“Kürt hareketi içinde bir dizi gerilim var. Bu gerilimlerin esası HDP'nin kendisiyle PKK arasında. PKK, şiddeti temsil eden taraf. HDP siyaset yolunu açmaya çalışan taraf. Bunlar arasında tabii bir geçişkenlik var. Örgüt ile siyasi parti arasında sosyolojik ve politik akrabalık olduğu muhakkak. Ancak gerilimin olduğu da muhakkak. Demirtaş bu gerilimin de merkezinde yer alan aktörlerden biri.”
“HDP ya da Emek ve Özgürlük İttifakı henüz 'Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' diye bir açıklama yapmadı. Sadece 'Cumhurbaşkanı adayı çıkarmadık' dediler. Kürt seçmende firesizliğe doğru gidiş yüksek sesle Kılıçdaroğlu'nun desteklendiğinin ilan edilmesini gerektirir. Bu neden yapılmadı? Daha sonraya mı bırakıldı? Yoksa içeride bazı küçük tartışmalar, pürüzler, ayrışmalar mı var? Bunları çok iyi bilmiyoruz ama olma ihtimali var.”
“HÜDA PAR’ın geçmişi ve geçmişteki şiddetle ilişkisi üzerinden yapılan eleştirileri ben çok ahlaki bulmuyorum. Şiddet öyküsünden geliyor olsa da bir siyasi partinin şiddetten siyaset alanına geçmesinin değerli olduğunun da altını çizmek lazım. Bugün HDP nasıl şiddet dışında bir siyaset yolu arayışı olarak kollanıyor ya da analiz ediliyorsa, HÜDA PAR'a da öyle bakmak lazım.”
Ben Akşener'in masadan kalkmasıyla ortaya bir tür saflaşma, temizlenme tablosu çıktığını düşünmüştüm. Çünkü malum Akşener çeşitli riskler oluşturuyordu ve hâlâ da oluşturuyor. Akşener bu açıdan pimi çekilmiş bir el bombasıdır. Bu bomba varlığını sürdürmeye devam ediyor. Akşener'in geri dönüşüne duygusal bir tepki vermedim açıkçası. İlk verdiğim tepki, 'Keşke geri gelmeseydi' oldu. Ama bu samimi olarak söylemem gerekirse kişisel ve duygusal anlık bir tepkiydi. Bugünkü duruma bakınca oluşan tablo güçlü bir tablo aslında. Bunu da görmek lazım.
“Maçlar seyircisiz oynansın, insanlar toplanmasın, çünkü bir araya gelen insanlar eleştiri yapabilirler ya da onların mantığıyla bir araya gelen insanlar her zaman provokasyona açıktırlar, kullanılabilirler. Tipik faşist rejimlerde, uygulamalarda gördüğümüz bir bakış açısıdır bu.”