta bir beis görmüyorlar. Her seferinde daha önce tecrübe edilen yöntemleri izleyip farklı neticeler doğmasını ümit ediyorlar.

İşe yarar ifade

İktidar sahipleri bilmeli ki, malum bildiriye imza atan akademisyenleri işten atmalarının, soruşturmaya tabi tutmalarının, haklarında arama ve gözaltı kararları vermelerinin, ne devlete ne de millete bir hayrı var.

Değişen tavırlar (2): Süreç taraftarları

Çatışmaların başlamasıyla beraber medya eski haline avdet etti. Manşetlerden yine kan damlıyor. Klişeler, basmakalıp ifadeler havada uçuşuyor.

Makbul fikirlerin özgürlüğü

Devlet eliyle gerçekleştirilen bu cadı avının mazur görülebilecek hiçbir tarafı yoktur. Ne Cumhurbaşkanı’nın açıklaması, ne de ardından devlet organlarının yaptıkları kabul edilebilir. Bunun karşısında durmak ve yanlışlığını net bir şekilde ortaya koymak gerekir.

Değişen tavırlar (1): Süreç karşıtları

Asıl garip olan, süreci en çok sahiplenmesi beklenenlerin sürece tersten çakmasıydı. Her daim demokrasi mücadelesi içinde var olan ve “barış” kelimesini duyduğunda harekete geçen çok sayıda ismin sürece omuz atmasıydı.

Çözüm bulmak devletin görevi

Devlet, en son model teknolojik silahları kullanabilir, askeri imkânlarını azamileştirebilir, sokağa çıkma yasağı ve ötesinde sıkıyönetim de ilan edebilir. Bunlarla askeri üstünlük sağlayıp PKK’yi köşeye de sıkıştırabilir ama çözüme ulaşamaz. Çözüm için devletin ortaya siyasi bir proje koyması gerekir.

Milletvekiline dokunma!

Dokunulmazlıkların kaldırılması havayı olumlu yönde değiştirmez, tam tersine berbat kılar. Çünkü Kürt meselesi siyasidir ve siyasilerle çözülür. Siyasi aktörler güçsüz olabilirler, yanlış yapabilirler, limitleri zorlayabilirler. Lakin bunların hiçbiri onların siyasi alanın dışına sürülmesini haklı kılmaz.

Geç kalmanın bedeli

Kürt meselesinin şiddet sarmalına girdiği günlerden geçiyoruz. Sorun, buradan nasıl çıkılacağı, siyaset ve müzakerenin sürece nasıl egemen kılınacağıdır. Çıkışın yolu güvenlik tedbirlerine abanmakta mı, yoksa demokratik mekanizmalara güvenmekte mi aranacaktır?

Kadim Mesele (3): ‘Kanun Türk’ü’

Daha baştan itibaren Cumhuriyet rejiminin zihninde "vatandaşlık" ile"etnisite" arasında bir ayrım vardı. Herkes ancak vatandaş olarak "Türk" olabilirdi. Mahmut Esat Bozkurt bunlara "Kanun Türk'ü" diyordu.

The virtual defenders of the ditches

This picture isn’t limited to Sur. In Cizre, Nusaybin, Silvan, Lice and elsewhere, again and again it is the same images, the same heartbreaking scenes. Those who can, hit the road with whatever meager belongings they have been able to grab. Everyone is trying to escape with their lives from this hell.

The purpose of the ditches

Before and after, and the right and left of the ditches there lie only death, devastation and destruction.

Reform zamanı

Her an sırtında yeni bir seçimin nefesini hissetmemesi hükümete yapısal reformların yapılması için büyük bir şans veriyor. Hükümet hem Kürt meselesinde nefes aldıracak ve tartışmayı demokratik zemine çekecek, hem de memleketin demokrasisini tahkim edecek köklü düzenlemeleri yapabilir.

Behind the ditches

Very quickly, however, the ditches swallowed all such expectations. Ancient Diyarbekir, which used to be virtually an open air museum, is today under fire, including all its mosques, churches, museums, and old inns or hostels. The late Tahir Elçi had stepped out to protect the historical Minaret on Four Columns. Now the Paşa Bath and the Kurşunlu Mosque have burned down. Unfortunately it looks as if more will follow.