Türkiye Gazetesi'nin haberine göre yurt dışı çıkış harcına yapılması planlanan zamma AK Parti yönetiminden itiraz edenler oldu. AK Parti kaynakları “Yurt dışı çıkış harcının 3 bin liraya çıkacağı iddiası kesinlikle doğru değil. Şu anda 150 lira olan harç da ekonomik gerçeklerle uyuşmuyor. Yapılacak değerlendirmelerden sonra bu düzenlemenin ekim ayına bırakılması da bir alternatif olabilir” dedi.
Perşembe günü (27 Haziran) düzenlenen ABD başkanlık münazarası hem Amerikalılar hem de dünya için büyük bir rezaletti. Münazarayı açık ara Trump kazandı, kendisine en yakın isimler dahi Biden’a “yarıştan çekil” çağrısında bulundu. Münazaranın bir diğer kaybedeni ise milyonlarca seçmeni bu iki siyasetçiye mecbur bırakan Amerikan demokrasisi oldu. 250 yıllık Amerikan demokrasisi, Oval Ofis’ten alınan kararların Ukrayna’dan Filistin’e, Çin’den Avrupa’ya bütün dünyayı etkilediği kaotik bir dönemde 300 milyon Amerikalının önüne çok tatsız bir oy pusulası koydu: Seçim sonuçlarını kabul etmeyen, 4 ceza davasında sanık olan ABD’nin ilk hüküm giyen eski başkanı Donald Trump ve bir cümleyi dahi tamamlayamayan, boşluğa bakan, Trump gibi zayıf bir adaya dahi cevap veremeyen ABD tarihinin en yaşlı başkanı 82 yaşındaki Joe Biden. Peki ne oldu da Amerika böylesine kritik bir eşikte, Biden ve Trump’a mecbur kaldı?
Erdoğan, Berat ve Esra Albayrak çiftinin oğlu olan, torunu Akif Albayrak'ın Nun Okulları’ndaki mezuniyet törenine katıldı. Erdoğan ve Berat Albayrak, Albayrak’ın 2020’de Instagram üzerinden istifasından sonra ilk kez aynı kareye girdiler. 2014 yılında kurulan Nun Okulları, Berat ve Esra Albayrak’a ait.
Ayhan Bora Kaplan davasının gizli tanığı Serdar Sertçelik’in, “Hükümet üyeleri aleyhinde ifade vermeme zorladılar” iddiasına dayanarak, bazı hükümete yakın gazeteciler ile Bahçeli’nin “iktidara darbeye kalkıştığını” öne sürdüğü emniyet müdürleri hakkında iddianame tamamlandı. İddianamede, müdürlere darbe suçlaması değil görevi kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlamaları yöneltildi. Ayhan Bora Kaplan’ı yakalayan, Ankara Emniyeti’nde görevli emniyetçiler görevlerinden alınıp tutuklanmıştı.
Siyasetin tıkandığı, hakkın-hukukun yok sayıldığı, farklı görüşlerin susturulduğu, diyaloğa, hatta bilgilendirmeye kapalı bir zeminde kavramları yerine oturmak da zor. Kavram yerinde ağır. CHP’nin çağrısıyla gündeme yerleşen “normalleşme” de öyle. İktidarın kıyılarına gittikçe sığlaşıyor, anlamını yitiriyor. Nitekim keçiboynuzundan bal çıkaran, o alerjik deyimiyle çiçeği de, öfkesi de burnunda “normalleşme sürecimiz”de geldik bugüne.