CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı Habertürk canlı yayınında 2021’in Ekim ayında Meclis’e gelen tezkereye, metindeki “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması” ibaresi nedeniyle ‘hayır’ oyu verdiklerini söyledi. Fakat aynı ibare CHP’nin ‘evet’ dediği 2018, 2019 ve 2020 tezkerelerinde de vardı.
Bülent Arınç’ın, “kral çıplak” dedikten sonra Erdoğan’ın davetine icabet edip Manisa mitingine katılmasını ve orada Erdoğan’a oy istemesini eleştirenlere, “Yoksa benim miting meydanında kürsüye çıkıp ifadelerimin tam tersi yönde bir konuşma yapmamı (mı bekliyordunuz)” diye sorması çok çarpıcı. Haklı. Yine kendi sözleriyle “Akıl onu gerektirir ki böyle bir kalabalığa söylenecek söz ancak budur…” Fakat işte bütün mesele burada: “Kral çıplak”tan sonra o kürsüye çıkmamak gerekirdi. Çıktıktan sonra zaten “akıl” hangi talimatı verirse o söylenir. Ama bu, Arınç’ın büyük çelişkisini izale etmiyor.
Yahya Kemal, 1912’de “Müslümanlaşmış ve kendi vatandaşlarım için fazla mütehassis bir ruha rücu etmiş” olarak uzun sayılabilecek Avrupa hayatını sonlandırır ve İstanbul’a döner. Vatanına kavuştuktan sonraki altı yılı, 1912-1918 arasını, “millî acılar devresi” olarak tanımlar. Osmanlı, bu altı senede üç savaşa girer, savaşların en büyüğü Birinci Dünya Savaşı’dır. Yahya Kemal, İTC’de egemen olan iki düşüncenin imparatorluğun savaşa girmesinde çok önemli bir rol oynadığını belirtir: İlki, imparatorluğun geleceğini teminat altına almak için “müspet bir savaşa” girmek gerektiğini bildiren düşüncedir.
İstanbul Ataşehir'de 30 Nisan'da verdiği bir konserde imam hatiplilerle ilgili sözleri yeniden gündeme getirilerek hedef gösterilen ve tutuklanan Gülşen tahliye edildi. Gülşen hakkında ev hapsi kararı verildi.